Ramazan fetvaları
Yazının başlığına bakıp ta bizimde ortaya çıkan Ramazan hocaları gibi bilip bilmeden fetva vereceğimizi düşüneler yanılırlar.
Memlekette bu kadar Ramazan hocası varken bizim ne haddimiz, üstelik insanın haddini bilmesi en iyisidir.
Bu sebepten bizim yazacaklarımız evlerde, dükkânlarda, fabrikalarda, okullarda ve özellikle de topluma açık yol ve meydanlarda ellerinden düşürmedikleri akıllı telefonları ile internette ve televizyon başında dinini öğrenmek isteyenlerin sordukları veya merakla cevabını bekledikleri ramazan fetvaları olacaktır.
Malum, Ramazan ayı gelirken başlayan tartışmalar ayın yarısına gelmiş olmamıza rağmen hala hız kaybetmeden sürüyor.
Televizyon ekranlarından yapılan yayınlara bakılırsa meydanlar hala müşteri buluyor.
Tıpkı RAMAZAN EĞLENCELERİ gibi.
Gerçi bazı konu başlıkları yıllardır tartışılıyor ama olsun.
Çünkü Ramazan tam da bu tartışmalarının hasat mevsimi.
Mevsimin yaz veya kış olmasına göre birkaç soru değişse de, ana başlıklar ve sorular malum.
Birde yeni yetme ergenlerin yeni(!) buldukları sorular var.
Elbette televizyon meddahı hocaların dinde yeni yeni(!) keşfettikleri de.
İmsak vakti ne zaman? Diş fırçalamak orucu bozar mı? Teravih namazı kaç rek'ât; 8 mi, 20 mi? Kur'an anlaşılır mı? Ölülere Kur'an okunur mu? Kur'an'da 19 var mı? Uydurulmuş din mi, indirilmiş din mi? Âdem’in babası var mıydı? Meryem çift cinsiyet hücreleri mi taşıyordu? İsa inecek mi? Kur'an kıssaları vakiî mi, temsilî mi? Başörtüsü var mı, yok mu? Tavuktan kurban olur mu? Seçimlerde oy vermek küfür mü? Kim ne yaparsa kâfir olur? Kâfire kâfir demeyen kâfir olur mu? vs... vs...
Topluma dayatılan ve hep birlikte yaşadığımız gayri İslami hayata bakınca mahallemizde, şehrimizde, memleketimizde ve komşu ülkelerdeki Müslümanlara bu kadar kör ve sağır olduğumuz kareleri görmemek mümkün değil.
Müslümanların arzuladıkları ve sorumsuzluklarla doldurulan hayatları dolayısıyla inançlarının kırmızıçizgilerini muhafaza edemedikleri artık saklanamaz bir gerçek olarak bu Ramazan ayında daha belirgin bir şekilde önlerindedir.
Bu şehre bakınca Müslümanların birazda idarecilerinin lakaytlığı yüzünden, Dinin aslından olmayan şeylerle kendilerini oyaladıkları ve bu oyalanmadan da memnun oldukları görülmektedir.
Bu şehirde kurulan iftar ziyafetlerine bakarsanız zenginlerin gözü henüz doymadı ki, fakirlerin karınlar doysun.
Kimse bu sözlerden iftar sofralarını küçümsediğimiz gibi bir netice çıkarmasın.
Başta belediyeler olmak üzere odaların, derneklerin ve siyasi kuruluşların iftar sofralarında çekilen resimlere bakın ne demek istediğimizi anlayacaksınız.
İçinde fakirlerin, yoksulların, mültecilerin yer almadığı zengin menülü iftar sofralarını gördükçe insan bu gidiş nereye diye sormadan edemiyor.
Ramazan Müslümanlığında ve iftar ziyafetlerinde sözün bittiği yer bu olsa gerek
Müslümanların âlimleri vardır ya.
Şimdilerde ise televizyonların (z)âlimleri var artık.
Bu günkü âlimlere de ve (z)âlimlere de söylenecek çok şey var aslında.
Ama bu ifadelerdeki azımızı çoğa sayın artık.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.