Oyuncu yapısı ile oyun yapısı
Evet...
Saymaya kalksak sayabileceğimiz çok yanlış var...
Başkanından, teknik adamına, sporcusuna ve menajerine kadar...
Aklımızın bir köşesine not edelim...
Sesli de konuşalım...
Ama şimdi zaman o zaman değil...
Hele de çok önemli bir Rize maçı öncesi hiç değil...
Beşiktaş yenilgisinden sonra eski defterleri açıp okumanın zarar göreni ne Uğur Tütüneker ne de kulüp başkanı Ahmet Şan olur...
Burada zarar gören sadece Konyaspor olur...
Baltaları toprağın altından çıkarmanın Konyaspor'a zerre kadar katkısı olmaz...
Soğukkanlı kalmayı bilmek lazım evvela...
Uğur Tütüneker'i, özellikle de oyuncuları önemsizleştirmenin kimseye hayrı olmaz Rize maçı öncesi...
Antalya maçından sonra olanlarla, Beşiktaş yenilgisi sonrasında meselenin kolay tarafı suçlu aramak...
Bunun için aranmaya gerek yok, elde öyle malzeme çok ki, bırakın köşe yazmayı, kitap bile yazılır...
xxx
Maça gelince...
Tütüneker Hoca hep mazeretlerden dem vurup, istenilen sonuçların alınamamasına neden olarak futbol dışı olayları gösterdi...
Haklıdır ya da haksızdır, ben işin o tarafında değilim...
Ben sahaya bakarım...
Oyuncu yapısı ile oyun yapısına mesela...
Beşiktaş maçındaki iki kanat savunucusu Tolga ve Mehmet Uslu sınıfta kaldı örneğin...
Özellikle de Tolga...
Beşiktaş Tolga'nın savunduğu sağ tarafı tarumar etti...
Hem de maçın başından sonuna kadar...
Tolga'nın bu kadar kötü görünmesinin nedeni sadece kendisi değil, önünde oynayan Ömer Ali'nin maçı iki yönlü oynamamasından da kaynaklı...
Ömer Ali hücumda olmadığı gibi savunmada da hiç yoktu maç boyunca...
Mehmet Uslu'nun tarafı da aynı durumda...
Hasan Kabze, oyuna sonradan giren Djalma'da salağa yatınca, Mehmet Uslu'da topalladı...
“Orta saha” deseniz zaten Ali Çamdalı ve Mehmet Güven yaratıcılıktan uzak oyuncular...
Orada sadece bir Recep Aydın vardı, oda top kaptırıyor diye 39'da kenara alınınca, Beşiktaş Oğuzhan, Veli ve Fernandez ile o bölgede cirit attı...
Kimse de onları rahatsız edemedi...
Sonuçta ise Beşiktaş ilk 45'in sonunda Fenerbahçe ile oynayacağı derbi maçı düşünmeye başladı...
Ha şu da bir gerçek ki, takımın sorunu çeşitli nedenlerle formadan uzak kalan oyuncuları olmadı öncelikle, daha özel...
Bütünlükten uzak, takım olamama en büyük sıkıntı...
Takımda kimsenin kendi görev alanı dışına çık(a)madığı bir durum sözkonusu...
Yukarıda da altını çizdiğim gibi...
Tolga ve Mehmet Uslu'nun önünde oynayanların, futbolu iki yönlü oyn(y)amamaları gibi...
Futbol artık tek taraflı oynanan bir oyun değil...
“Benim adım Hıdır, elimden gelen budur” futbol aklı ile Konyaspor nereye gider, bunun cevabını da yönetenler verecektir elbet...
Uzatmayacağım; Beşiktaş'ın gollerindeki maharete saygı duyuyorum, ama Konyaspor savunmasının pozisyon hatalarını, orta sahasının da vurdumduymaz hallerini gözden kaçırmayalım...
Gekas ile Djalma yorulana kadar takımı öne taşıma gayretindeydiler ve görüldü ki, tüm takım sanki onların ayaklarına bakar vaziyetteydi.
Fazla tembelce ve sorumluluk üstlenmeyen bir yaklaşımdı bu...
Özellikle Gekas'ın kendisine top taşıması gerekenler sorumluluk almayınca, kendisi bu görevi üstlendi ve karşımıza da başka bir sorunun habercisi olarak çıktı...
O da ceza sahası içindeki yokluğumuz...
Siz bakmayın Konyaspor'un 45-60 arasındaki çırpınışlarına...
Beşiktaş ilk 45'de Üsküdarı geçmişti...
xxx
Önümüzde kritik bir Çaykur Rize maçı var...
Hem Tütüneker hem de oyuncular biraz daha sorumluluk alırlar, özellikle de Beşiktaş maçından ders çıkarırlarsa, Rize maçında sıkıntı yaşamayız...
Şunu da unutmamak lazım, bugünlerde boyunda kılıçla gezen Rıza Çalımbay, bizim maçta gemileri yakacaktır...
Umarım bu da bizim işime yarar.