Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Peygambere Dil Uzatmak Kimin Haddine!

Peygambere Dil Uzatmak Kimin Haddine!

Allâhû Teâlâ yarattığı tüm varlıklar içinde en mükemmel insanı yaratmış ve yine onu en şerefli bir makama oturtmuştur. Cenâb-ı Hak insanı ilk yaratırken kendi yüce ruhundan ona üflemiş ve bin bir ilâhi nakışla insanı müzeyyen kılmıştır. Bu hâliyle insan, koca kâinatın çeşitli tecellilerinin tezahür ettiği ilâhi yapıya sahiptir. O, bu yönüyle hep hakikate varmaya ve hakkaniyet ölçülerine göre kendine yol çizmeye çalışmıştır. Zira Hak Teâlâ onu kendi sanat ve güzelliğine delil olsun diye yaratmıştır. Bu sebeple insan aslını inkâr etmek için değil bilâkis aslını imar etmek için dünyaya gelmiştir.

Diğer yandan, Allah(c.c)’a iman her kula düşen en kutsi ihtiyaç ve borçken bu görevi en iyi yerine getiren seçkin zatların Peygamberler olduğunu hepimiz biliriz. Peygamberlere iman etmek da bir kulluk gereğidir. Çünkü Allâhû Teâlâ Peygamberler arasında hiçbir ayrım gözetmeden onlara iman etmeyi mümin olmanın ayrılmaz bir parçası olarak görüyor. Hatta bunun aksini iddia edenler dinin mukaddes dairesinden çıkmış olurlar. Meselâ, ‘Ya diğerlerini kabul ediyorum ama…peygamberliğini kabul etmiyorum’ dese bir kimse Allah(c.c) korusun din dairesinden çıkar. Cenâb-ı Hak kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Allâh’a, bize indirilene, İbrahim’e, İshak’a, Yakub’a ve torunlarına indirilene, Rableri tarafından Musa, İsa ve peygamberlere inandık, onları birbirinden ayırt etmeyiz. Biz O’na teslim olanlardanız.” İlâhi hakikati peygamberler inanmayı zorunlu kılıyor.

Aynı zamanda peygamberlerin içinde Hak Teâlâ’nın en çok sevgisine muhatap olmuş ‘Sevgilim=Habibim’ dediği son peygamber Hz. Muhammed aleyhisselâm’a inanmak da imanın tecellilerindendir. Çünkü O’na uzanmayan yollar iki cihan saadetine çıkmaz. Değil bizim gibi aciz kulların Allâhû Azümüşşan bütün peygamberlerin Hz. Muhammed aleyhissalâtü vesselam’a iman etmelerini istiyor. Bu hususla ilgili Kur’anı Kerim’de yine Âli İmran sûresindeki şu ayetlere bir bakalım: “And olsun ki size kitap, hikmet verdim; sizde olanı tasdik eden bir peygamber gelecek, O’na mutlaka inanacaksınız ve O’na mutlaka yardım edeceksiniz, ikrar edip bu ahdi kabul ettiniz mi? Demişlerdi de: ‘Şahid olun; Ben de sizinle beraber şahidlerdenim.’ Demişti.” Demek ki Allâhû Teâlâ; yarattığı diğer peygamberlerine seslenerek, kendilerinden binlerce yıl sonra gelecek Peygamberler inanmalarını istiyor. Hatta yardım etmelerini istiyor. Bunu şöyle bir düşünelim; O seçkin Peygamberler kendi zamanlarında dahi bizim Peygamberimizi ümmetlerine anlatmaları ve O’nun büyüklüğünü bildirmeleri isteniyor.

Hal böyleyken bakıyorsunuz bazı nadanlar Peygamberimize dil uzatmaya kalkışıyorlar. Kendi çaplarına bakmadan yüce yaratıcının kâinatı O’nun yüzü hürmetine yarattığını belirttiği hak Peygamberine, son Peygambere hakaret etme cüretini gösterebiliyorlar. İşte bu insanlar dünyanın en bedbaht kimseleridir. Geçtiğimiz hafta ATV’de sabahları yayınlanan ‘Tatlı Sert’ programında Peygamberimizin aile hayatına dâir son derece yakışıksız konuşmalar yapılmıştır. Öncelikle bu durumu telin ediyoruz, yapanları kınıyoruz ve Müslümanların özellerine herkesi saygı duymaya çağırıyoruz. Sonra şunları buraya kaydetmek istiyoruz. Eğitim sahibi insanlar başkaları hakkında bir şeyler konuşacaklarsa evvela o kişi hakkında yeterince bilgi sahibi olmalılar. Belki konuştukları yalan yanlış olursa başkalarını kendilerine güldürmüş olurlar. Hele de bu konuşulan kişiler, özel kişilerse ve hele de Allâhü Teâlâ’nın seçkin kullarıysa… Onlar hakkında konuşmak ilgi, bilgi, yeterlilik gerektirir. Ancak şunları unutmamak gerekir kişilere her şey kapasitesince verilir. Hâdiselere doğru bakmak gerekir. Şaşı bakan pek tabiidir ki yanılır. Kişi aynaya bakar kendi suretini görür. Kişi kendi kabında ne varsa karşısındakileri öylece değerlendirir. Hem sonra bazı kişilerde nur olmayınca nurun kıymetini bilemezler. Herkes kendisinde olduğu özelliği başkalarında arar. Meselâ; Hz. Ebu Bekir (r.a) Peygambere olan sevgisini anlatmakla bitiremezdi. O sallallahu aleyhi vessellim’e, ‘Ya Rasullullah ne kadar güzelsiniz’ derken ayni devirlerde yaşamış Ebu Cehil ise, ‘Ne kadar çirkinsin.’ Derdi. İşte kişiler kendilerindeki nura göre diğer kişileri değerlendirirler. Herkes nuru göremez. Maddeten ve manen nuru göremeyen nasipsizlere dua ediyoruz. Onlar adına üzülüyoruz. Kulakları duymayanlara, gözleri görmeyenlere, kalpleri mühürlü olanlara ne diyebiliriz. Ne yazık ki madde bazılarının gönül gözlerinin nurunu köreltiyor.

Ancak haddini aşanlara buradan bazı ilâhi hakikatleri belirtmeyi uygun görüyoruz. Peygambere dil uzatmak büyük bir mesuliyetsizliktir. Cevabı da Kur’an’da mevcuttur. Ali İmran 82-83 ve 85 de buyrulduğu gibi: “Artık her kim dönerse, işte onlar yoldan çıkmışların ta kendileridir. Onlar Allâh’ın dininden başkasını mı arıyorlar? Hâlbuki göklerde ve yerde ne varsa hepsi, ister istemez O’na boyun eğmiştir ve O’na döndürülüp götürülecektir. Kim İslâmiyet’ten başka bir dine yönelirse, onunki kabul edilmeyecektir. O ahrette de kaybedenlerdendir.” Bu ayetler böylesi talihsiz kişilere en âli cevaptır.

Şunu da bildirmek yerinde olacaktır gerek Peygamberlere dil uzatma gerekse Allah(c.c)’ın veli kullarına yakışıksız sözler sarf edenler bizzat Hz. Peygamber aleyhissalâtü vesselam bir hadisi kutside şöylece ikaz ediyor: ‘Her kim benim veli bir kuluma düşmanlık ederse, Ben ona karşı harp ilan ederim…’ (Buhâri, Rikak, 38) Bu ilâhi ikâzı dikkate almayan en son, Peygamberimizi hayvan ve daha birçok iğrenç varlığa benzetmesi(haşa) ile tanınan Danimarkalı karikatürist R.C. evinde çıkan yangın sonucu feci şekilde yanarak can vermiştir. Danimarka hükümeti ve basını bu olayı duyurmamak için elinden geleni yapsa da biz bunu duyduğumuzu dünyaya da bizdeki nadanlara da duyurmuş olalım. Varlığın üç boyutu vardır. Bunlar, siyah, beyaz ve gri. İnsan hep temiz olan beyazla haşır neşir olmalı. Bu gerçeği de insan son anda göremez. Herkes öldüğünde bir renge girer. Son nefeste beyazla ölmek, nurla kalmak herkese nasip olmaz.

Dinini ve Peygamberini sevenlere selam olsun. Cuma bayramınız mübarek olsun.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi