Saygılı Olmayı Devam Ettirmek
İnsanların birçoğu yaşlandıkça gençliğindeki olumsuzluk, ateşlik, hatta saygısızlıklarını bile unutup sakinleşiveriyor.
Bu arada elbette pirincin arasında taş da bulunabilir tabii.
Bugünlerdeki olumlu olumsuz hareketleri görebildikçe, ister istemez belleğimnostaljiyi koyuveriyor düşüncelerin içine
Neydi o çocukluk hatta gençlikte gördüklerimiz.
“O zamanlar saygılı saygısız olan bulunmazmı idi?” Sorunuza rahatlıkla saygısız olanlarparmak sayısı ile gösterilebilirdi
Basit gibi görünür ama yine de yazmadan geçemeyeceğim.
Çocuklar dahil, hiçbir daha az yaşlı kendinden büyüğüne sertçe bir şey söylemez, önünden geçmez,saygı içinde olurdu.
Evlerde misafirlerin yanında konuşmaz.Kapıya yakın yede zamanın oturuş şekli diz çökerek saygı içinde olurlardı.Hata yaparlarsa ebeveynleri gerekli ikaz ve cezayı tatbik ederdi.
Yolda yürüyenler, karşılaştıklarına veya dükkan önünde olanlara selamı eksik etmezlerdi ki bu kardeşliği kavilleştirmiş olurdu.
Âlim Hocalarımızdan Rahmetli Hacı Veyszade hocamız nur içinde yatsın. Yolda giderken kim olursa olsun. Yani çoluk çocuk kadın erkek yürürken hiç durmadan başını sallayıp sesli selamını vererek ilerlerdi.
Mahalle sakinleri arasında komşuluk hakkıyla verilirdi. Fakire yardım hastaya ilgi ve kavgalıları barıştırma en önemli işlemleri idi.
Eeee. Ne oldu ki neden yazıyorum bunları şimdi!
***
BizlerYaşamımız da haylice nasihatler duyar ve öğrenimler görürdük....
Ebeveynlerimiz, Öğretmenlerimiz ve büyüklerimizden...
Hatta okuduğumuz kitaplar ve öğrendiğimiz tarih olaylarından
Kimimiz algılar, tatbik etmeye çalışır...Kimimiz vurdumduymaz oluverir...
Çocukluğumuzda öğrenmeye başladığımız bu, görmüş geçirmişlerin nasihatlerini.
Yaş ilerledikçe; Kendimiz algılamamıza rağmen, uygulamayı yapmasak da.
Etrafımıza söylemeye başlarız...
Bu söylemeye başlamakta, bilhassa çocuklarımız işin geç kalmışsak...
Meyvelerini de, almış ve görmüş oluruz...
***
Darılınmasın ama hakikatleri söylemekle hatalarımızı giderebilmek yönünden faydalı olur düşüncesindeyim.
Bu günlerin hele bilhassa seçim yaklaşımı dolayısıyla siyasilerin vuruşmalı hareketleri saygı dışına çıkmıyor mu?
Bu çıkışlar, yetişmeninde mahsulü değil mi?
Popüler ve sevilen siyaset adamlarımızdan Rahmetli Osman Bölükbaşı da seçim zamanlarında konuşurdu.
Yanındaki iki koca bavul dolusu gazete kupürleri ile karşıtlarının yanlışlarını ortaya korken asla hakaret edici, “soyguncular, işbirlikçiler” vb. gibi sözler çıkmazdı ağzından
Meydanları tıklım tıklım dolduran halk saatlerce onu dinlemekten zevk alırlardı.
Ama onun dediği gibi. Oy vermeye gelince işlem değişiveriyordu!
Şimdi hiçte iyi bir gidiş yapmayan siyasetçileri bırakalım da yaşamımızda görülenlere değinelim.
Dün yaşlılar geçerken oyunlarını bile bırakıp kenara çekilen çocukların bugünküleri üstelik bir de çarparak geçmeye çalışmakta, otobüste arkadaşları ile gülüşme yaparken, yer vermeyi düşünmek istemediğinden başını dışarıya çevirmekte.
Eve gelen misafirden evvel baş köşeye oturup konuşmalara karışmakta,ebeveynlerine bağırarak hakarete varacak kadar ileri gidebilmekte oldukları görülmüyor mu?
Bunun asıl suçlusu sadece onlar mı? Bunda ebeveynlerin öğretmenlerin ve etrafın öğüt verme eksikliği yapmalarında suç yok mu?
Hele komşuculuk halleri! Birisi yemek veya ekmek yaparken kokusunu duymuştur diye komşusuna da veren, hasta olana ilgilenip yoksuluna yardım eden o komşuların yerini…
Apartmanların yerden göklere doğru çıkması ile birbirlerini tanı(ya)maz halde yaşam sürmüyorlar mı?
Haksızlık etmeyelim o eski ananeyi yaşatanlar da var. Var ama ne kadar? Siz söyleyiverin.
Neden böyle olduk bilmiyorum ama. Acaba Saygınlığı devam ettirebilmek yine bizlerin elinde değil mi?
***
Gelin Osmanlının kuruluşunda öğütleri ile değer kazanan Rahmetli Âlim Şeyh Edebali’nin nasihatinden parçalar alıp bir kere daha okurken ders alıp o yöne yönelsek…
***
OĞUL,
……
Ananı, Atanı say...
Bereket, Büyüklerle beraberdir.
Bu dünyada inancını kaybedersen...
Yeşilken çorak olur...Çöllere dönersin.
Açık sözlü ol. Her sözü üstüne alma...Gördün söyleme...Bildin bilme...
Sevildiğin yere, sık gidip gelme... Kalkar muhabbetin... İtibar olmaz.
Üç kişiye acı...
Cahiller arasındaki âlime...
Zenginken, fakir düşene...
Hatırlı iken itibarını kaybedene...
Unutma ki!.
Yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir...
Haklı olduğunda mücadeleden korkma.
Bilesin ki!.
Atın iyisine de, yiğidin iyisine de deli derler…
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.