Memleketimizde her seçim dönemi gündeme gelen en belirgin hususlardan birisi, siyasi partilerin özellikle de iktidar partisinin vaad etmiş olduğu seçim hediyeleridir.

Milletimiz tarafından seçim rüşvetleri olarak kabul edilen bu seçim vaadleri yerine göre yerel, bölgesel veya ülke çapında olabilmektedir.

Bir siyasi partinin sadece kendi taraftarlarına yönelik olmayan hatta tüm seçmenlere yönelik bir şekilde seçim vaadlerinde bulunmasının en temel sebebi seçim korkusudur.

Kim ne derse desin, hangi ankette hangi sonuç çıkmış olursa olsun özellikle iktidar partilerinin en büyük korkuları seçimde bir önceki sonucu alıp alamayacaklarıdır.

Bu sebepledir ki seçimden bir sene öncesinden başlamak üzere seçmenlere vaat yağmuru başlar ülkemizde.

Bu hep böyle olmuştur. Hatta askeri darbe dönemlerinde bile böyle olmuştur.

Kimisi tarım ürünlerinin taban fiyatlarını yükseltmiştir.

Kimisi Asgari ücreti.

Kimi askerlik süresini kısaltmıştır, kimisi terörle mücadele kanunun değiştirmiştir.

Kimi Devlet dairelerine eş dost akraba ve parti militanlarını doldurmuştur,

Kimisi toplu sözleşmeleri seçim öncesinde imzalamayı seçmiştir.

Halen iktidarda olan Akpartinin de bu yolu devam ettirme eğiliminde olduğu görülmüştür.

Her seçim öncesi vatandaşlara dağıtılan yiyecek, giyecek ve elektrikli ev aletlerinden sonra bu seçimde işçilere kadro meselesinin seçim rüşveti olarak kullanılacağı aşikâr olmuştur.

Yerel hesaba bakıldığında ise, Başbakanın Konyalı hemşerilerine(!) verdiği seçim hediyesi(!) metro olmuştur.

Daha önceki bir yazımızda bahsettik.

Konya ya verilen metro sözü tam anlamı ile bir seçim rüşvetidir.

Başbakan bir kez daha açığa düşürülmüştür bu seçim hediyesi(!) vesilesiyle.

Çünkü başbakanın 15 gün önce Resmi Gazetede yayınlanan kararı yok sayarcasına yaptığı açıklama seçmenlerin iradelerine tasallut nev’inden bir açıklamadır.

Şöyle ki;

Başbakan meydanlara çıkacak ve Demokrasi için en önemli gereçlerden biri serbest, eşit ve genel oy prensibine dayanan seçimlerdir açıklamasının mürekkebi kurumadan seçimleri etkileyecek tarzda henüz resmen yatırım kararı, ödeneği ve projesi olmayan bir yatırım sözü verecektir.

Yine aynı başbakan yapılacak olan seçimlerin serbest seçimler olduğunu yani vatandaşların kendi iradeleriyle ve hiç bir siyasi etki altında kalmadan oylarını kullanabileceklerini ifade ettikten sonra, seçmenlerin siyasi iradelerini sakatlayacak biçimde ve her gittiği şehrin yapısına uygun tarzda, seçim hediyeleri ile geldiklerini ballandıra ballandıra anlatacaktır.

Seçmenlerin iradelerine tasallut nev’inden yapılan ve yapılacak olan her türlü faaliyet iktidar partisinin tüm karşı çıkmalarına rağmen yapılacak olan seçimlerin demokratik bir ortamda yapıldığı iddiasına gölge düşürecektir.

Özellikle de seçimlerin sonucuna göre başkanlık sisteminin tesis edilip edilmeyeceğine karar verileceğinden dolayı bu seçim için bu tartışmalar hiç bitmeyecektir.

İktidar partilerinin yıpranma eğilimine girdiği dönemlerde iradesi henüz şekillenmeyen seçmenlere yönelik olarak ihtiyacı olsun olmayan bir takım eşyalar verilmesi veya taahhüt edilmesi ile seçmen iradesine tasallut edilmesi suç olmasına rağmen hala yapılıyor olması siyasilerin ayıbıdır.

Özellikle de haziran ayında yapılacak seçimlerin normal bir seçim değil de, iktidarda olan siyasi partinin paralel devlet/paralel dini yapılar ve ılımlı islam adı altındaki gayri meşru yapıların temsilcileri ile giriştiği topyekün bir savaş olacağını iddia edenlere karşı bu uyarıyı yapmayı görev sayıyoruz.

Siyasi partilerin ve adayların bu tür irade tasallutlarından kaçınmaları Müslümanların Müslümanlarla yapacakları siyasi mücadelede ortaya çıkacak fitne konusunda hangi tarafta yer alacaklarını da belirlemiş olacaktır.