Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Ne  güzel  bir  ibâdettir  itikaf!

Ne  güzel  bir  ibâdettir  itikaf!

Efendim mübârek Ramazana ayının son on gününe girmiş bulunmaktayız. Bilindiği üzere haftaya bugün nasipse Bayrama erişeceğiz. Bu sebeple son on gün itikâfa girme vakitleri olduğundan bu yazımızda unutulmuş bir sünnet ibâdeti yâni itikâfı işlemek arzusundayız. Aslında bu husûsu hemen her Ramazan size yazıyoruz ehemmiyetine binâen. Yine yazmak arzusundayız. 

Ramazan ayı oruçla, Kur’an’la, teravihlerle Müslümanların ibâdetlerini en yoğun biçimde yaşadıkları bir zaman dilimidir. Rahmete erişmek, mağfiret olunmak, cehennem ateşinden kurtulmak ve cennetle ödüllendirilebilmek şerefine erişebilmek Ramazanın bereketli zemininde mümkündür. Müminler bu güzel ayda âdeta sevaplarda yarışırlar. Ne güzeldir İslam! Sizi hep hayırla, iyilik ve güzellikle hemhal kılar.

İçinde yaşadığımız asrın bunalttığı, daralttığı, her türlü hadsizliğin yerlerde dolaştığı, günahların alenen çok rahtlıkla göz göre göre işlendiği kirli bir dünyâda, ibâdetin mazbut zeminlerinde rahatlamaya öylesine ihtiyâcımız var ki bu hava gibi su gibi elzemdir bizler için. Mübârek Ramazan ayı müminleri ihya eden pek çok ibâdeti içinde barındırıyor. İtikâf ibâdeti de son on içinde icra edilen bir güzel ibâdettir. Bilhassa içinde ‘Kadir Gecesi’ni barındırdığından ayrı bir öneme hâizdir. Peygamberimiz aleyhissalâtu vesselam Medine-i Münevvere’ye hicret ettikten sonra her sene Ramazan ayının son on gününde itikâf ibâdetini uygulardı. Bu sebeple itikâf ‘sünneti müekked’ bir ibâdettir.

Günümüzde herkes çalıştığı işi bahane tutarak bu mühim ibâdeti ihya etmekten uzak yaşıyorlar. Halbuki nasıl ki öğrenciler sene boyu sıkı çalışma temposu sonucunda tâtile çıkarak rahatlama istiyorlarsa, devlet memurlarının her sene 15-20 gün tâtile çıkma izinleri varsa onlar bunaltılarını tâtil ile rahatlayarak atıyorlarsa insan olan herkesin şu yaşadığımız günahların ve çirkinlerin çokça yaşandığı asrımızda, rûhen rahatlamaya mutlaka ama mutlaka ihtiyâcı vardır. Verdiğimiz misallerden itikafı tâtil gözüyle gördüğümüz anlaşılmasın sakın. Bizim demek istediğimiz şudur, devrin şartları günlümüzü, rûhumuzu yoruyor, zihnimiz kirleniyor. Yüreğimizin huzur mekanlarında bulunarak –ALLAH- diyerek rahatlamaya da ihtiyâcı var. İşte itikâf idrak edene aslında huzur dolu bir rahatlama zeminidir. 

Her Müslüman’ın belirli zamanlarda kendini sığaya çekmesi, nefsini muhasebe etmesi, kalbinde oluşan karalıkları aklaması, zihnini karışıklardan arındırması şarttır. İtikâf ile bu pek âlâ başarılabilir. Yüce dînimizin şerefli önderi sevgili peygamberimiz aleyhisselam bu mühim ibâdeti kendi uygulamış, hanımlarına da tavsiye etmiştir. 

‘Peygamberimiz her sene on gün itikâf yapardı. Vefat ettiği sene yirmi gün itikâf yapmıştır. Her sene (o günkü Ramazan ayına kadar inen Kur’an âyetleri Cebrâil aleyhisselam tarafından) kendisine okunur, arz edilirdi. Vefat ettiği sene Kur’an kendisine iki kere arz olundu.’ (İbni Mâce, Kit’abu’s-Siyâm, 58) ‘Peygamber aleyhisselam Allah Teâlâ rûhunu kabzedinceye kadar sürekli Ramazanın son on gününde itikâfa girmiştir. O’nun vefâtından sonra eşleri itikaf yapmışlar (devam etmişlerdir.)’ (Buhârî, itikâf 1) 

İslam âlimleri itikâf ibâdetini vâcip, sünnet-i müekked ve müstehap olarak sınıflandırmışlardır. Bilhassa Hanefi ulemâsı nezredilen (=adanan) itikâfı ‘vâcip’, Ramazanın son on gününde icra edilen itikâfı ‘sünnet-i müekkede’ sâir zamanlarda ihya edileni ise ‘müstehap’ olarak kısımlara ayırırlar. Birinci bahsedilen vâcip itikâfta oruç şartı varken müstehap olan itikâfta oruç şart değildir. Müstehap olan itikâf için bir zaman sınırlaması da söz konusu değildir. Mesela, bir mescide girerken itikâfa niyet edilse çıkana kadar o kişi itikâf sevâbına erişir. Süre bir gün, bir saat veya sâdece ‘subhânallah’ diyecek kadar bir zaman diliminde dahi itikâf olabilir. Tabi bu bahsedilen müstehap olan itikâf içindir. (Daha önce sünnet-i müekked olan itikâfı ayrıntılı şekilde yazdığım için fazla teferruata girmiyorum.)

Dünya meşgalelerinde uzaklaştırıp Müslüman kişiyi yüce Yaratıcısına yaklaştırdığı için itikâf üstün ve şerefli bir ibâdettir. Ramazan ayına mahsus olarak ihya edilen bu seçkin ibâdette mümin Rahman ve Rahim olan Rabb’inden af ve mağfiret diler, cehennem ateşinden, kabir azâbından Kerîm olan Mevlâsına sığınır. Bu vesileyle itikâfa giren Müslüman hem kendi ve âile efrâdı hem de bütün Müslümanlar için berrak bir zihinle, arınmış saf bir kalple Hz. Allâh’a içten yakarışlı duâlar eder. İtikâf sâyesinde mümin geçmişini sorgular, ahretini güzelleştirmesi adına geleceğinin hesaplarını yapar. Kendisine bahşedilen ömür günlerini Rabb’in istediği şekilde değerlendirebilmeyi tefekkür eder. Bütün bunlar bir Müslüman için ne güzel kazanımlardır! Ve itikaf ne güzel bir ibâdettir!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi