Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Sevgi yoksunluğunun sonuçları

Sevgi yoksunluğunun sonuçları

Medeniyetin bugün en son basamakları tırmanılırken insanlık, değerler, ahlak, aile, mânâ âlemi, ruh dunyâsı, sevgi, din gibi kavramlar maalesef iflas etmiştir. İnsanların üç kuruş etmez maddi çıkarlar, ekonomik getiriler, dinsel ayrılıklar, etnik saplantılar yüzünden birbirlerini boğazlaması, en acımasız katliamların, dünyânın pisliklerinden haberdar olmayan mâsum çocukların gözü önünde cereyan etmesi ve bütün bunların karşısında kimsenin kılını kıpırdatmaması bunun en açık göstergesidir.

Evet, eğmeden, bükmeden net söylüyoruz bugün insanlık iflas etmiştir. 

Nedir bu acımasızlık? Neden bu değer tanımazlık?

Ne yazık ki bugün insanlarda sevgi kalmamıştır. Sevgi evrensel bir değerdir, bu değer iflas ederse onun yerini hiçbir şey dolduramaz. Yunus Emre’nin dediği gibi; “Sevelim, sevilelim. Dünya kimseye kalmaz.” Dünya, şehirler dolusu hazinesi olan Kârun’a kalmamıştır. Yine dünya, en güçlü ülke diye bilinen (!) Amerika’ya da kalmayacaktır. Gün gelecek dünya târihinden herkes silinecek nihâyetinde bâki kalacak olan evrenin biricik sâhibi Allah Azze ve Celle olacaktır. O halde kul olarak insana düşen, O’nun ölçütlerine göre yaşamaktır.

“Ey âşık-ı sâdık: Bilmiş ol ki, mümin kardeşine karşı göstereceğin sevgi Allah Rasûlü’ne olan sevginin göstergesidir. Allah Rasûlü’ne olan sevgi ise hiç şüphesiz Allah Teâlâ’ya olan sevginin açık bir ifâdesidir. Bunun zıddı olarak, mümine ihânet Allah Rasûlü’ne ihânettir. Allah Rasûlü’ne ihânet ise kuşkusuz Allah Teâlâ’ya ihânettir. İnsan sevgisi olmayanlar hiçbir zaman gerçek ve kâmil bir mümin olamaz. Mümine ihsan etmek Allah Teâlâ’ya ihsandır. Zirâ âlemlerin Rabb’inin mübârek isimlerinden birisi de mümindir.” (1) Yine Cenâb-ı Hakk’ın bir diğer ismi de ‘Vedûd’ dur yâni -yaratılanı seven-sevilen- O zaman sevgisizliğin eseri olan bugün yapılan zâlimlikler insanlığa sevgi gösterilerek yenilmeli. İnsanlar, çocuklar, yaşlılar, hayvanlar sevilmeli. Ülkeler, topraklar, yurtlar-yuvalar sevilmeli. Ağaçlar, böcekler, hayvanlar, dağ-taş, doğa, tabiat sevilmeli. Kuşlar, kelebekler, deniz, orman sevilmeli. Yüce yaratıcının dünyâyı yaratıklar için süslediği her şey sevilmeli helal dâiresince. Nedir bu bağnazlık? Nedir bu zâlimlik? Nedir insanlığa karşı sergilenen bu acımasızlık?

Yine içli şâir’in dediği gibi; “Yaratılanı severim, Yaratan’dan ötürü” Bu bağlamda ülkesinin insanlarının üzerine acımasızca varil bombaları atarak yüzlerce, binlerce insanın ölümüne sebep olan zâlim idârecilere ne demeli? Ayni işlevde vazifeler gören, binlerce Müslüman ihvan kardeşlerini hapse doldurarak işkence eden zâlim Sisi’ye ne demeli? Binlerce Filistinli Müslüman’ı yıllardır acımasızca katleden kâtil İsrâil’e ve arkasında duran tüm sevgisiz zâlimlere ne demeli? Zannım o dur ki tüm sevgisiz zâlimleri ve yaptıkları zâlimlikleri Allah Teâlâ’nın “KAHHAR” ismine havâle etmeli…

Bugün insanlar sevgisizlik bataklığına saplandıklarından mutlu değiller dolayısıyla da bir türlü huzûru bulamıyorlar. Şikâyet edebiyatıyla yaşamlarını harap ederek sürdürüyorlar. İçler yanlışlıklarla dolu, gönüller kirlere bulaşmış, ruhlar tozlanmış, kalpler kötülükler yuvası olmuş. Bu sebeple insanlardan doğru davranışlar sâdır olmuyor. Burada sizlere olumsuzluklar tablosu çizecek değiliz. Ancak sevgisizliğin yol açtığı tahribatların, insanlara bu kadar menfi işler yaptıracağını vurgulamak istiyoruz.

Bu hususta merhum Prf.Dr.Ayhan Songar’ın sözleriyle biraz ferahlayalım:

“Kendi içimiz nispetinde dışarısı güzeldir. Başkasını sevdiğimiz nispette sevilmeye lâyık oluruz. Bu da bizi huzurlu yapar, mesut eder. Herhalde saadetin baş şartı kendisinden başkasını sevebilme kâbiliyetidir. İçimizdeki sevginin dışarıya projeksiyonu bizi de sevilecek kimselerden yapar. Başkasını sevmeyen aslında kendisini de sevmiyor demektir. Çevremizdekileri, bütün insanları hatta tabiatın bütün varlıklarını canlı-cansız her şeyi sevelim. Aslında dünya hayâtın her çağı yaşanmaya değer, sevilmeye değer güzelliklerle doludur. Mesut olmamız için de lüzûmundan fazla sebep vardır. Yunus Emre’nin dediği gibi; ‘Aşk gelince cümle kötülükler gider.”(2)

Tüm zâlimliklerin son bulduğu, sevginin hâkim olduğu saygın bir hayâtın özlemiyle hoşça kalın efendim…

---------------------------

1- Ozak Muzaffer, Envâru’l-Kulûb, 1977, İst, s.518-519

2- Songar Ayhan, Çeşitleme, 1981, İst, s.238

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi