Siyasetin yerine çirkin propagandanın tavan yaptığı bu günlerde propaganda adı altında olan bitene dikkat ediyor musunuz?

Özellikle mevcut belediye başkanlarının kamu kaynaklarını israf seviyesine çarçur ederek kişisel propagandalarını yaptıkları orantısız iletişimlerin orantısız propagandaya dönüşmüş durumdaki faaliyetlerine bir kez daha dikkat çekmek istiyorum.

İl başkanı veya belediye başkanı olmadıkları dönemde yapılan siyasi partilerin propaganda faaliyetlerinin yanlışlığı ve haksızlığından dem vuranların bu günlerde imza attıkları hukuksuzluk ve haksızlıkları ve elleri ile yaptıkları çirkin propagandalara bakınca insanın adaletiniz yok, bari propagandanız temiz olsun diyesi geliyor.

Siyasi partiler kanunu ile getirilen adaletsiz, orantısız ve antidemokratik düzen mevcut iktidar ve muhalefet partilerinin de işine geliyor olmalı ki bu kanunla elde ettikleri gelirler ile yapmaya çalıştıkları adaletsiz haksız rekabet ve orantısız propaganda faaliyetleriyle vatandaşlarımız yanıltılmakta ve nerde ise memleket bir genel seçim havasına sokulmak istenmektedir.

Hâlbuki yapılacak olan bir yerel seçimdir ve parlamentoyu direkt olarak etkilemesi mümkün değildir.

Ancak gelin görün ki bizdeki yanlış ve çirkin propaganda hemen hemen dünyanın hiçbir yerinde görülmemekte ve yine dünyanın hiçbir yerinde siyasi partilerin özellikle de işbaşında olan iktidarın propaganda alanında bizdeki kadar orantısız güç kullandığı bir demokrasi bulunmamaktadır.

Bu nedenle bizim memlekette genel ve yerel yönetimler seçimi ayırt edilmeksizin başta belediye ve belediye şirketleri ile kamu iktisadi teşekküllerinin ve kamu kurumlarına ait kamu araçları iktidar partisinin malı gibi kullanılırken personeli de seçim çalışmalarına katılmaktan geri kalmazlar.

İktidarın borazanı haline getirilmek istenen devlet televizyonu ve haber ajanslarının yanında özel tv ve basının da tamamına yakını da ya iktidara bağımlı veya korkutularak sesi kısılmış hale getirilirler veya politik destek sağlaması için maddi yönden bağımlı kılınırlar.

Aslınsa kanunla önlenmesi gereken bu hatalı davranışlar yine aynı cins politikacılar eliyle kanun yapılırken göz ardı edildiği içindir ki siyasetin etik kuralları bile bu kadar adaletsizliği ortadan kaldırmaya güç yetiremez.

Basın özgürlüğünden dem vuranların devlet gücü ve kamu kaynakları ile sesleri çıkmaz hale getirilirken, uluslararası basın kuruluşların raporlarında bu rezilliğin yer alması artık vakayi adiyeden sayılmaktadır ne yazık ki.

Bir de başta ücretsiz biniş kartları ve basım yayım işleri ile olan bitene çıt çıkarmak bir yana teslimiyetçi bir ruh haline getirilmiş olanlar vardır ki onlar zaten azat kabul etmez köle olduklarından haklarında söz söylemek bile zaittir.

Bu sebeple propaganda mevsiminde başta il başkanları ve diğer parti yöneticileri olmak üzere seçime aday olarak katılan belediye başkanlarından değiştirilenlerin neden değiştirildiği, yola devam edenlerin ise değiştirilenlerden farklı hangi özelliklerinden dolayı yola devam ettiklerini sormak basın mensuplarının akıllarından dahi geçmez olur.

Maalesef bizim ülkede demokrasi özürlü bir demokrasidir ve bu sebeple de gelen ağam giden paşam deyimi öne çıkarılarak aslında gidenlerin arkalarından teneke çalmaktan daha beter sözler söylenir.

Başbakanların iktidar olmanın verdiği avantajla medya egemenliğini insafsızca kullanmakta bir mahzur görmediği bu ülkede yerel yöneticilerin de kamu kaynaklarını yani tüyü bitmemiş yetim hakkı olarak tarif edilen belediye gelirlerini kanunlara ve yüksek seçim kurulu kararlarına rağmen adaletsiz, haksız ve orantısız bir biçimde kendi şahsi propagandaları için kullanmaları nedeniyle bu propaganda çirkin ve özürlü bir propagandadır.

Üstüne üstlük bir de yerel seçimi genel seçim veya referandum havasına sokmak için söylenen yalan yanlış bilgilerin yaratacağı karamboller ile vatandaşı yanıltma da ilave edilince;

Son söz; Konya’mızda da Türkiye’de olduğu gibi, propaganda zemininin adaleti yoktur olacaktır.