Sadık Küçükhemek

Sadık Küçükhemek

Rus ağzıyla konuşmak

Rus ağzıyla konuşmak

Türkiye, sınırımızı ihlal eden Rus uçağını düşürdüğü günden beri iki ülke arasındaki gerilim tırmanmaya devam ediyor. Rusya, Türkiye’den bir kısım malların ithalatını durdurmakla yetinmedi. Putin, “Türkiye yaptığına pişman olacak” diyerek tehdit etti. Boğazdan geçen harp gemisi silah gösterisi yapmak suretiyle provakasyona girişti. Vs.

Türkiye’nin savaşa girmesini biz de istemiyoruz; ama kapıya gelirse savaşmaktan geri durmayız. Bizi üzen husus malum basının Rus ağzıyla konuşmasıdır. Nitekim Putin şöyle demiştir: “Bizim Türkiye’de dostlarımız vardır.” Bu dostlar soğuk savaştan beri sosyalist Rusya’yı kapitalizme karşı savunmaktadır.

Malum basın, bu olaydan dolayı şöyle demek istiyor: Ey Putin, uçağını düşüren biz değil, Cumhurbaşkanı, hükümet ve bu hükümete oy veren seçmenlerdir. Onları cezalandır. Biz iktidarda olsaydık, hava sahamızı ihlal eden uçağını düşürmez, rehberlik ederdik.”

  Bakın bir gazeteci şöyle diyor: “Rusya bugün süper güç olmasa da refleksleri o yöndedir. Onurunun kırılmasından hoşlanmaz. vs.

Malum basın, Cumhurbaşkanı’nın savaş istediğini söyleyecek kadar küçülmekle birlikte efendisi Putin’e karşı divan durmaktadır. Ne haldir bu sayın okuyucular?

Malum basın haklıdan yana değil, güçlüden yanadır. Çünkü köle ruhlu zihniyet, kendi ayağının üzerinde durmak istemez; efendisine hizmet ederek varlığını sürdürmek ister.

 Türkiye savaş istemez, sınırlarını da kimseye çiğnetmez. Ne demek, “Rusya bugün süper güç olmasa da refleksleri o yöndedir. Onurunun kırılmasından hoşlanmaz?

Ey malum basın Türkiye’nin onuru yok mu? İçinde yaşadığın milletten de utanmıyorsun. Rus ağzıyla konuşacaksın, bu milletin değerlerine saldıracaksın, buna da basın özgürlüğü diyeceksin, Öyle mi?

Yok öyle şey. Bu aziz millet kendini arkadan hançerlemek isteyene sessiz kalmaz. Efendilerine rağmen kölelerine hak ettiği cezayı vermesini bilir.

 Sonuç olarak diyorum ki, Türkiye, Rusya ile ilişkilerini düzeltme yoluna gitmeli. Bir taraftan da kendine pazar bulmalı.  Enerji sıkıntısı çekilmemesi için gereken tedbirler alınmalı.

Burada şu gerçeği de söylemekten geçemeyeceğim: Türkiye’nin NATO’ya girmesinin sebebi, hepimizin malumudur. Bu hususu tartışmayacağım. Velakin NATO’ya da güvenmemeli. NATO’nun bir menfaati olmazsa Türkiye’yi yalnız bırakır. Çünkü hedefin Türkiye olduğunu unutmayalım. Bu sebeple ayakta durabilecek duruma gelebilmek için gereken yapılmalı.

Yani silah sanayimizi geliştirelim, askeri, siyasi ve ekonomik yönden  ayaklarımız üzerinde durabilecek hale gelelim. Gelelim ki, emperyalist Rusya’yı ve onun içimizdeki kölelerini sevindirmeyelim. Olmaz mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sadık Küçükhemek Arşivi