Mübârek Erzurum
Erzurumlu kardeşlerimiz diyorlar ki: Biz bayanlar gerekli olmadıkça dışarı çıkmayız. Çıktığımızda da kendi yöresel kıyafetlerimizle (çar, çarşaf gibi gâyet muntazam tesettürleri var) çıkarız. Kıyafetimizden utanmayız, taviz de vermeyiz. Şehrimize gelen yabancılara yardımcı oluruz ama onlardan etkilenmeden sahip olduğumuz âdetleri büyük bir kıvançla uygularız. Hatta onlar bize hayranlıklarını gizleyemezler. Bozulmadan kalmamızın en önemli unsuru burada aileler çocuklarına sahipler. (Bunu bende gözlemledim) Fakülteli gençlerin veya yabancıların bizim çocuklarımızın ahlâki yapılarını ifsat etmesine meydan vermeyecek şekilde ilgili bir ebeveynlik anlayışı hâkim burada. Bu imrenilecek bir durum. Bazıları; siz burayı üniversite gelmeden önce görecektiniz, ne dindarlık vardı. Ama üniversite geldi üniversite gençleri bozdu bizi, diyorlar. İyi de kardeşim o zaman sende kalk bir şeyler yap o zaman, şikâyet ve yakınmak çare mi? Bak Erzurumlu göğsünü gere gere diyor ki; biz çocuklarımıza daha küçük yaştan itibâren içkinin, kumarın, fuhşun, hırsızlığın, adam öldürmenin haram olduğunu en yanlış davranışlar olduğunu kafasına kazıyacak şekilde öğretiyoruz. Erzurum’da güpegündüz oruç yiyeni, aleni olarak içki içeni pek göremezsiniz. Yapılsa bile tek tük o da gizli yapılır. İçki içen ancak gece herkes evine çekilince bu yanlış işi yapabilir. Halkın birbirlerine saygı ve hürmeti var. Küçükler sevilerek çaktırmadan kollanıyor. Ankara, İstanbul, Konya ve diğer büyük şehirlerimizde tesettürsüz, tesettürlü bayanları gece geç vakitlere kadar sokaklarda görebilirken Erzurum’da gece göremezsiniz hatta gündüz dâhi nadiren görebilirsiniz.
Herkes dürüstçe işinde gücünde. Esnafı kanaat sahibi gözü aç değil veya daha çok kazanayım diye fahiş fiyat söylemiyor. Siftah yapmayı bereket sayıyor. Bunlar kaybolan ama demek ki kaybolmamış değerler. Çok sevdik Erzurum’u ve Erzurumluları.
Oğlumun fakülteden Erzurumlu bir arkadaşı Rabbim kendisinden razı olsun bizi arabasıyla aldı, götürdü, getirdi. Kendisinin anlattığı bir olay çok dikkatimi çekti. Diyor ki bu genç evlâdımız: Teyzeciğim Erzurumlular, iyidirler, hoşturlar, sâkin görünürler ama değerleriyle oynanmasına müsâde etmezler, dedi. Ben de: Aman ne güzel çok sevindim, dedim. Sonra evlâdımız devamla: Geçen gün evimi kiralayan delikanlılardan birini dövdüm, deyince ben de: Aman evlâdım niçin böyle bir şey yaptın? Deyince. Genç Erzurumlu: Teyzeciğim evimi verdiğim öğrenciler tertemiz evi çok hoyratça kullanmışlar, içini berbat etmişler. Hadi o neyse ama ben daha önce kendilerine tembih etmeme rağmen içeriye kız öğrenci almışlar. Bu bize göre ahlak dışı bir davranıştır. Bu sebeple çok kızdım, dövdüm ve evden attım o genci. Burada böyle rezilliklere izin vermeyiz, demez mi! Dayağı tasvip ediyor değiliz ama güzel bir duyarlılık örneği.
İşte herkes etrafında gördüğü hatalı davranışları hele de bize ahlâki açıdan yakışmayan davranışları işleyenlere duyarlı davranmalı ki o davranışlar topluma yayılmasın ve yerleşmesin. Sessiz kalındıkça toplumda âdeta kabul görüyor intibası uyandırır. Özellikle fakülteli gençler arasında sarmaş dolaş manzaralar çoğaldı. Ne yazık ki başı kapalı kızlarda da ayni manzaraları esefle görmekteyiz. Onlarda ‘Üzüm üzüme baka baka kararır’ ya da ‘Körle yatan şaşı kalkar’ misâli menfi ahlâki dejenerasyonlardan maalesef nasiplendiler. Lütfen dayakla değil ama sözle en yapıcı ve makul tarzda böylesi çirkin manzaraları oluşturanları gördüğümüzde uyaralım, ikaz edelim, anlatalım. Erzurumlular gibi değerlerimizi muhafazaya çalışalım. Evlatlarımıza sahip çıkalım. Duyarsızlık belimizi büktü. Bu bir sorumluluktur.
Erzurum’dan bahsederken Abdurrahman Gazi Hazretlerinden bahsetmemek olur mu? Abdurrahman Gazi Erzurum’un mânevi mimarlarından. Hazret Erzurum’un dışında tamâmiyle tüm Erzurum’u seyredecek şekilde bir tepede sanki gözetleme tepesinde Erzurum’u kayda geçiyor. Ve âdeta iki kolunu sonuna kadar açmış Erzurum’u ve Erzurumluları kucaklıyor, tutuyor. Beş metreye varan bir mübârek bir heybet, bir letâfet bir koku makâmında izah edilemez. Huzurunda sıkıntılı ruhlara bir inşirah bir rahatlama geliyor ki bu hemen fark ediliyor. Ayrıca burada ayrıcalıklı bir mekan daha var. Türbeye doğru gelinen ayrı bir yokuş mahalli mevcut. Bu mekanda arabaların direksiyonundan eller frenden ayaklar çekiliyor arabalar o yokuş veya rampa diyelim orada kendiliğinden gidiyorlar. Az aşağı mekanda denedik olmadı orada yokuş aşağıya bile araba kendiliğinden gitmedi. Hazretin muhakkak mânevi bir tasarrufu var o bölgede. Abdurrahman Gazi için sahabeden diyorlar ama tarihi kayıtlarına rastlayamadık. Olsun Allah(c.c)’ın böylesi veli kulları bulundukları bölgeye rahmet yağdırırlar. Rabbim şefaatlerine nail etsin.
Hayırla kalın, iyilerle olun efendim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.