Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Şehir tarih ve kent

Şehir tarih ve kent

Şehirlerin kuruluş ve gelişmesi ile sorunları konusunda bilim dalı olarak sadece mimarlık biliminin ilgili olduğunu kabul edenler 19. Yüzyıldan itibaren şehirleşmenin getirdiği toplumların sorunlarının şehrin sorunlarından daha baskın çıkması neticesi şehirlerin sorunları konusunda sosyoloji bilim dalının daha ilgili olduğunu kabul etmeye başladılar.

Mimarlık biliminde batıdan kaynaklı ne kadar değer ölçüsü varsa bu defa sosyoloji bilimi konusunda da bir o kadar değer ölçüsü şehirler ve şehirliler üzerinde uygulamaya konuldu.

Yani Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Türkiye mimarlığında şehir konusunda çalışmalar nasıl batı ülkelerindeki çalışmalar örnek olarak alındı ve uygulandı ise Türkiye sosyolojisinde de şehirler ile ilgili çalışmalar ya batı ülkelerindeki örneklerine benzer biçimde yada batıdaki örnekler şablon olarak alınarak yapıldı.

Bundan dolayıdır ki Cumhuriyet döneminde şehirler maalesef şehirleşmenin aksine kentleşme ve kentlileşme temelinde yürütülerek bugünkü haline geldi.

Bazı kişiler ne var bunda. Ha şehirleşme ha kentlileşme, ikisi de aynı şey. Ne fark var ki aralarında diyebilir.

Şehirleşme ve kentlileşme süreçlerinin doğru okunmaması bu yanılmanın temel sebebidir.

Bu temel yanılgıyı şöyle izah edebiliriz.

Şehirleşme medenileşme olarak hayata yansırken kentlileşme modernleşme temeli üzerinde yürütülür.

Şehirleşme geçmiş ile gelecek arasında anlamlı bir bağ kurarken kentlileşme geçmiş ile tüm bağları geri dönülmez bir biçimde yıkar geçer.

Şehirleşmede şehrin özü ve kültürel dokusu korunurken kentlileşmede nüfus yoğunluğunu artırmak adına bütün kültürel değerler yok edilir.

Doğu kültüründe medeniyet kavramının hayat bulduğu şehirlerin var olmasına karşılık batı kültüründe kapitalizmin temel dayanağı olan protestan ahlakı esas alan rasyonalizm vardır.

Doğu düşüncesinde insanları birleştiren ve kaynaştıran komşuluk ve hemşerilik ilişkisi tesis edilirken batı düşüncesinde insanı ferdileştirerek toplumsal yapının çözülmesi esas alınır.

Daha kısası akademik tabirle şehirleşme ve kentlileşme çalışmaları ve bu çalışmalar sonucunda elde edilen sonuçlar farklı disiplinlerin konusudur.

Dolayısıyla şehirleşme bilgi birikimi sağlarken kentlileşme bilgi birikimini sadece kütüphane raflarında kalacak şekilde yok eder.

Maalesef Konya son 20 yıldır şehirleşmeden kentlileşmeye evirildiği bir süreci yaşıyor.

Modernleşme adına kentlileşerek yeşili katleden bir organizasyona dönüştürüldü bu şehir.

Kentlileşme adına şehir meydanları tesis etme iddiasıyla betona mahkûm edildik.

Bizim olan mahalle kültürü yok edilerek bize yabancı olan site kültürü oluşturuldu.

Komşuluk ilişkilerinin günün 24 saatinde yaşandığı sokaklarımız insanların birbirini tanımadığı hatta tanımak istemediği asri hapishaneler olan beton bloklara dönüştürüldü.

Çocukluğundan itibaren bahçe ile toprakla çiçekle tanışan insanlar yeşilden uzaklaşmanın bedelini şimdilerde hobi bahçelerine mahkûm edilmekle ödüyor.

Geriye dönüp baktığımızda bütün bunların batı toplumlarının karşısında kendi tarih ve şehirleşme bilincinin mağlup olduğunu düşünen ezilmişlik psikolojisi içindeki teslimiyetçi kişiler tarafından adım adım uygulandığını görüyoruz.

Şimdilerde şehirden kente dönüştürülen toprak parçası üzerinde yaşayan insanların psikolojik sorunlarının arttığı ve bu sorunlarla baş edemediği iddiasında bulunanların da maalesef aynı ezilmişlik ve teslimiyetçi politikaları uygulayanlarla aynı durumda oldukları görülüyor.

Şehirlerimizde bu gün yaşanan toplumsal sorunların temel nedeni kentlileşme denen yeni imar düzendir ve bu düzenin temelinde insanları topraktan uzaklaştıran ve beton sığınaklara dönüştürülen binalara sıkışmaya mahkûm eden parasal ihtiraslar sebep olmaktadır.

Türkiye’nin bir türlü istenildiği gibi endüstri toplumu Konya’mızın da bir türlü arzulandığı gibi sanayi şehri olamamasının da temelinde bu hatalı politikalar yatmaktadır.

Bu politikaların olumsuz neticelerinin yıllardır yaşanmasına rağmen hala kör bir taklitçilikle insanların mahallelerden çıkarılıp beton bloklara hapsedilmeye devam edilmesi tabir caiz ise insanın celladına âşık olması ile eşdeğer bir durumu ifade etmektedir.

Konya’nın yeşil içinde bir şehir hayalini şehir içinde betonlarla çevrili yeşil alanlar olarak değiştirenler gelecek nesiller tarafından hiç de iyi şeylerle anılmayacaklardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi