Ramazanın mübârek zemini
On iki ayın içerisinde en faziletlisi ve en ikramlısı olan Ramazanı bugünkü yazımızda biraz irdeleyelim istiyoruz efendim. Bilindiği gibi kutsal kitâbımız Kur’ân- Kerim’in Ramazan ayında nâzil olduğu sahih kaynaklarda belirtiliyor ve yine bu ayı tamâmiyle oruçlu geçirmek Müslümanlara farz kılınmıştır. Araştırmalar gösteriyor ki, Ramazan kelimesi ‘Ramid’ kelimesinden türemiş olup ‘kızgın taş’ anlamına geliyor. Kızgın taş nasıl etrâfındaki şeyleri yakıp yok ederse aynen bu misal gibi Ramazan ayında kulların günahları da âdeta yakılıp yok ediliyor. Bir kısım uzmanlar da ‘Ramazan’ın ‘yağan yağmur’ anlamına geldiğine timsâlen yağan yağmurla nasıl yeryüzü kirden pastan temizleniyorsa tıpkı insanda Ramazan da sağnak sağnak yağan Cenâbı Hakk’ın rahmet sebebiyle günahkar kulların tevbe ve istiğfarlarıyla günahlardan temizlenerek kalbi arınmışlığa kavuşabilecekleri için bu isim verilmiştir, deniyor. Her bir değerlendirme ayrı bir güzel!
Ramazan ile Müslümanlar hakikaten münbit bir zemine, eşsiz bir mânevî atmosfere giriyorlar. Nasiplenmeyene yazık doğrusu! Bu güzel ayda amellere verilen sevaplar hadislerde bahsedildiği üzere bire bin mesâbesinde. Kur’ânu Azûmuşşân okunduğunda her bir harfine normal zamanda 10 sevap varken Ramazânı Şerif ayında binler sevap hatta Ramazanın Cuma günlerinde bu sayı daha da fazladır. Kadir gecesinde ise otuz bin hasene olduğu belirtiliyor. Yâni Ramazan ayında okunan Kur’an’ın âyetlerinin her biri bizlere sayısız, hadsiz cennet kazançları oluyor. Gerçekten böylesi muhteşem kazançlar kaçırılmamalı… Ramazandan çokça istifâdeler elde etmeli…
Bu bir nevî ticâret işi! Aynen dünyâda insanlar arası yapılan karlı alışverişler gibi bir çeşit yüce Rab ile kulları arasında geçen uhrevî bir ticâret! Bu şekilde kıymetine paha biçilmez müthiş uhrevî karları olan sevapları kaçıranlar, ancak hüsrana uğrayanlardır. İşte bu yönüyle Ramazanın hâsılâtı, hadsiz verimli bir Pazar zeminidir. Amellerin artarak, gelişip büyümesi, aynen nisan yağmurları gibidir. Bu mübârek ay, Müslümanları Ramazanın bereketli zemininde, ruhlarını-gönüllerini-yüreklerini terbiye edip, her türlü ihtiyaçlarını giderir. Tevbelerle, duâlarla kalplerini günah kirlerinden temizler. Çok câzibedar olan dünyevî saltanat karşısında kullar Ramazanda, gayet samimâne yaptıkları ibâdetlerle âdeta bir iç bayram yaşarlar.
Ramazan ayında müminlere farz olan oruç ibâdetiyle Müslümanlar yeme-içme gibi ihtiyaçlarını oruç tuttukları süre içinde kısıtlayıp nefislerini dizginleyerek dünyâdayken ‘melek’ vasfına bürünmüş olurlar. Ve ahret yoluna revân olmuş sâir zamanlarda söz geçmeyen nefisler, terbiye edilerek Ramazan ayına ve yoluna kurban edilmiş olur. Ramazan ayında fâni olan ömürle bâki bir hayat kazanılabilir. Belki sâdece bir Ramazan ayının istenen şekilde ihyâsı ile seksen senelik bir ömürde elde edilebilecek sevaplar kazanılabilir. Bilindiği gibi Kur’ân’ın bin aydan daha hayırlı dediği ‘Kadir Gecesi’ ile de bu kazanç elde edilebilir.
Yine Ramazan ayında sanki yeryüzü bütün Müslümanlara bir mescid hükmüne geçer. Bu öyle bir mescid ki içinde bütün Müslümanların ortak kutsal kitâbı Kur’ânı Kerim okunuyor binlerce-on binlerce-milyonlarca hafız tarafından okunuyor ve sayısız dinleyenleri bulunuyor. Yeryüzünde her Müslüman Ramazanda ortak farz olan orucu tutarak Allah Azze Ve Celle’nin emrine uyuyor. Yine yeryüzünün her metrekaresinde yaşayan nice mazlum ve mağdurlara yardımlar, infaklar gidiyor, sadakalar veriliyor, zekatlar yerini buluyor yâni yeryüzü tam bir yardım sathı ve sevap toplama merkezi oluyor. Tabiî ki bu top yekûn ibâdetlerde herkes ihlâsı derecesinde nasipleniyor. Hâsılı yeryüzü mübârek Ramazan ayında müthiş münbit ve verimli bir rahmet merkezi hâline geliyor.
Ne mutlu Ramazanın kutlu zemininden istifâde edenlere…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.