Sandık seçim parti
Bu yazı sandık, seçim ve parti ile özdeşleştiğimizi iddia edenlere bir cevaptır.
Bu yazı aynı zamanda seçimlerde tuttukları partinin patronunu yalnız bırakmama seçimidir diyenlere de cevaptır.
Bu ülke yıllardır tam bağımsız bir ülke olamadı, bu seçim tam bağımsızlığa giden yolda bir aşamadır diyenlere de bu yazı cevap olacaktır.
Çünkü bu ülke yıllardır tam bağımsız değildir dersek bunun tabii sonucu olarak bu ülkede kurulmuş olan siyasi partilerin de tam bağımsız ol(a)madıkları sonucu çıkar ortaya.
Dolayısıyla da bağımsızlık türküleri söyleyen her partinin başta taraftarları olmak üzere tüm milleti kandırdığı da ayan beyan ortaya çıkmış olur.
Yine bu düşüncedeki kişilerin düşüncelerine göre seçim adına yapılan tüm işlerin bir çadır tiyatrosundan, seçime katılanların da renkli sahne ışıkları altında boy gösteren içi saman dolu bir kukladan farkları kalmaz.
Seçim, demokrasi ve sandık denilince bizim düşüncemize göre ortada gerçekten tiyatroları kıskandıracak ölçüde bir oyun oynanmaktadır.
Sözde milletin temsilcisi olduğunu söyleyen siyasi partiler eliyle 100 yılı aşkın süredir yer altı ve yer üstü zenginlikleri talan edilmiş, eğitim sistemi iflas ettirilmiş, ekonomisi 3 kâğıt ekonomisine çevrilmiş bir şekilde, insanlar seçim oyunları ile sistemi sorgulayamaz hale getirilmişlerdir.
Devlet eliyle asgari ücret perişanlığı içinde bırakılmış milyonlarca insan ise açlıkla savaşırken geleceğinden ümidini kesmiş bir duruma getirilmiş ve sistemin bırakın sahiplerini oyuncularını bile tanıyamaz hale getirilmiştir.
Sistemin kurucusu emperyalist düşünceli kişiler tarafından millete uzun süreli bir oyuncak olarak takdim edilen milli irade, yine aynı kişilerin çok değerli(!) özdeyişleri olan “Millî İrade Sandıkta Şekillenir” cümlesiyle ayaklar altına alınmıştır.
Şu ana kadar ortaya çıkmış bulunan tüm partiler sistemin kurucuları tarafından meydana sürülmüş partiler midir veya bunlar içinde milletin gerçek temsilcisi hiçbir parti yok mudur diyeceklere de cevabımız şudur;
100 yıllık siyaset tiyatrosu içinde elbet siteme gerçekten karşı olan ve millet tarafından sistemi değiştirmeyi amaçlayan partiler kurulmuştur.
Ama bu partiler sisteme alternatif oldukları anda, sistem tarafından sistemi korumak amacıyla kurulan partilerce değil, yine sistem tarafından sisteme muhalifmiş gibi gösterilmek amacıyla kurdurulan partilere boğdurulmaya çalışılmıştır.
Sistemin sahipleri tarafından güya çok partili sisteme geçtiğimizin söylendiği 1950 yılından bu yana geçen seçimleri göz önüne getirirseniz Cumhuriyet, Demokrasi, Milliyetçilik, Solculuk ve İslam Dini adına ortaya çıkmış pek çok sahte parti oluşumları görebilirsiniz.
Gerçek amacı bağımsız bir ülke olan kişilerin oyları kendi partilerinden saptırılmak suretiyle bu partilerden hangisine verilmiş olursa olsun, sistemin ve düzenin sahiplerinin istekleri yerine gelmiş olacaktır.
Milletçe bu tür kukla partilere verilmiş her oy hem yapılan seçimin hem de gelecekte yapılacak olan diğer seçimlerin garantisidir.
Üstelik bir de ortaya çağdaş Demireller çıkar ve oylar bölünmesin oyunu oynamaya başladılar mı, çadır tiyatrosunun daha da renklenmesi işten bile değildir.
Parti, seçim, sandık ve oy fasit dairesi içine düşürülmüş Müslümanların düzenle eklemlenmenin ve özdeşleşmelerinin bir diğer oyun alanı da faiz belasıdır.
Başbakan Davutoğlu’nun son konuşmalarından birinde FAİZ KULLANANLAR…EEE. ŞEY..diyerek değiştirerek kredi kullanımını tabana yaygınlaştırdıklarından bahisle KULLANANLARA DÜŞÜK FAİZLİ KREDİLER HELAL OLSUN anlamındaki sözlerini adalet duygularını körelterek parti taassubu içinde görmezden gelenleredir sözümüz.
Vatandaşını faizle borçlandırdığı için övünen bir başbakana helal(!) olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.