Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Regâib’in ardından

Regâib’in ardından

Dünya târihinde şimdiye değin benzeri bulunmayan, eşsiz prensipleriyle insanlık âlemine huzur bahşeden, idrak edemediğimiz nice hükümleriyle insan rûhuna sukûn ikram eden yüce İslam dîni, tüm yeryüzüne hakkı-hakikati-huzûru-güveni-muhabbeti tesis etmek üzere gelmiştir. Kâinâtın halifesi olma amacıyla dünyâya gönderilmiş olan insan, kendisini özenle yaratan ve hiçbir canlıya tevdi edilmeyen böylesi şerefli bir görevi idrak etmek zorundadır. Ayni zamanda insan âlemlerin mutlak sâhibine olan kulluk vazifesini incelikleriyle bilip yaşamakla mükelleftir. Bu, onun sâhibine olan vefa borcudur. İnsan bu yönüyle hazreti insandır.

Kendisine kulluk edenlerden, etmeyenlere kadar engin merhametiyle her canlıya sonsuz ikramlar sunan Cenâb-ı Hak huzûruna samimiyetle, ihlasla yönelenleri Rabbânî nurlara, ilâhî feyiz ve bereketlere eriştirir. Yine Hak Teâla Hazretleri rahmet ve mağfiret yağmurlarının sağnak sağnak yağdığı, iman ve mânevî güç dalgalarının hızla yayıldığı seçkin bir değeri olan pek kıymetli bâzı özel gün ve geceleri bize bahşetmiştir. İşte bu mübârek gün ve geceler inançlı gönüllere tükenmez bir ümit, günahlarla kararan kalplere parlayan bir ışık, kupkuru vicdanlara ayrı bir canlılık ve diriliş getirir. Peki, nasıl olur bu? Elbette ki ibâdetlerle. Zira ruh ancak ibâdetlerle huzûra kavuşur, sukûna erişir. Kimse bu hakikati inkar edemez ancak kalpleri mühürlü olanlar müstesna. Ataeistim diyenler bile farkında değiller ama onlar dahi inançsızlığın sürüklediği acı girdapların içinde olduklarından, gerçeklerden uzak görünüyorlar fakat şöyle bir fikirlerini kurcalasan onlarda da iman ve inanç kırıntıları olduğu müşâhede edilir.

Şurası bilinsin ki her insan inandığı kadar insandır. İnandığı kadar faziletli davranışlar geliştirir. Bugünkü acımasız dünyâ inançsızlık bataklığında olduğundan her türlü zulmü insanlığa revâ görüyor. İnsanlığın geldiği bu nokta esef vericidir. Neyse biz konumuza dönecek olursak; vâr olduğundan hiçbir şüpheye düşmediğimiz Allah Azze ve Celle büyük bir incelikle yarattığı kullarına işte böylesi bâzı özel gün ve geceler bahşederek bizleri içine düşebileceğimiz günah çukurlarından kurtarmak, engin rahmetiyle temizlemek için huzûruna yönelmeye dâvet ediyor.

İşte sevgili okurlar ‘rağbet edilen’ bir kutlu Regâib gecesinin ardından bütün bir sene içinde özel bir zaman dilimi üç ayların Cenâb-ı Hakk’ın ayı olarak belirtilen Receb ayının ilk Cuma’sındayız. Bilindiği üzere Cuma günü de biz Müslümanlar için özel ve güzel bir gün, onu da çeşitli ibâdetlerle ihya etmek üzerimize düşen ayrı bir vazifedir. Şu gerçek akıldan hiç çıkartılmamalı: İbâdetler ölü gönülleri uyandırır, ruhâ dinginlik kazandırır. Tek düze giden hayâtı dolu dolu yaşamak istiyorsak dünyâmızdan ibâdetleri asla asla eksik etmemek gerekir.

Sâdece ‘Biz de Müslüman’ız’ demekle iş bitmiyor. Müslüman Müslüman olmanın gereklerini yerine getirmek durumundadır. Bâri hiç olmazsa içinde bulunduğumuz şu mübârek aylar ve günler içerisinde şimdiye kadar ihmal ettiğimiz ne varsa yüce dînimiz adına yerine getirme gayretinde olalım. Bu mübârek zeminler her zaman gelmiyor. Fırsat günleri olmalı bizim için.

Cenâb-ı Hakk’ın rahmet ve mağfiretinin çokça tecelli ettiği böylesi kutlu vakitlerde melekler kulları hayra, iyiliğe, güzelliğe, ibâdete, duaya, aklanmaya çağırırlar. Bu hayır dâvetine koşanlar gönül hânelerini huşu ve feyzi ilâhî ile doldurur, huzûra kavuşurlar. Bu hal müminleri nefsin esâretinden, şeytanın tasallutundan, dünyânın meşgalelerinden kurtaracağı umulur. Tabi bir de tefekkür boyutu olursa ne güzel olur! ‘Ben dünyâya niçin geldim? Nasıl yaşıyorum? Rabb’ime vereceğim hesâbım ne durumda? Kulluğumda eksiklerim neler? Nasıl giderebilirim? Üç ayların mübârek zeminlerini güzel değerlendirmek adına daha çok nasıl gayret edebilirim?’ diye düşünmek ne hoştur!

O zaman, içinde bulunduğumuz şu mübârek günler hürmetine İslâm’ın hükümlerini önemsememişsek önemseyelim. Kâinâtın Tek Önderi’nin yolundan mı sapmışız, derhal dönelim. Çünkü O aleyhisselam bizi cennete ulaştıracak yegâne kılavuzdur. Kutsal kitâbımızı geçen Ramazandan bu yana bir senedir elimize almamış isek kabirde bize ilk şefaat edecek olan tek rehber odur, onu şu güzel günlerde Ramazan’a erişmeden elimize alalım, okuyalım, meâline, tefsirine vâkıf olalım. Beş vakit namazımız yoksa kılalım varsa bu sefer nâfilelerle Cenâb Hakk’ın ayında Rabb’imize daha çok yakınlaşalım. Dua ve istiğfarlarımızı artıralım. Kırdığımız gönülleri tâmir edelim, iyilik ve hasenâtlarımızı artıralım vesselam.

Hayırlar üzerimize yağsın şu mübârek Cuma günü hürmetine inşaALLAH.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi