Ş. Zümre Uçak Bombaları. Soba Oluvermişti!
Türkler içinde yetişen, kopyacılıkla değil kendi çılgın atılımları ile dünyaya ün salacak sanayiye el atan çok değerli insanlarımız gelip geçmiştir.
Bunlardan en önemlilerinden bu günün teknolojisinde bile devam eden yaptırımları ne yazık ki Osmanlı devri sonları ve kurulan Türkiye Cumhuriyetinin 1938 yıllarına kadar sürebilmiştir.
Sonrası mı? Kendimizi batılaştırmaya yönlendirmiştik ya!…
Medeniyetimizi bile hor görüp onların giyim kuşam moda eğlence ve yaşamlarının daniskasını kopya ederken ve hâlâ da bir nevi zorlama içinde olunurken…
Teknikteki ilerleme yarışlarına bizde katılalım düşüncesi bile bir tarafa. Ağustos böceği gibi ötüp onlardan satın alarak güçlenmeyi (!) mubah görmüşüz.
Sonraları bazı ilerlemelerimiz olsa da maalesef kopyacılık içinde ilerleme olsa bile ne yazık ki onarımı bile onlara vermekteyiz!.
***
Çılgın atılımları olanlar diye değinmek istediğim Türklerden Rahmetli Nuri Demirağ’ın Uçak yapımı ve sonucunu sundum önceki yazılarımda.
Bu günde Uçak bombası imal edip dış ülkelere bile satan iftiharla anacağımız rahmetli Şakir Zümre’yi konu etmek isterim.
Bu iki vatandaşımız yaptıkları Uçak ve uçaklar için Bomba işini dış ülkelere satış yapacak kadar ileri adımlar atarken…
1938 yılı sonlarında başlayan bir zihniyet eseri olarak nedense fabrikalarının kapatılmasına sebebiyet verilmesini.
İsimlerinin anılmasına devletçe bile ön ayak olunmadığı görülmekte.
Vatanın Moskova olduğunu dünyaya ilan edenlerin ölüm yıldönümleri asla unutulmayıp arşı âlâ a çıkarılırken…
Vatanını sevenler için bırakın devleti. Medyamız bile bir satırveya beş dakikalık görüntü ile bile anmayı akıllarından geçirmez.
***
Yaşlı kişilere bile “Şakir Zümre’yi bilir misiniz?” soruma “Ha evet şu kömür sobalarını imal eden firma sahibi” cevabını vermekteler. Gençlerimiz ise sobaları bile bilmemekte!
Bu isme sahip kişinin Uçak bombası ve Mermi imalatı yapıp dışarıya bile sattığını duyunca “Yaaa” derken, hayretlerini gizlemiyorlar.
Çünkü o da 1938 yılı sonrası “Yürütme”sinin Demirağ’a yapılanları ile karşılaşmış.
Kendi imali olan Bomba vb. imaline, elinden tutulacağı yerde sekte vermekle kalmayıp sanayisinin kapatılmasına sebebiyet yanında Demirağ gibi “unutturulma” vesilesi oluşmuştur..
***
Değerli sanayicimiz Rahmetli Şakir Zümre, 1885 Varna doğumlu.
Bulgaristan'daki Türkler içinde Avrupa'da eğitim görebilme olanağı bulan ilk Türk gençlerinden biri. ilk ve ortaokulu Varna' da bitirdikten sonra lise ve yüksek eğitimini Cenevre'de tamamlayıp. 1908'de Cenevre'de ki hukuk fakültesinden mezun olmuş. Birinci Dünya Savaşında, Varna Türk milletvekili olarak Bulgar Parlamentosunda bulunmuş.
O yıllarda Sofya'da görevli bulunan, Türk Askeri Ataşesi, Yarbay Mustafa Kemal Bey (Atatürk) ile yakın arkadaşlık kurmuş.
Şakir Zümre ile Yarbay M. Kemal Bey arasında Sofya'da başlayan yakın arkadaşlık ve dostluk, Türkiye'nin İstiklâl Savaşı yıllarında da artarak devam etmiş.
Mareşal Fevzi Çakmak'ın yakın akrabası da olan Şakir Zümre, Anadolu'da bağımsızlık savaşı veren ulusal güçlere, yurt dışından silah ve cephane göndererek, imalat-ı Harbiye" konusunda uzman, usta ve teknisyen bularak hizmet etmiş. Bu hizmetlerinin karşılığında TBMM tarafından İstiklâl Madalyası ile ödüllendirilmiş.
Büyük zaferin kazanılmasından ve cumhuriyetin ilanından sonra Bulgaristan'dan ayrılarak Türkiye'ye gelmiş. Cumhurbaşkanı M. Kemal Paşa (Atatürk Soyadını almadan evvel) uygun görmesiyle Türkiye'nin savunma sanayinde ilk özel sektör olarak Uçak bombası ve çeşitli silah fabrikasını kurmuş.
Devlet teşviki bile almadan tamamı yerli sermaye ile kurulan fabrikada, uzun yıllar Türk ordusunun gereksinimi olan silah ve cephanelerin üretimini yapılmış. İlk yıllarda Bulgaristan’dan getirilen yabancı usta ve teknisyenler ile imalata başlayan Zümre, kısa bir süre sonra yerli işçi ve usta yetiştirmeyi başararak 30'lu yıllarda fabrikanın tüm personelini Türk’lerden oluşturup daha geniş bir alana yaymış..
Türk Hava Kuvvetleri’nin ilk cephane gereksinimleri bu fabrikada üretilirken…
Türk ordusuna ait İmalat-ı Harbiye Fabrikaları, Şakir Zümre Fabrikası ile müşterek silah üretimi ve revizyonlar yapmaya başlamış..
Türk Hava Kuvvetleri’ne ait ilk bombardıman uçaklarının kullandığı ilk bombaların büyük bir bölümü Şakir Zümre Fabrikası’nda 100 kg, 300 kg, 500 kg, ve 1000 kg .’lık uçak bombası yanında çeşitli yangın bombaları, Türk Deniz Kuvvetleri’nin gereksinimi olan çeşitli boylardaki su bombaları ve cephaneler de seri üretimleri arasında olurken, ilk Türk denizaltı su bombaları da bu fabrikada üretilmiş.
Türk Kara Kuvvetleri’nin gereksinimi olan silah ve cephaneler, eğitim bombaları, işaret ve aydınlatma fişekleri ve bu fişekleri ateşlemeye yarayan silahlar Şakir Zümre Fabrikası’nın en çok ürettiği ürünlerden olup el bombasından top kamasına ve çeşitli çaplarda kara mayınlarına değin, Türk ordusunun gereksinimi olan çeşitli cephaneler, bu fabrikada Türk teknisyen ve ustalar tarafından yapılmış.
Fabrika sadece Türkiye’ye imal etmekle kalmayıp çeşitli ülkelerden siparişler almış ve yurt dışına da üretimler yapmış. Yunanistan, Bulgaristan, Polonya ve Mısır’a satış yapmış. Yunan ordusunun "bomba" gereksinimini karşılamak üzere 1937 yılının Şubat ayında Yunanistan’la yapılan 1,5 milyon liralık "iş sözleşmesi", Türkiye’de büyük bir ekonomik zafer olarak değerlendirilmiş ve gazetelerimizin birinci sayfalarında önemli haberler arasında yer almış.
***
İkinci Dünya Savaşı sırasında belki dış devletlerden alış yapılamadığı için istifade edilen fabrikaya bu harbin bitmesiyle devletin sipariş ve ilgisi nedense kesilivermiş.
Uçak sanayinin çukura gömüldüğü gibi Zümre bombaları da “Soba” olma dönüşümüne geçivermiş.
Nedeni mi? Yerli sanayi kalkındıracağına dış ülkelerden alıp kullanma fikri ile devlet alımları kalkıvermiş. Tabii zor duruma giren Rahmetli Şakir Zümre çabaları boşa gidip zararla karşılaşınca iş değişimi yapıp “Şakir Zümre sobaları” ve çeşitli imal işlerine başlamış.
Yani Uçak Bomba ve silah sanayisi de Soba’ya çevrilivermiş.
“Anlayana sivrisinek saz. Anlamayana davul zurna az” deyimi boşa söylenmemiştir herhalde Çoğullu sebepleri izaha gerek var mı?
