Ömer Ali
Ömer Ali sadece oyunculuk becerisi ile değil, kişiliği, duruşu, oturup kalkmasıyla saygı uyandıran bir altyapı ürünü olma yolunda hem emin adamlarla hem de hızla ilerliyor...
Karabağ Gençlerbirliği ya da Şekerspor patentli olması, Konyalı olması gerçeğini değiştirmez...
Belki sansasyonel bir yıldız ol(a)mayacak...
Ama problem çıkarmaktan uzak, tam anlamıyla bir “görev adamı” kimliğiyle kuvvetle muhtemel, insanların sevgisini üzerinde toplayarak, saygı uyandırmaya devam edecek...
Belki sağ arka, belki öncesinde gelişimini sürdürdüğü ya da kendini tanıttığı sağ önde oynayarak...
Geçtiğimiz sezon Ömer Ali'yi vasatın üzerine çıkamadığı için eleştirenlerin başında ben geliyordum...
Eleştirilerden etkilendiğini de hissediyordum...
Karşılaştığımız zamanlarda, uzaktan uzağa kesişmeler, yarım ağız selamlaşmalar ve bazen de görmezden gelmelerle o sezonu geride bırakmıştık...
Ömer Ali'nin iyi topçu olduğunu cümle alem bilirken, benim bilmemem mümkün değildi!
Bu sezon farklı bir Ömer Ali profili çizdi...
Sadece topun arkasındaki Ömer Ali değil, topun önündeki Ömer Ali duruşu da son derece önemliydi...
Televizyonlardaki konuşmasıyla, gazetelerdeki haberleriyle, topun arkasındaki bir futbolcudan öte, gencecik bir akil adam görüntüsü vermesi, bu sezon ki artılarından sadece birkaçıydı...
Topun önündeki Ömer Ali de, bu şehirden çıkmış en yürekli, en adam, gündemi takip eden değil, gündemi belirleyen Ünal Karaman'ı gördüm...
xxx
Ben bu şehre aidiyeti olanlardan yana olmuşum ve bu doğrultudaki insanları, siyasi düşüncesi, ve kimliği ne olursa olsun, hep sevmişimdir...
Yerlinin de yerlileri beni hep cezbetmiştir...
Dolayısıyla Konya patentli oyuncular konusunda hassasiyet sahibiyim...
Daha öncede bu konuda derdimi ifade ettim...
Yanlış anlaşılmasın...
Konyaspor forması giyen oyuncuların hepsi bizim...
Ama Ömer Ali daha bizim...
Bu şehrin bir ürünü ve marka değeri olduğu için...
Yıllarca Sarı Mehmet'le, Ünal Karaman'la, Mehmet Yıldırım'la, Salih Eken'le, Hasan Hüseyin Köse'yle, Celalettin Yavuz'la, Hacı Hasan Yaşar'la ve daha birçok bizimkilerle göğsümüzü kabarttık...
Kıymetlerini bildik mi?
Tartışılır!
Konumuz vefa değil zaten...
Şu bir gerçek ki, vefa konusunda yerlerde sürünüyoruz...
Neyse...
xxx
Gelelim Ömer Ali performansına...
Ömer Ali gibi, hücum yönü, savunma yönüne göre daha ağır basan bir oyuncunun sağbekte oynatılması fikrine hep karşı çıkmışımdır...
Gerekçem 'Ömer Ali, fiziksel değerleriyle, futbol mantalitesiyle sağbek değil, sağönde oynamalı' demiştim ve aynı gerekçelerim de ısrarcıyım...
Aykut Kocaman, mecburiyetten Ömer Ali'yi sağ arkaya çekti...
Bu sezonu geçtik, önümüzdeki sezon Ömer Ali sağbek değil, ön oyuncusu olarak takımına daha faydalı olmalı...
Şunun da altını çizmekte yarar var...
Bir oyuncu kale dahil, sahanın her yerinde oynayabilmeli...
Eyvallah...
Ama her oyuncu yerinde oynasa daha verimli olmaz mı?
Oyunu iki yönlü oynama mahareti olan Ömer Ali'yi sağ arkaya hapsetmek doğru bir futbol aklı olmadığı gibi, bu oyuncunun performansına, dahası popülaritesine de ipotak koymak değil de nedir?
Benjamin'in sakatlığındaki mevcut kadro yapısı için de sağ arkada oynamaya en yakın isim olarak duran Ömer Ali'nin mutlaka bir muadili bulunmalı ki, hücum özelliği olan bu oyuncu, ayaklarındaki prangadan kurtulmalı...
Karar teknik patron Aykut Kocaman'ın, bizim haddimiz yok ama, bu fikrimizi söylemeye ya da yazmaya mani değil...
Futbol kariyerinin önemli bir bölümünü sağ önde oynamış, “orjinal” bir hücum oyuncusundan, “çakma” bir savunmacı ortaya çıkarmak, hele hele yıllarca en önde oynamış, bu ligde gol kralı olmuş bir teknik adamın futbol aklı olmamalı...
Kocaman bir “yaman çelişki” değil mi?
Aykut Hocanın ki!