Recep Çınar

Recep Çınar

Onurlu mücadele ve Kabze

Onurlu mücadele ve Kabze

Son dakikada yaşanan bir sakatlık şanssızlığı nedeniyle, Torje'siz ve Rangelov'suz başlamanın faturasını ağır ödedi Aykut Kocaman...

Son haftalardaki performansı ve skoru tayin eden gol vuruşları ile Torku Konyaspor'u sırtlayan Rangelov'un kenarda oturuyor olması yeşil-beyazlı takım adına büyük bir talihsizlikti...

Tabi ki Torje'nin de...

Kenan ve Mahlangu ile başlama klasik bir Aykut Kocaman tercihi değildi...

Mecburiyetten...

Beşiktaş ve Fenerbahçe ile birlikte şampiyonluk mücadelesi veren Galatasaray takımının çok etkili hücum silahları olsa da, Ali Turan ve Selim Ay ikilisi kendi takımları adına doğru işler yaptılar...

Galatasaray Teknik Direktörü Hamza Hamzaoğlu'da itiraf etti zaten...

“Konyaspor cezaalanı içinde etkili olamadık” diyerek, Ali Turan ve Selim Ay ikilisini işaret etti...

Sezonun ilk bölümlerinde, zaman zaman da ikinci bölümlerde birlikte oynamaktan kaynaklı uyumları vardı herşeyden önce...

Son derece konsantre ve iş ahlakları yüksekti...

Bu ikilinin de bu maçta omuz omuza vermesi yine bir Aykut Kocaman tercihi değil, mecburiyetiydi...

Koko ve Vuko “viç”ler arıza yapmasaydı, Selim sahada olur muydu?

Sanmam...

Yumuşak karnımız yan toptan  yediğimiz gole gelince...

Ne kaleci Kaya, ne stoperler Ali Turan ve Selim Ay yemedi...

O golü takım yedi...

Sonuç olarak Aykut Kocaman'ın mecburiyetten TT Arena'da Galatasaray karşısına çıkardığı kadro sezonun en iştahlı oyunlarından birisini oynayarak, gösterdiği mücadele ile her türlü saygıyı sonuna kadar haketti...

Galatasaray'ın ecel terleri döktüğü, hakemin bitiş düdüğü ile birlikte ciğerlerindeki bütün oksijeni, avurtlarını şişire şişire “offf” çekerek dışarıya veren Hamza Hamzaoğlu'nun ve takımının kazandığı bir maçta,  daha fazlasını beklemek hata mı olurdu acaba, özellikle de sezonun en iyi performansını gösteren bizim takımdan...

Ya da iyi bir golcümüzün olmasını...

Defansif anlamda hatasıza yakın bir oyun ortaya koyan yeşil-beyazlılar, Torje ve Rangelov'un eş zamanlı sakatlıkları nedeniyle hücumda aynı ortalamayı yakalayamadılar...

Final pasları ile final vuruşlarını yapamayan Mahlangu, Kenan Özer ve Hasan Kabze'nin iyi niyetlerinden zerre kadar şüphemiz yok...

Ama iyiniyet yetmedi...

Bunu da atlamamak lazım...

xxx

“Hasan Kabze”demişken, öküz altında buzağı arayanlara da bir çift sözüm olacak elbette...

Her fırsatta varlık nedeni olarak dürüstlüğünü, haksızlığa tahammülsüzlüğünü, kul hakkına riayetini eyyam yapmadan gösteren Hasan Kabze'ye sosyal medyada yapılan saldırı açıkçası hiç hoş değil ve hoşuma da gitmedi...

Başta da  kendi  oğlum Samet ve onun gibi, önyargılı, karalayan, tutarsız, dünya'nın sadece Fenerbahçe'nin etrafında döndüğünü zanneden ve sosyal medya aracılığı ile çirkinliklerini pompalamaya çalışanlara...

Olmaz ya...

Hadi diyelim, Hasan Kabze duygularının esiri oldu...

Amiyane tabirle...

Maçı sattı!

Nasıl sinecek içimize bu!

“Futbolda düzen böyle” diyenler olabilir ama...

Böyle gelmiş böyle gitmesin en azından...

Haram ve kul hakkı yemekten beslenmeyelim...

Ayıptır, günahtır, zülumdur, kul hakkı yemektir...

Hasan Kabze gibi Allah'ın “çift ve doğru yürek” verdiği, insan kere insana böyle bir yakıştırmayı yapmak, acizliktir, kepazeliktir...

“Ben çıkıp aslanlar gibi mücadele ettim. Bunu herkes böyle bilsin. İçimde hiçbir zaman oynadığım takıma ihanet etmek gibi bir durum yok. Beni bilen bilir” diyerek noktayı koymuş Hasan Kabze...

Daha ne desin ki?

Aslında kendisini savunmak bile zul geliyor bana...

Sanırım kendisine de...

Herşey ortada...

Anlamamak için Fenerbahçeli olmak lazım...

Ya da Beşiktaşlı...

Filler tepişiyor aslında...

Olan çimenlere oluyor!

Anadolu takımlarına hala “sütçü beygiri” muamelesi yapıyor futbolun baronları ve taraftarları!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi