SESSİZ…
Aşılamanın hem ülkemizde hem de dünya genelinde hızla ilerlemesi ile yaz sezonu ve normalleşme sürecini keyifle yaşıyoruz.
Güldük, eğlendik, şimdi hesap ödeme zamanı. Buyurun kasaya…
Yeni tartışma konumuz, sahil bölgeleri için açıklanan pozitif sayıları mı az, iç kesimlerde olan şehirlerde açıklanan sayılar mı çok?
Pozitif vaka sayılarını devlet açıklıyor. Ne verilirse o kadarını biliyoruz.
Şehir şehir dolaşıp sayma şansımız yok.
Biraz gözlem, biraz öz eleştiri yapmakta fayda var.
Özellikle Konya gibi sahil şeridine uzak olan büyük şehirler için gelen veriler, yakın zamanda yine yasaklar ile dolu günler bizi mi bekliyor endişesi yaratıyor.
Kimse sahil bölgelerinde turist geliyorken iç bölgelere gelmiyormuş hissiyatı yaratmasın.
Yurt dışında yaşayan ve ülkemizdeki akrabalarını ziyarete gelen gurbetçi vatandaşlarımızın sayısı da az değil.
Gelecekler tabi ki.
Yılda bir sefer ailelerini, akrabalarını görmek onların da hakkı.
Ancak, ister yerli ister yabancı turist olsun, isterse burada ikamet eden kendi vatandaşlarımız olsun, ne derece dikkatliyiz?
Bu salgının yayılmasını engellemek için ne yapıyoruz.
Bayram tatilinden önce bir düğüne davet edildim. Yemekli bir düğün…
Alana girmemle çıkmam bir oldu. Binlerce katılımcı, maskesiz, mesafesiz olduğu yetmez gibi bir de aynı kâsede herkesin kaşık daldırdığı çorbalar, pilavlar…
Bayram ziyaretleri, el öpmeler, tokalaşıp sarılmalar…
Bu virüs ya da bu virüsün türevleri ile yaşamayı öğrenmemiz lazım.
Örf ve adetlerimizi bırakmayalım, özellikle annelerimiz, babalarımız, dedelerimiz, ninelerimiz başımızın tacı. El öpmek yerine sevgimizi gösterip mesafeli durmamız lazım.
Biraz daha sabır, biraz daha dikkat.
******
Sağlığımıza şükredelim ancak unutmayalım ki her sağlıklı kişi bir engelli adayıdır.
Geçtiğimiz hafta Muğla’nın Bodrum ilçesi Turgutreis mahallesinde sessiz bir mekân aradım. Birçok gürültülü mekânın arasında ismi gibi ‘’SESSİZ’’ bir kafe buldum.
Merkezi İstanbul’da olan Marmara İşitme Engelliler Derneği’nin başkanı Şebnem Şen tarafından kurulmuş ve işitme engellilerin bir araya gelip dertleşebileceği, hoş vakit geçirebilecekleri bir ortam hazırlanmış.
Şebnem Hanım, işitme engelli bir anne ve babanın iki çocuğundan birisi. Ailesinin durumunun da etkisi ile işitme engellilerin yaşadığı zorlukları fark etmiş ve hayatını bu konuya adamış.
Ülkemizde milyonlarca işitme engelli olmasına rağmen, çoğumuz onları konuşurken görmeden farkına bile varamıyoruz.
Ana dilleri, ellerini ve bedenlerini kullandıkları işaret dili.
Bizden farkları yok, herhangi bir ayrıcalık talepleri yok.
Tek istedikleri anlayabilmek ve anlaşılabilmek.
Televizyon kanallarında işaret dili çevirmenleri bulunuyor. Haberleri, gündemi takip edebiliyorlar ancak daha iyi eğitim almak, toplum içerisinde de kendilerini anlayabilen bir toplumla yaşamak istiyorlar.
Hepimizin bir engelli adayı olduğunu unutmadan bu tarz STK’lara destek olmalıyız.
Saygılarımla.