Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Ramazan cahilleri

Ramazan cahilleri

Allaha(cc) sonsuz şükürler, hamdü senalar olsun ki rahmet günlerindeyiz ve mübarek Ramazan ayının ilk haftasını tamamladık.

Miladi 2016 yılının rahmet günlerinde olmamıza rağmen Ramazan ayı ve Oruç ibadeti hakkındaki müsteşrik kafalı yerli Ramazan cahillerinin tartışmaları hala bitmedi.

Müslümanlar Yaratıcılarının(cc) emri doğrultusunda, Hz. Peygamberlerinin(sav) gösterdiği örneklik üzere oruçlarını tutmaya çalışırlarken, kendini Müslüman zan eden bu müsteşrik kafalı Ramazan cahilleri hala Müslümanlarla tartışmaya devam etmektedirler.

Müslüman zan edenler sözüne özellikle dikkat çekmek istiyoruz.

İslam’ın şartı 5 ile sınırlı değildir iddiasıyla ortaya çıktıktan sonra, başta 5 olarak bilinen şartlardan önce namazı, sonra da oruç ibadeti hakkında heva ve hevesinin doğrultusunda giden müsteşrik kafalılara özellikle dikkat çekmek istiyoruz.

Bunlar öylesine cahil insanlar ki, önceleri namazın vakitleri hakkında uluorta yaptıkları konuşmaları şimdilerde Ramazan Orucunun varlığı ve vakitleri hakkında yapmaktan geri durmamaktadırlar.

Bunlardan kimileri önceleri Kuranda Namaz ibadeti yoktur dedikten sonra, şimdi de Kuranda aç kalmak şekliyle bir aylık süre ile tutulan oruç ibadeti yoktur demeye bile başladılar.

Kimileri de Oruç vakitleri ile ilgili tartışmalarını sadece imsak ve iftar saatlerinin belirlenmesiyle sınırlı tutmayarak, oruç ayının kendisi ile ilgili tartışmalara girmeye başladılar.

Son yıllarda imsak vakitleri üzerinden bir suni tartışma ortamı oluşturulmak istendiği görülmekte idi.

Müslümanlarca kabul edilen imsak ve iftar vakitlerinin yanlışlığını ileri sürenler, nedense kendilerinin yanılmayacağı konusunda peşin fikirli olmaktan geri de durmamaktadırlar.

Bunlardan İmsak vakitleri konusunda tartışma açan akademisyenlerden birisi öylesine âlim(!) bir kişidir ki, gün ışığı ile ilgili olarak yaptığı konuşma sanal ortamlarda nerede ise fenomen olmak üzeredir.

Açıklamalarına bakılırsa daha gün ışığının ne olduğunu bilmeyen bir kişinin imsak vaktini tayin etmeye çalışmasının ne derece doğru olacağı sizlerin insafına bırakılmıştır.

Son zamanlarda yepyeni bir tartışma daha gündeme getirilmek istenmektedir.

Oruç vakitleri ile ilgili olarak asıl söyleyeceğimiz şey bir daha gariptir.

Orucun varlığını ve farzıyetini kabul eden gurup şimdilerde oruç ayının zamanını tartışmaya açmaya yönelmiştir.

Miladi takvime geçişten bu yana Ramazan ayının her gün bir önceki yıldan 10 gün önce başlamasını hazmedemeyen bu güruh, oruç ayının yıl içinde sabitlenmesi gerektiği iddiasını gündeme getirmektedir.

Ramazan ayını dünyada Mekke şehrini merkez olarak kabul ettikten sonra, Arabistan yarımadasındaki en sıcak ayı Ramazan ayı olarak tespit edip sabitleyerek, bu zaman dilimine denk gelen diğer ülkelerdeki ayları da Ramazan ayı olarak tespit etmek isteyen beyin nasıl bir beyin, akıl da nasıl bir akıl olabilir acaba?

Dünyadaki bütün ülkelerde Ramazan ayının aynı günde başlaması, imsak ve iftarların aynı anda yapılması ve bayramların aynı günde olması dile kolay, gönle hoş gelebilir.

Ramazan kelimesinin manalarından biri olan yakıcı sıcaklığı temel alarak Arabistan yarımadasının en sıcak ayını Ramazan ayı olarak tespit etmenin farklı enlem ve boylamlardaki ülkelerde nasıl bir sıkıntıya sebep olacağını düşünmeden yapılan bu tartışma, tıpkı cahiliye Araplarının Arabi ayların sırasını diledikleri gibi değiştirme işinin günümüze yansımasından başka bir şey değildir.

Allah(cc) selefimize rahmet etsin, zamane âlimlerine ise Rasulullah’ın(sav) izinde bir iman, ihsan ve basiret ihsan etsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi