Recep Çınar

Recep Çınar

Safları sık tuttuk, aramızdan rüzgar bile geçemez!

Safları sık tuttuk, aramızdan rüzgar bile geçemez!

Bugün kendimizi yazacağım...

Çünkü, yazmak şart oldu...

Zorladılar, “yazın” diye...

Bizde haznemizdeki kelimeleri bir araya getirip, cümleler kurarak, dilimizin döndüğünce TSYD'de olanı biteni yazacağız...

Belki “fincancı katırları”nı ürküceğiz, belki birilerinin “ayağına” basacağız...

Birileri için Türk filmlerinin kötü adamı “erol taş” birileri için salon filmlerinin beyefendi çocuğu “ediz hun” olacağız...

Birileri nasıl görürse görsün, nasıl değerlendirirse değerlendirsin, TSYD Konya şubesi olarak, Genel Merkez'deki meselelere “Fransız” kalmamız mümkün değildi...

Kebab meselesine kadar tribündeydik...

Sadece oyumuzu kullanıp, kazanana “hayırlı olsun” kaybedene de “geçmiş olsun”la kalacaktık...

Rahat durmadılar...

Tribünden indirdiler...

Şimdi mi?

Sahadayız...

Bir porsiyon kebab, bizim sahaya inmemize, mücadeleye girmemize vesile oldu...

“Ne şiş yansın ne kebab” diyemedik...

Sıkıldınız bu girişgahdan “sadede gel” diyorsunuz...

Ben de sıkıldım...

He valla...

Efendim TSYD Genel Merkezi, Mayıs ayı içerisinde seçime gidiyor...

Üç yılda  yapılan olağan bir seçim...

Hatırladığım kadarıyla hiçbir seçim öncesinde bugünkü gibi “belaltı” vuruşlar, “çamur” atmalar “iftira”lar olmamıştı...

Hem de “okumuş yazmış, aydın ve akil” dediğimiz, topluma malolmuş insanlar yapıyor bunu...

Sizlerin ekranlarda yorumlarını dinlediğiniz, büyük büyük gazetelerde  yazılarını inanarak okuduğunuz kelli felli adamlar!

Acayip utandım...

230.jpg

xxx

İstanbul'da mesleğimizle ilgili bir toplantıya katıldım...

Sonrasında da, Konya, Adana, Trabzon, Antalya ve İzmir şube başkanları olarak, TSYD Genel Başkanı Naci Arkan  ve Başkan yardımcısı Faik Gürses abilerimizle beraber bir yemek yedik, sohbet ettik, seçimi konuştuk...

Evet seçimi konuştuk...

Beni bilen bilir...

Ben adama “adam” derim, “madam” demem...

“Madam”a da “adam” demem...

Ne Naci Başkan, ne de Faik abi, ben de dahil olmak üzere, orada bulunan hiçbir şube başkanına “oyunuzu bize verin” gibi bir  ima da bile bulundularsa,  delikanlı gibi çıkar “evet bizden oy istediler” derim...

“İstediler” demezsem namerdim...

Adam bizden oy istemedi...

Yukarıda Allah var...

Hoş istemelerine zaten gerek yok...

Safımızı bir porsiyon kebab daha da sıklaştırdı, elhamdülüllah...

Arkadaşın biri, “TSYD'nin geleceğini bir porsiyon kebab için ipotek altına almayın” imasında bulunmuş...

“TSYD ülkemin örnek kurumudur. Bu nedenle üyeler yüzevlerde kebap değil meslek onurunu düşünerek hareket etmeli. TSYD üyeleri önce sosyal sorumluluğunu üstlenmeli. Seyahat ve kebaplar değil meslek onuru düşünülmeli. Bir oy için dikkatli düşünülmeli” gibi göndermelerde bulunmuş, twitter hesabından...

Bizi bir kebaba satılacak kadar küçümseyen zihniyete ne denir?

“Hadi len” denir değil mi?

Ben de öyle dedim zaten...

Facebook hesabımda yazmıştım...

Eveleyip gevelemeden hem de...

Bugüne kadar Anadolu'yu “sütçü beygir”i gibi gören zihniyetlere inat, hakettiği değeri veren Naci Arkan gibi bir adama çamur atmak, belaltı vurmak, hangi delikanlılığın, hangi mertliğin, hangi insanlığın gereğidir...
Şimdi...
Oyumuzu bir lokma kebap için satacak şereften ve namustan yoksun insanlar değiliz, bu bir...
İkincisi de, Naci Başkan da bizi bir kebapla satın alacak kadar şerefsiz ve namussuz hiç değil...

Aynen böyle...

Konya şubesi olarak, yola çıktıklarımızı, yolda bulduklarımıza satmadık...

Satmayız da...

Bir duruşumuz var ve asla taviz vermeyeceğiz...

Nerede soyunduysak, orada giyeneceğiz.

xxx

TSYD, “telmaşa”dan ya da “alimünyum”dan bir dernek değil...

Tabi ki “çakma” ya da “devşirme” de değil...

TSYD, Genel Merkezi ile Şubeleri ile sıradan bir meslek örgütünden çok akil bir kurum noktasına geldiyse, Genel Başkan Naci Arkan  ile bazı insanların katkısını bir kenara değil, gönüllere yazmak, akıllara kazımak gerekir...

Bu anlamda asla ve kata mütevazi olmam beklenmesin, Konya Şubesi olarak bizler de iyi iş çıkardık, başarılı işlerin altına imza attık...

Hem yönetimimizle, hem üyelerimizle, hem de çalışanımızla...

Yapılan hizmetleri burada tek tek yazmanın anlamı yok, ama en önemlisinin altını çizmekte yarar var...

Kulüp kurduk...

11-12 branşta faaliyet gösteriyoruz...

250 civarında sporcumuz var...

Bunların içesinde Dünya ve Avrupa ikinci ile üçüncüsü sporcular var...

Bisiklette yakın zamanda Milli takıma bir antrenör bir sporcu verdik, tekvando da olduğu gibi...

Özellikle tekvando da hedefimiz olimpiyatlara bir sporcu göndermek...

Çünkü, o potansiyele sahip sporcularımız var...

TSYD'nin yüzakı bir şubesini “sütçü beygiri” gibi görecek, o şubenin başkanına “bir porsiyon kebaba satılmayın” imasında bulunacaksınız, sonra da Mahsun Kırmızıgül'den “biz kardeşiz” türküsü...

Sonuna kadar kardeşiz...

Eyvallah...

Ama bizim safımız belli...

Hele kebabtan sonra  safımızı daha da sıklaştırdık...

Bırakın insanı, aramızdan rüzgar bile geçemez.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi