O ve biz
Efendim hayâtı O aleyhissalâtu vesselam gibi yaşamalı, zor da olsa başarmalı zira en güzel davranışlar O’nda toplanmıştı. Bu sebepten elimizden geldiğince sevgili peygamberimizin hayâtından kesitler sunuyor ve bizim hayâtımızın O’na benzemesi gerektiğini söyleyip, yazıp duruyoruz.
İnsan kıymetli… Onun kıymeti Cenâb-ı Hakk’ın kendi rûhundan insana üfürmesinden kaynaklanıyor. Şeyh Gâlip’in dizelerinde insan pek güzel ifâde edilir:
‘Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen,
Merdûm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen’ (1)
Yâni; ‘Kendine hoşça bak, sen dünyânın özüsün; Bütün yaratılmışların gözbebeği olan insansın sen’ İslâm’a göre insan zıtlıkların muhteşem bir ahengiyle yaratılmış bir Hak harikasıdır. Bu hâliyle insan hayâtın merkezine oturtulmuştur. İnsan bedeni, rûha giydirilmiş bir başka Cenâb-ı Hakk’ın sanat göstergesidir. Ve o beden insana emâneten bahşedilmiştir, nasıl kullanıldığından sorulacaktır. İnsan, vahiyle kendisine sunulan ve en kâmil tezâhürlerini peygamberde gördüğünü alıp kendi hayâtına koymak durumundadır ancak bu şekilde beden emânetini koruyup gönlünü hoş, hayâtını mutlu edebilir.
O zaman yine konu gelip Şaban ayının biricik sultânı Peygamber aleyhisselâma dayanıyor.
Peygamberimiz aleyhisselam’ın son derece temiz, düzenli ve prensipli bir hayâtı vardı. Geçen yazılarımızda sağlıklı olmak adına az yediğinden, tembelliğe düşmemek için az uyuduğundan, hesâbını veremeyeceğinden korktuğundan ‘ya hayır söyle ya sus’ mantığıyla hareket ederek az konuştuğundan bahsetmiştik. Sağlıklı ve doğru yaşam adına O aleyhissalâtu vesselâm’ın hayâtı israftan uzak, sâde, basit bir tarzdaydı. Dağınıklıktan hoşlanmazdı kendisi çok tertipliydi. Temizliğe azâmî dikkat ederdi. Dişlerin fırçalanmasına kadar beden temizliğine, giysilerin ve hatta çevrenin temizliğine büyük hassâsiyet gösterirdi. Yiyecek ve içeceklerin temizliğine de önem verirdi. Yemesinde-içmesinde-giyinmesinde her zaman aşırılığa kaçmadan, ihtiyâcı karşılama gerçeğinden hareketle temizlik, estetik ve tertipliliğe riâyet ederdi. İnsanların neredeyse ‘gösteriş budalalığı’ zavallılılığına düştüğü günümüzde bunlar ne güzel ölçüler!
Kâinâtın incisi Efendimiz aleyhisselam insanlara çok güzel hitaplarla seslenir onlara kıymet verirdi. Kimseye hoşlanmayacağı tarzda hitap etmezdi. Sahabe arkadaşlarına şan ve itibar veren güzel sıfatlar takardı. Hem amcasının oğlu hem de damâdı olan Hz. Ali (r.a)’yi bir gün topraklar içinde uyur vaziyette bulduğunda onun bu hâli hoşuna giderek ona; ‘Ebû Turab’ diye hitap etmiştir. Asıl adı Abduşşems olan bir sahabesinin ismini; ‘insan güneşin kulu olmaz’ diyerek önce onun ismini Abdurrahman yapmış sonra da, onu kedilere olan şefkatinden dolayı; ‘Ebû Hureyre’ (kediler babası) olarak çağırmıştır. O yaptığı iltifatlarla sahabesini hep moralli tutardı.
‘Hayâ imandandır ve hayâlı olan kimse cennettedir. Hayâsızlık ise kalbin katığındandır, kalbi katı olan cehennemliktir.’ (2) Sözü ile insanın edebi, izzeti ve iffetinin hayâda olduğunu O kendi yaşantısına en güzel yansıtandı. Peygamber aleyhisselam; ‘Örtünme yaşına girmiş bir genç kızdan daha hayâlıydı. Bir şeyden hoşlanmadığı zaman, utanıp diliyle söylemezdi. Ancak hoşlanmadığı bir husus olursa rahatsızlığı yüzünden belli olurdu.’ (3)
İnşaALLAH bizlerde O’nun gibi olmak arzusundayız. Bilhassa hayânın unutulduğu, iffetsizliğin kol gezdiği bir ortamda O’nun hasletleri bizim için şaşmaz ölçüler olsun dileğiyle şimdilik en güzele emânet olunuz efendim.
------------------
1) Şeyh Gâlip, Şeyh Gâlip Divânı, Haz: Muhsin kalkışma, Ank, 1994, Müsemmen, Büyük Türk Klasikleri, VII C, s.66
2) Buhârî, İman 16
3) M.Yusuf Kandehlevî, Hayâtüs Sahabe, Konya, 1981, III C; S.149
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.