Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ahmet Yaman, 01 Aralık 2018 Cumartesi günü saat: 15.00’de Birlik Vakfı Konya Şubesi’nde, “Güncel İslamî Meseleler” hakkında bir konuşma yaptı. Ben konuşmanın tamamını dinleyemedim, ikindi namazından sonra katılabildim. Bir soru üzerine, “Günümüzde Müslümanların ibadet sorunu yok, ahlak sorunu var.” dedi.

Bu hükmü söyler söylemez, benim aklıma Meariç sûresinin 20 ve 35. ayetleri arasında geçen ayetler geldi. Demek ki günümüz Müslümanları, namazlarında daim değiller ve namazlarını korumamaktadırlar; ibadetlerini genelde atalarından gördükleri gibi şeklen yapmaktadırlar. Mesela beş vakit farz namazları, teravih namazı, bayram namazları, zekât, sadaka, hac, kurban, oruç v.s.

İbadet, mümini haddi aşmaktan, fuhşiyyattan ve kötülüklerden menederek, ahlakının yücelmesi ve erdemli bir insan olması için emredilmiştir.

İbadet, müminin kalbini temizleyip, zina, faiz, kul hakkı yeme gibi kötü fiillerden uzak durması için farz kılınmıştır.

İbadet, bir müminin ahlakını düzeltme konusunda fonksiyonunu icra edemiyorsa o mümin, ibadetlerinde samimi değil, dünyevi menfaat temin etmek ve belirli makamlara gelebilmek için icra ediyor demektir ki buna küçük şirk denir; tövbe ve istiğfar edilmesi gerekir. Ayrıca ibadetleri kötülüklerden arınmak niyetiyle devamlı icra edilmesi ve ibadetlerin korunması gerekir.

Bir taraftan ibadet edeceksin, bir taraftan gönül rahatlığı içinde faiz yiyeceksin, zina edeceksin, kul hakkı yiyeceksin, ehil insanları iş başına değil de ehil olmadığı halde yakınlarını, eş ve dostlarını iş başına getireceksin. Ondan sonra Müslüman’ım diye kasılacaksın, cihad ediyorum, diye övüneceksin. Yani kuzu postuna bürünmüş bir kurt olacaksın! Böyle bir Müslümanlık yok arkadaş. Böyle davranış içerisinde olmayı emreden bir din de yok arkadaş.

“Hakkın sillesinin sedası yoktur,

Enseye inerse, devası yoktur.”

Arkadaş mümin günah işlemez mi? diye bir soru sorabilirsiniz. İşler, zina da edebilir, haram da yiyebilir. Velâkin o tövbe eder, bir daha işlememeğe azmeder ve ondan sonra gönül rahatlığı içerisinde faiz alıp vermez, kul hakkı yemez, ehil insanları iş başına getirir, haramları işlediğinde vicdanen ıstırap içerisinde kalır. Bu sebeple onun yaptığı ibadetler, onu haddi aşmaktan ve kötülüklerden zaman içerisinde arındırır. İbadetten gaye budur.

Günümüz Müslümanları böyle değil, bir taraftan ibadet eder görünüyor, diğer taraftan faiz, kul hakkı, zina, iftira, yalan, çevresini rahatsız etme, kin tutma, yakınlarını ehil olmadığı halde iş başına getirme gibi haramları rahatlıkla yerine getirebilmektedir. İşte hastalık budur.

Yazımın başında ismi geçen muhterem Hoca Efendi’nin, “Günümüzde Müslümanların ibadet sorunu yok, ahlak sorunu var.” demesinin sebebi budur.

Şu ayet-i kerimeleri okuyup içselleştirirsek hem insanı tanımış oluruz ve hem de Müslüman’ın özelliklerini tanımış oluruz. Böylece içine düşmüş olduğumuz ahlak sorununu halletmiş oluruz.

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: Gerçekten insan pek tahammülsüz bir tabiatta yaratılmıştır. Başına bir fenalık geldi mi sızlanır durur. Ama ona bir nimet nasip olursa kendisinden başkasını yararlandırmaz. Ancak namaz kılanlar başka; namazlarını devamlı kılanlar, isteyene ve yoksun kalmışa mallarından belli bir hak tanıyanlar,  hesap gününün doğruluğuna inananlar, Rablerinin azabından çekinenler -ki Rablerinin azabı karşısında asla güven içinde olunamaz. İffetlerini koruyanlar -ki eşleri ve câriyeleri bunun dışında olup bundan dolayı kınanmazlar; ama kim bunun ötesine geçmeye kalkışırsa böyleleri sınırı aşanların ta kendileridir. Emanetlerine ve ahidlerine riayet edenler,  şahitliklerini dosdoğru yapanlar,  namazlarının gereklerini titizlikle yerine getirenler. İşte bunlar cennetlerde ağırlanırlar. (Mearic,19,35).

Sonuç olarak diyoruz ki, bir taraftan ibadet, bir taraftan gönül rahatlığı ile haramları işlemek eşyanın tabiatına aykırıdır. Siz hiç gördünüz mü aynı anda hem gündüzü ve hem de geceyi?

Allah günümüz müminlerine feraset versin ve ahlak sorunlarının halledilmesine eğilmelerini nasip eylesin. Gerçekten bu sorun büyük bir sorun. Allah yardımcımız olsun.