Sayın Hançerli’den Hâlâ Cevap Bekleniyor-2-
2 Eylül 2013 Pazartesi günü çocukların park için, ada sakinlerinde kamelya için imza toplayarak Sayın Hançerli adına verdikleri 18638 ve 18640 kayıt no’lu dilekçelerine Karatay Belediyesi tarafından hâlâ resmi bir cevap verilmedi.
Karatay Belediyesi’nde dilekçelere resmi olarak cevap verilmiyor mu? Yoksa dilekçe ve mesajlar başkana ulaşmıyor mu? desek o da değil. Ola ki dilekçe ve mesajlardan başkanın haberi yok diyelim. O zaman Hz. Ömer (r.a) ile boş tencerede su kaynatan kadının hikâyesini hatırlayalım isterseniz.
Aç olan çocuklarını avutmak için su kaynatan kadın ile Hz. Ömer (r.a) hikâyesini bilmeyenimiz yoktur. Hikâyede kadının Hz. Ömer’e (r.a) söylediği söz, günümüz yöneticilerine, sorumluluklarını hatırlatma adına “Yaldızlı harflerle” yazılıp kurumların başköşelerine asılmalıdır diye düşünüyorum.
Hz. Ömer (r.a) bir defasında Eslem'le birlikte Harra taraflarında (Medine'nin dış bölgesi) dolaşırlarken bir kadını iki çocuğuyla birlikte üzerinde tencere bulunan bir ateşin etrafında otururken görürler. Hz. Ömer (r.a), onlara; "Işıklı aileye selâm olsun" dedi. Kadın selâmı aldıktan sonra yanlarına yaklaşmak için izin alan Hz. Ömer (r.a); çocukların neden ağladıklarını sordu. Kadın, karınlarının aç olduğunu söyleyince, Hz. Ömer (r.a) merakla; tencerede ne pişirdiğini sordu. Kadın, tencerede su bulunduğunu, çocukları yemek pişiyor diye avuttuğunu söyledi ve: "Allah bunu Ömer'den elbette soracaktır" diye ekledi. Hz. Ömer (r.a), ona; "Ömer bu durumu nereden bilsin ki?" diye sorduğunda kadın:
"Madem bilemeyecekti de, neden Ümmet-i Muhammed' in idaresini üzerine alır!? Ve unutacaktı neden halife oldu!" karşılığını verdi. Bu söz Hz. Ömer (r.a) sarsar. Malumunuz olduğu için hikâyenin devamını anlatmama gerek yok.
Dilekçelere, mesajlara ve geçen haftaki gazetedeki yazıma rağmen diyelim ki başkanın haberi yok, Hz. Ömer (r.a) gibi (*) de olamadı. O zaman bu konuda etkili ve yetkili kişilerinde mi haberi yok. Ya da Karatay Belediyesi’nde Merhaba Gazetesi okuyan yok mu? (Gazetedeki geçen haftaki yazıma da cevap gelmediğine göre böyle bir soru akla geliyor.)
Yoksa dilekçelere resmi cevap vermek yerine Kemal Sunal’ın ‘Deli Deli Küpeli” filmdeki gibi sözde kaymakam (Kemal Sunal)’ın: “Bundan sonra dilekçeyi kaldırıyorum, vatandaş gelip sıkıntısını kendisi anlatacak” gibi bir kararları mı var. Böyle bir karar varsa bilelim. Ada sakinleri ve çocuklar belediyeye gidip dertlerini kendileri anlatsınlar. Bununda havada kalacağına düşünüyorum çünkü…
Geçen haftaki (Çocuklar Sayın Hançerli’den Hâlâ Cevap Bekliyorlar-1-) yazımı 2 Ekim 2013 Çarşamba günü 16.30 da ..W.. onay koduyla başkana mesaj olarak attım. Bir gün sonrası telefonla bir belediye çalışanı “Şuanda çocuk parkı ve kamelya yapılması istenen yerde olduğunu ve resimleri çekip kendisini görevlendiren kişiye vereceğini o da etkili ve yetkili kişilerle görüştükten sonra bize cevap verebileceğini” söyledi.
7 Ekim 2013 saat 16.59’da telefonum çaldı baktığımda bana; “… Bey sizinle görüşecek” diyerek telefonu bağladılar. Yetkili kişi: “M. Emin Bey; önümüzde Kurban Bayramı tatili var. Ekimin son haftası ya da kasımın ilk haftası çocukların isteği olan park yapılacaktır.” dedi. Ben de teyit için “Söz mü?” dedim “Söz” dedi.
Neyse bayram seyran derken kasım ayının ikinci haftası oldu hâlâ ses seda yok. Telefonla bana söz vereni arıyorum yerinde yok deniyor. Not ve telefonumu bırakıyorum geri dönüş yok. 13 Kasım çarşamba günü Karatay Belediyesi’ne gidip görüştüğümde ise; kendilerinin böyle bir şey hatırlamadıklarını ifade ettiler. Ben de görüşülen telefonun, gününü, saatini söylediğimde ise bilmiyorum dediler.
Resmi olarak cevap verilmemesini sorduğumuzda nedenini bilmediğini ama cevap verilmesi gerektiğini ifade ettiler. Kendileri, bahsedilen yere baktıracağını ve en geç yarın (14 Ekim 2013) bize bilgi verilecek diye ifade etmelerine rağmen hala geri dönüş yok. Biz hala bekliyoruz telefonla ya da resmi yazıyla cevap verecekler diye…
Sonuç olarak 2 Eylül 2013’te verilen dilekçelere bir cevap verilmesi gerektirdiğini düşünüyorum. Çünkü BİMER bile en küçük şeylere cevap vermektedir. Çocuk parkı ve kamelyadan geçtik. 2008 yılından bu yana dörder katlı apartmanlar ortasındaki toprak alan öyle dursun. Varsın çocuklar toprakla oynasınlar. Oynasınlar da çocukların ve ada sakinlerinin sorularına cevabı kim verecek. Dilekçeleri ben teslim ettiğim için çocukların ve ada sakinlerinin sorularına cevap arıyorum. Yaparsın yapmazsın bu belediyenin bileceği iş. Ben sadece çocuklara verilecek cevap için Karatay Belediyesi’nden resmi cevap bekliyorum. Karatay Belediyesi’nin vereceği cevabı çocuklara ve ada sakinlere tebliğ etmek (apartmanlara asmak) için. Amaç yapılıp yapılmayacağı konusundaki cevabı birinci ağızdan almalarıdır. Tabiî ki Karatay Belediyesi çocukların ve apartman sakinlerin imza karşılığı topladıkları dilekçeye cevap verirlerse. Pek umudum yok ama yine de “Çıkmamış candan ümit kesilmez.”der atalarımız. (Devam Edecek)
(*)Hz. Ömer (r.a) gibi olabilmek için ben olsam bahsedilen yere gidip yerinde inceler ve isteklerini birinci ağızdan dinler birinci ağızdan cevap verirdim. Apartmanlar arasında kalmış görüntü ve çevre kirliliği yapan toprak alana çocuk parkı, kamelya hiç yapamazsam ağaç diker yeşil alan olmasını sağlarım. Onu da yapmazsam parke taşı döşer geçerim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.