Seçim olsa bitse
Şunun şurasında 31 Mart’a yaklaşık 10 gün kadar kaldı ve millet seçim propagandası adı altında yapılan edilenlerden illallah dedi neredeyse.
Adı yerel seçim olmasına rağmen her şey genel seçim havasına büründü.
Siyasiler güya bu halden en fazla şikâyetçi olan takım olmasına rağmen maşallahları var yani.
Birbirlerini suçlarken altta kalmamak için nerede ise birbirlerine söylemedik laf bırakmadılar yine.
Söze ittifak yapmakla başladılar ya.
Ya da ittifaktan şikâyet etmekle.
Aslında ittifak mittifak hak getire.
Her şey bir bahane siyasiler için.
İttifaklardan şikâyet edene bak sen demek geliyor insanın içinden.
Hem ittifaka imkân tanıyan kanun değişikliğini yapacaksın sonra da herkesten önce ittifak kurmak için çalışmalar yapacaksın.
Sonra çıkıp senden başka ittifak yapanlara kızacaksın.
Üstelikte hiçbir ittifak yapmadan 1389 ayrı seçim bölgesinde tek başına giren bir siyasi partiyi ittifak yapmakla itham edeceksin.
Neden birkaç oy daha fazla alabilmek için.
Seçim meydanlarında şikâyet edilen konu sadece bu mu?
Kamuoyunda ezan ıslıklama olarak bilinen gayri ahlaki bir olayı siyaseten oy devşirme imkânı olarak görüp günlerce propaganda aracı olarak kullanmak var sırada.
Yazarçizer takımı senin siyasetin doğrultunda bir şey yazdı mı alıp baş tacı edeceksin ama ezan ıslıklama olayında yanlış yazdıkları için özür dilediklerinden dolayı tu kaka olacak bir anda.
Sebep yine aynı oy kaygısı oluyor siyasetçiler için.
Sonra bir anda insanları büyük bir hayal kırıklığına uğratan Endonezya’daki Müslümanlara yapılan terör saldırısı gündeme geldiğinde yine aynı tavırları görüyoruz siyasetçilerden.
Fırsat ele bir kez daha geçti ya.
Aç ağzını aklına gelen gelmeyen, siyasetle ve seçimle ilgisi olsun olmasın her şeyi söyle gitsin.
Siyasetçinin bu terör eylemi ile söyleyeceği tek şey ve gözeteceği yegâne husus vatandaşın hissiyatının tabir caiz ise gıdıklanması olacak ki oy gelsin.
Dahası da var.
Alçakça saldırıyı düzenleyen terörist Ayasofya Camii’nden mi bahsetti?
Eh bu fırsat kaçırılır mı böylesi bir zamanda.
Seçmenlerin hassasiyetlerinin yükseldiği bu dönemler siyasetçiler için tam bir hasat dönemi.
Harman gözeten çiftçi hassasiyetinden daha fazla bir hassasiyetle yüklen Ayasofya Camii meselesine.
Her ne kadar vatandaşın gözünde bütün camiler bir tarafa Ayasofya bir tarafa olsa da yapılan en büyük camiyi engel olarak göster gitsin.
Bu ihtimal vatandaşlarca kabul görmedi mi?
Sultanahmet Camii ne güne duruyor?
Henüz Sultanahmet Camii’nin cemaatsiz olması mazereti var sırada.
Ama asla hiçbir zaman geleni gideni olmayan onlarca kiliselerin neden onarıldığından bahsetme sakın.
Ayasofya’nın müze olmaktan çıkarılıp cami haline dönüştürülmesini ısrarla isteyemeye devam edenler olursa bu arada?
Onlara da yurt dışından geleceğinden bahsedeceğin başta ekonomik ve siyasi baskıları öcü olarak göster gitsin.
Bütün bunlar vatandaşta istediğin heyecan ve coşkuyu hala uyandırmadı mı?
O zaman dön iç dinamiklere ve direkt olarak adaylara dönük kişisel propagandalara yol ver gitsin.
Nasılsa bu seçim yerel seçim diye bir kısım seçmenin kayıtsız kalacağını göreceksin anketlerde.
Adaylardan ve adayların vaat ettikleri projelerden daha çok kenar mahalle kavgasına benzeyen bu seçim dönemi bir bitse diyen vatandaş haksız mı sizce?
Hadi şunun şurasında 10 gün kaldı diyelim bu kayıkçı kavgasını bitmesine.
Ama bu atmosferi gördükten sonra bir sonraki seçimin daha kötü olacağını düşünen insanların gelecek endişelerini nasıl gidereceksiniz?
Böyle mi olmalıydı yerel seçim atmosferi?
Şu seçim bir bitse diyen çoğunluklar haksız mı?
Elbette hayır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.