Sağlık ve Esenlik içinde yaşam dileğimle…
Bunlardan en önemlilerinden bu günün teknolojisinde bile devam eden yaptırımları ne yazık ki Osmanlı devri sonları ve kurulan Türkiye Cumhuriyetinin 1938 yıllarına kadar sürebilmiştir.
Sonrası mı? Kendimizi batılaştırmaya yönlendirmiştik ya!…
Medeniyetimizi bile hor görüp onların giyim kuşam moda eğlence ve yaşamlarının daniskasını kopya ederken ve hâlâ da bir nevi zorlama içinde olunurken…
Teknikteki ilerleme yarışlarına bizde katılalım düşüncesi bile bir tarafa. Ağustos böceği gibi ötüp onlardan satın alarak güçlenmeyi (!) mubah görmüşüz.
Sonraları bazı ilerlemelerimiz olsa da maalesef kopyacılık içinde ilerleme olsa bile ne yazık ki onarımı bile onlara vermekteyiz!.
***
Çılgın atılımları olanlar diye değinmek istediğim Türklerden Rahmetli Nuri Demirağ’ın Uçak yapımı ve sonucunu sundum önceki yazılarımda.
Bu günde Uçak bombası imal edip dış ülkelere bile satan iftiharla anacağımız rahmetli Şakir Zümre’yi konu etmek isterim.
Bu iki vatandaşımız yaptıkları Uçak ve uçaklar için Bomba işini dış ülkelere satış yapacak kadar ileri adımlar atarken…
1938 yılı sonlarında başlayan bir zihniyet eseri olarak nedense fabrikalarının kapatılmasına sebebiyet verilmesini.
İsimlerinin anılmasına devletçe bile ön ayak olunmadığı görülmekte.
Vatanın Moskova olduğunu dünyaya ilan edenlerin ölüm yıldönümleri asla unutulmayıp arşı âlâ a çıkarılırken…
Vatanını sevenler için bırakın devleti. Medyamız bile bir satırveya beş dakikalık görüntü ile bile anmayı akıllarından geçirmez.
***
Yaşlı kişilere bile “Şakir Zümre’yi bilir misiniz?” soruma “Ha evet şu kömür sobalarını imal eden firma sahibi” cevabını vermekteler. Gençlerimiz ise sobaları bile bilmemekte!
Bu isme sahip kişinin Uçak bombası ve Mermi imalatı yapıp dışarıya bile sattığını duyunca “Yaaa” derken, hayretlerini gizlemiyorlar.
Çünkü o da 1938 yılı sonrası “Yürütme”sinin Demirağ’a yapılanları ile karşılaşmış.
Kendi imali olan Bomba vb. imaline, elinden tutulacağı yerde sekte vermekle kalmayıp sanayisinin kapatılmasına sebebiyet yanında Demirağ gibi “unutturulma” vesilesi oluşmuştur..
***
Değerli sanayicimiz Rahmetli Şakir Zümre, 1885 Varna doğumlu.
Bulgaristan'daki Türkler içinde Avrupa'da eğitim görebilme olanağı bulan ilk Türk gençlerinden biri. ilk ve ortaokulu Varna' da bitirdikten sonra lise ve yüksek eğitimini Cenevre'de tamamlayıp. 1908'de Cenevre'de ki hukuk fakültesinden mezun olmuş. Birinci Dünya Savaşında, Varna Türk milletvekili olarak Bulgar Parlamentosunda bulunmuş.
O yıllarda Sofya'da görevli bulunan, Türk Askeri Ataşesi, Yarbay Mustafa Kemal Bey (Atatürk) ile yakın arkadaşlık kurmuş.
Şakir Zümre ile Yarbay M. Kemal Bey arasında Sofya'da başlayan yakın arkadaşlık ve dostluk, Türkiye'nin İstiklâl Savaşı yıllarında da artarak devam etmiş.
Mareşal Fevzi Çakmak'ın yakın akrabası da olan Şakir Zümre, Anadolu'da bağımsızlık savaşı veren ulusal güçlere, yurt dışından silah ve cephane göndererek, imalat-ı Harbiye" konusunda uzman, usta ve teknisyen bularak hizmet etmiş. Bu hizmetlerinin karşılığında TBMM tarafından İstiklâl Madalyası ile ödüllendirilmiş.
