Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Ramazan ve Oruç

Ramazan ve Oruç

Müslümanların Ramazan ayında emri ilahi sebebiyle tuttukları oruç kendisini tutanlar arasında hiçbir makam ve mevki farkı bırakmayan bir ibadettir.

Öylesine bir özelliği vardır ki kendisi söylemedikçe kişiler onun oruçlu olduğunu çoğu kez diğer insanlar bilemezler.

İslam Dininde böylesine imtiyazsız bir ibadet olan Oruç maalesef son yıllarda yine bizzat Müslümanlar tarafından magazinleştirilmiş durumdadır.

İslam Peygamberi Hz. Muhammed (sav) in Kur’an Ayetleri doğrultusunda tarif ettiği şekilde oruç tutanların sayısının her geçen yıl azaldığını gören Müslümanlar “Nerede o eski Ramazanlar” diye hayıflanmadan kendilerini alamamaktadırlar.

Eski Ramazanlara özlem duyan Müslümanlar oruç ibadetinin yalnız bize mahsus bir ibadet olmadığını yani bizden önceki ümmetlere farz kılınan bir ibadet olduğunu bilirler.

Ayeti Kerimden öğrendikleri bu gerçeğin gereğini yerine getiriyorlar mı diye sormadan edemiyor insan.

Yine Müslümanlar Oruç ibadetinin salt ibadet kastı ve Allah (cc) rızası için tan yerinin ağarmağa başladığı andan itibaren Akşam namazı vaktine kadar nefsini sadece yemekten, içmekten ve orucu bozan diğer şeylerden men etmek olmadığını bilir ama bunun gereğini yerine getiriyor mu diye sormaktan yine kendini alamıyor insan.

Çünkü Kıyamet sabahına kadar değişmez örneğimiz olan Hz. Rasulullah (sav) ve Sahabe Efendilerimizin (ra) tarif ettikleri oruç mudur bizim tuttuğumu oruç?

Bizim Orucumuz neden bizi Kur’an ayetinde ifade edildiği gibi ittika sahibi kılmıyor?

Ramazan Orucunun kemale ulaşması ve bizi de kemale ulaştırabilmesi temel gayemiz olmasına rağmen bu istek neden karşılanmıyor bizim oruçlarımızla?

Ayeti Kerimelerden ve Sahih Sünnetten öğrendiklerimiz doğrultusunda niçin bütün azalarımıza da oruç tutturamıyoruz?

Aklımız tuttuğumuz oruçlarla neden kötüyü düşünemeyecek, dilimiz neden kötüyü söyleyemeyecek, kalbimiz neden kötülükleri barındıramayacak, gözlerimiz neden harama bakamayacak, kulaklarımız nefsani sözleri dinleyemeyecek, dillerimiz malayani söyleyemeyecek ve ellerimiz harama yapışamayacak bir duruma gelemiyor?

Hülasa bir kez daha önümüze açılan bu rahmet ve mağfiret sofrası olan bu mübarek Ramazan Ayında her türlü günah girdabından ve kötülük bataklığından kurtulup Sahih İman da neşvü nema bulamıyoruz bir türlü?

Tıpkı yarım yamalak kıldığımız Namazlarımızın bizi her türlü kötülük ve fuhşiyattan alıkoyamadığı gibi oruçlarımız da bizi günahlarımızdan temizleyemiyor.

Hâlbuki Recep Ayı ile başlayıp Şaban Ayı ile devam eden ve Ramazanı Mübarek ile doruğa ulaşan Allah’ü Azimüşşanın (cc) kullarına kaçırılmaz ihsanları olan bu sayılı günler yine bitip gidecek ve yine biz eski Ramazanların hasreti ile kıvranacağız.

Tabir caiz ise insanları gaflet uykusundan uyandırıp selamete çıkaran birer ses, işaret ve uyarı ışığı olan, İnsanoğlunu günah ve yeis çukurundan kurtarmak için sürekli açık olan ümit ve rahmet kapılarının kıymetini bilmeden harcayıp bitireceğiz.

Selman’ı Farisi (Ra) Efendimizden rivayet olunan ve Şaban ayının son günü Rasulullah(sav) Efendimizin

Ümmetine hitaben yaptığı uyarılar bir kez daha hatırlayalım:

«Ey Müslümanlar üzerinize öyle büyük bir ay gölge vermek üzeredir ki, bu aydaki bir gece bin aydan daha hayırlıdır. Allah Teâlâ (cc) bu ayda her gün oruç tutmanızı emretti. Bu ayda Allah (cc) için ufak bir iyilik yapmak, başka aylarda farz yapmak gibidir. Bu ayda bir farz yapmak, başka ayda yetmiş farz yapmak gibidir. Bu ay sabır ayıdır. Sabredenin gideceği yer ise cennettir.

Bu ayda müminlerin rızkı artar. Bir kimse bu ayda bir oruçluya iftar verse, günahları af olur. Hak Teâlâ (cc) onu Cehennem ateşinden azat eder. O oruçlunun sevabı kadar ona sevap verebilir. Ashabı kiram;  Ya Rasulullah (sav), Her birimiz bir oruçluyu iftar ettirecek, onu doyuracak kadar zengin değiliz, dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav)buyurdular ki; Bir hurma ile iftar ettirene de, bir yudum su, bir içim süt ikram edene de bu sevap verilecektir. Bu ay öyle bir aydır ki, ilk günleri rahmet, ortası af ve mağfiret, sonu da Cehennemden azat olmaktır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi