Kerem İşkan

Kerem İşkan

Şam'ın çocukları

Şam'ın çocukları

Abdülhamit Kubbani geldi dün ziyaretimize tanıyamadık...

***

20 koca yıldan fazla olmuş...Yazı İşleri'nde dün, benden beni sordu...

***

90'lı yılların başında, KONTV'nin kuruluş çalışmalarında, KONTV koridorlarında tanışmıştık...

***

Elinde av tüfeğiyle, Akyokuş vericilerinde nöbet tutanlardan Abdülhamit...

***

Beraber çok sayıda işe imza attık... Kuruluşta canla başla çalıştık... İsmail Hakkı Ürün, Hacı Koyuncu, Abdülhamit Kubbani ve diğerleri...

***

Abdülhamit, Suriyeli...

***

Konya'da uzun yıllar hem televizyonda, akabinde hem de belediyelerde hizmet verdi... Sanatçı ruhlu, ince, kibar bir Müslüman beyefendidir...

***

Büyükşehir vefasını göstermiş... Teşekkür ederiz...

***

Onca zaman çalıştık... Kimseyi incittiğine tanık olmadık... Tebessümü kucaklayıverir ruhunuzu...

***

Suriye'ye gitmişti... Memleketine... Buradan öğrendikleriyle orada büyük hayalleri vardı..

***

Aradan koskoca 20 yıl geçti... Zaman-zaman haberini aldık... Suriye'ye giden dostlar, hep sofrasına oturmuşlar...

***

Sonra savaş çıkmış... Evi barkı başına yıkılmış ..Çoluk-çocuk perişan, günlerce yollarda aç-susuz kendilerini dar atmışlar Konya'ya...

***

Bahtı, Şam'ın çocuğuna yine Konya'ya hicreti çıkartmış...

***

Dünkü karşılaşmada gözlerimiz buğulandı...

***

Her şey 20 yıl öncesi gibi değil, koca koca adamlar olduk artık... Gözyaşlarımızı sakladık birbirimizden...

***

Şefkat Evleri’nde kalıyorlarmış... Küçük yeğenlerimizle birlikte...

***

Her şey için minnettarlar... Ama zor günler geçiriyorlar...

***

Dünya'nın dört bir yanına Konya'dan giden, hayır ve dua yüklü kamyonlar bağrımızda yaşayan sadece 100 Suriyeli dosta daha ulaşamamış...

***

Takıldım; “Konya'da değil de, Şam'da olsaydınız daha çabuk yetişirdik imdadınıza” diye...

***

Abdülhamit avantajlı.. .Konya’yı tanıyor.. .Çevresi var... Suriye'den gelenlere Türkçe'yi öğretmeye gayret ediyor, sorunlarına yardımcı olmak için çabalıyor...

***

Ama diğer Suriyeliler Konya'nın göbeğinde, dünyanın öbür ucuna giden yardımlardan sıranın kendilerine gelmesini bekliyorlar...

***

Rabbin, sen yorulma diye fakiri fukarayı, yetimi, öksüzü ayaklarına dökmüş... Ötelere bakmaktan burnumuzun dibini göremiyoruz...

***

Mumun dibindekiler karanlıkta...

***

Abdülhamit anlattı...

**

Kızım, ufak bir gürültüde hemen minderin altına saklanıyor” diye...

***

Şam'ın, Halep'in, Dara'nın çocukları Konya'da... Evlerimizin yanındaki evlerde kalıyorlar... Pencerelerimizden süzülen ışıklara bakıp yutkunuyorlar...

***

Yanımıza eşlerimizi, çocuklarımızı alarak, elimizde poşetlerle bir akşam gidiversek... Gönüllerini alsak... Teselli verip, teskin etsek...

***

Öyle ya Allah esirgesin, bugün onlara, 30-40 yıl sonra bize...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kerem İşkan Arşivi