Büyük zaferin kazanılmasından ve cumhuriyetin ilanından sonra Bulgaristan'dan ayrılarak Türkiye'ye gelmiş. Cumhurbaşkanı M. Kemal Paşa (Atatürk Soyadını almadan evvel) uygun görmesiyle Türkiye'nin savunma sanayinde ilk özel sektör olarak Uçak bombası ve çeşitli silah fabrikasını kurmuş.
Devlet teşviki bile almadan tamamı yerli sermaye ile kurulan fabrikada, uzun yıllar Türk ordusunun gereksinimi olan silah ve cephanelerin üretimini yapılmış. İlk yıllarda Bulgaristan’dan getirilen yabancı usta ve teknisyenler ile imalata başlayan Zümre, kısa bir süre sonra yerli işçi ve usta yetiştirmeyi başararak 30'lu yıllarda fabrikanın tüm personelini Türk’lerden oluşturup daha geniş bir alana yaymış..
Türk Hava Kuvvetleri’nin ilk cephane gereksinimleri bu fabrikada üretilirken…
Türk ordusuna ait İmalat-ı Harbiye Fabrikaları, Şakir Zümre Fabrikası ile müşterek silah üretimi ve revizyonlar yapmaya başlamış..
Türk Hava Kuvvetleri’ne ait ilk bombardıman uçaklarının kullandığı ilk bombaların büyük bir bölümü Şakir Zümre Fabrikası’nda 100 kg, 300 kg, 500 kg, ve 1000 kg .’lık uçak bombası yanında çeşitli yangın bombaları, Türk Deniz Kuvvetleri’nin gereksinimi olan çeşitli boylardaki su bombaları ve cephaneler de seri üretimleri arasında olurken, ilk Türk denizaltı su bombaları da bu fabrikada üretilmiş.
Türk Kara Kuvvetleri’nin gereksinimi olan silah ve cephaneler, eğitim bombaları, işaret ve aydınlatma fişekleri ve bu fişekleri ateşlemeye yarayan silahlar Şakir Zümre Fabrikası’nın en çok ürettiği ürünlerden olup el bombasından top kamasına ve çeşitli çaplarda kara mayınlarına değin, Türk ordusunun gereksinimi olan çeşitli cephaneler, bu fabrikada Türk teknisyen ve ustalar tarafından yapılmış.
Fabrika sadece Türkiye’ye imal etmekle kalmayıp çeşitli ülkelerden siparişler almış ve yurt dışına da üretimler yapmış. Yunanistan, Bulgaristan, Polonya ve Mısır’a satış yapmış. Yunan ordusunun "bomba" gereksinimini karşılamak üzere 1937 yılının Şubat ayında Yunanistan’la yapılan 1,5 milyon liralık "iş sözleşmesi", Türkiye’de büyük bir ekonomik zafer olarak değerlendirilmiş ve gazetelerimizin birinci sayfalarında önemli haberler arasında yer almış.
***
İkinci Dünya Savaşı sırasında belki dış devletlerden alış yapılamadığı için istifade edilen fabrikaya bu harbin bitmesiyle devletin sipariş ve ilgisi nedense kesilivermiş.
Uçak sanayinin çukura gömüldüğü gibi Zümre bombaları da “Soba” olma dönüşümüne geçivermiş.
Nedeni mi? Yerli sanayi kalkındıracağına dış ülkelerden alıp kullanma fikri ile devlet alımları kalkıvermiş. Tabii zor duruma giren Rahmetli Şakir Zümre çabaları boşa gidip zararla karşılaşınca iş değişimi yapıp “Şakir Zümre sobaları” ve çeşitli imal işlerine başlamış.
Yani Uçak Bomba ve silah sanayisi de Soba’ya çevrilivermiş.
“Anlayana sivrisinek saz. Anlamayana davul zurna az” deyimi boşa söylenmemiştir herhalde Çoğullu sebepleri izaha gerek var mı?
Sağlık ve Esenlik içinde yaşam dileğimle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.