Recep Çınar

Recep Çınar

Mubarek üç aylar

Mubarek üç aylar

Mubarek üç ayların sonuncusu Ramazan'da olduğumuz için, yazımız yine Ramazan'la ilgili olacak...

“Mubarek üç aylar” denince aklıma geldi...

Recep, Şaban, Ramazan...

80'li yıllar...

Hem spor muhabirliği yapıyorum, hem de Kromspor'da top oynuyorum...

Yanılmıyorsam antrenörümüz Adil Eser...

Yani Adil abimiz...

Takımda benimle birlikte Şaban ve genç yaşta aramızdan ayrılan yiğit bir çocuk Meramlı  Ramazan'da var...

Ramazan genç takımda oynuyor, ama gelecek vaadedince Adil abi, yani Adil Hoca Ramazan'ı A takımla antrenmanlara çıkarıyordu...

Krom'un toz-toprakta olsa kulübün kendine ait bir antrenman sahası vardı...

Servisle gider, servisle gelirdik...

Gelirken genellikle Meram'da kalır, ya bir çay bahçesi ya da bir lokantaya gider karnımızı doyururduk...

Ben ve Şaban Sedirlerli, Ramazan ise Meramlıydı...

Antrenman bitti, servise bindik, Ramazan, “Meram'da inelim size yemek yedireyim abi” dedi...

“Tamam, iyi olur” dedik ve servis otobüsünden Meram'da indik...

Yeşillikler içinde kalmış, daha doğrusu kendisini yeşilliklerle kamufle etmiş bir etliekmek fırınına götürdü bizi Ramazan...

Allah rahmet eylesin, genç, uzun boylu ve yakışıklı da bir çocuktu Ramazan...

Fırının kürekçisini tanıyordu Ramazan...

“Recep abi ve  Şaban abiyle aynı takımda oynuyoruz” diyerek, tanıştırdı bizi kürekçiyle...

Kürekçi gırgır bir adamdı ve takılmıştı Ramazan'a “sizin takım amma da mubarek takımmış, Recep, Şaban ve Ramazan bir aradasınız, siz kolay kolay yenilmezsiniz” demiş ve gülüşmüştük...

xxx

HAYIR İŞLERİ DAHA GİZLİ YAPILIYOR

Geçen de yazmıştım, “eski Ramazanları arıyoruz” diye...

Hala aynı düşüncedeyim...

Ama, bir-iki farkla...

Hayır işleri eskiden insanların gözüne sokula sokula yapılırdı...

Ya da yaparlardı...

Çünkü, görüntülü yaparlar veya yapılırdı...

Çirkindi, eziyetliydi, inciticiydi...

Hayırdan daha ziyade “reklam kokan” hareketlerdi...

Çok şükür, bu Ramazan'da o görüntülere hiç rastlamadım...

İnşallah bundan sonra da rastlamam...

Fakir fukaranın duyguları yokmuş gibi, özellikle çocuklarının gözleri önünde yapılan yardımların, yetmezmiş gibi kameraların, yani televizyonların huzurunda taktim edilen erzak paketlerinin ne verene, ne de alana bir “hayır”ı olmuyordu...

Allah bilir ya, sevap işlediklerini zannedenler, büyük günaha girdiklerinin farkında bile değillerdir, belki de bu yaptıklarıyla...

Allah'ın rızası için yapılıyorsa bu yardımlar, Peygamber Efendimizin, “sağ elin verdiğini sol el bile görmeyecek” dediği gibi olacak...

Yukarıda da söylediğim gibi, içinde bulunduğumuz Ramazan ayı, bir önceki Ramazan ayı gibi olmasa da bu yönüyle çok güzel.

xxx

İFTAR YEMEKLERİNİ PAYLAŞANLAR

Annemsiz ilk Ramazan'ı geçiriyoruz...

Babamı yalnız bırakmamak için elimden geldiğince iftarlarda evde olmaya özen gösteriyorum...

Davetlere çok icabet ettiğim söylenemez...

İki davet dışında hep evde oldum...

Bugünden sonra da, belki 2-3 iftarı dışarıda yapabilirim...

Allah emanetini almazsa tabi ki...

Meramımı anlatmak için böyle bir giriş yaptım, çünkü bodoslama giremezdim konuya...

Konu iftar yemekleri...

Güzeli, hoşluğu, muhabbeti ve ikramı bol olan sofralar...

Afiyet bal olsun...

Yediğiniz içtiğiniz de sizin olsun...

Ama, ne olur iftar sofralarınızı gözümüze sokmayın mubarekler...

Vallahi iyi görünmüyor...

Evinde bir tas çorbayı zar-zor sofrasına koyabilen anneleri, babaları, daha doğrusu fakir fukarayı ıskalamayın yahu...

Atmayın iftar sofralarınızı “Facebook”larınıza, “İnstagram”larınıza, “WhatsApp”larınıza...

Olmuyor...

Yakışmıyor...

Çünkü, incitiyorsunuz...

Nokta

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi