Moda kavramı ve tesettür anlayışı
Eskiden kıyâfetler daha sâde ve mütevâzî olup fıtrata uygundu. Erkekler bugün olduğu gibi kadınlaşmaz, kadınlar da erkekleşmezdi. Çünkü o zamanlar zihinler sâde, davranışlar mütevâzi idi. Yürekler ve gönüller huzurluydu. Şimdilerde fikirlerde, kafalara, hareketlerde ve ruhlarda bir karmaşa var. Bu karmaşa ‘moda’ ismiyle kıyâfetlere yansıdı. Moda adı altında her türlü ahlaksızlık medya vasıtasıyla son derece sevimli ve teşvikkâr bir tarzda insanlara sunulmakta! Tesettür reklamlarıyla piyasaya takdim edilen yüzleri, gözleri, tırnakları boyalı son derece alımlı bayanların giydikleri giysilerin İslâmî ölçütlerle uzaktan yakından alâkası yoktur. Anlaşılacağı üzere her şey gösterişe ve göze hitap etmekte. Sözde dindar hanımlarda (!) bunları seyrede seyrede beyinleri, zihinleri yıkanıyor. Nefse hitap eden ama değerlerimize hiç mi hiç hitap etmeyen bu kıyâfetler önce yadırganıyor sonra da neden olmasın? Deniyor. Neticede kadının mahremiyeti sıfırlanıyor. Müslümanlar olarak bunların yanlış olduğunu konuşmak husûsunda dahi hemfikir olamıyoruz.
Müslüman hanımların giysileriyle oynayan modacılar yıllarca yaptıkları tahribatlarla yetinmeyip; ‘şâyet modern olmak istiyorsanız şunları şunları da yapmalısınız’ ‘hatta başınızdakini de çıkarmalısınız’ telkinlerinde bulundular. Başörtülü kesimde yaftalanmamak için gerici, yobaz, tutucu ve muhafazakar olmamak için onlar ne diyorsa yaptılar hatta fazlasını da esirgemediler ve neticede kaybettiler. Maalesef bir zamanların pür tesettür, saygın Müslüman hanımefendilerin de isimlerini düşürdüler, zedelediler.
Hayatlarında Hz. Allah (c.c)’ın emirlerini ve takvayı değil kadın olarak görüntüyü önceleyen bu sözde başörtülü (!) bayanlar, toplumda aşağılanmamak, geri plana itilmemek için son senelerde artık marka giyinmeye ve marka eşarp takmaya başladılar. Böyleleri için eşarp, kaliteli bir giyimin tamamlayıcı unsuru olarak tıpkı aksesuar gibi görüldü. Bu arada reklamı yapılan markalı giysileri giyenler süreç içinde farkında olmadan o ürünleri giyenlerin dünyâsıyla hemhal oldular. Yanı sıra böyleleri meslek ve makamlarını da kartvizit gibi hep öne çıkardılar. Altlarındaki son model arabalarla ‘israfın haram olduğu’ hükmüne de itibar etmediler. Sonunda Müslüman kimlikler markayla, gösterişle tüketim kültürüne teslim edildi.
Geçmişte sahabe efendilerimiz, şüphelilere dahi yaklaşmazken şimdikiler, ‘haramları nasıl helal gösteririz’ derdine düştüler. Bilinmelidir ki, Müslümanlığın önceliği dindir. Din hayâtın kıyısında değil tam da merkezindedir. Doğrusu gençler ve toplum adına endişeliyiz. Bu kadar yanlışlığın hâkim olduğu bir dünyâda popülist kültür insanı derinden etkiliyor. İnsan rûhunu besleyen kanalların yetersizliği, her esen değişim rüzgarından etkilenme insanları gaflete düşürüyor. Ayni zamanda bu unsurların sürekli devam etmesi insanı tefekkürden uzaklaştırarak bilinçlenmesini engelliyor.
Eski kuşakta ‘takva’ hâkimken yeni kuşakta ‘fetva’ hâkimdir. Geçmişte değer taşıyan faziletli erdemlerimiz günümüzde suflî ve kirli davranışlara yerini bırakmış vaziyettedir. Eskiden insanlar kimlik ve kıyâfetlerinden çok iyilik ve dîni güzellikleriyle öne çıkarken bugün insanlar sâhip oldukları meslekî-kariyer kimlikleriyle, dikkat çekici özel-güzel-etkili markalı kıyâfetleriyle öne çıkıyorlar. Gerçekten bu gidiş mustakim bir yola çıkmıyor. Silkinip toparlanmanın vakti geldi de geçiyor bile.
Biz de diyoruz ki, artık Müslümanlar olarak uyanmalı ve bilinçlenmeliyiz. Çağdaş olma hatırına Müslüman kimliğimizi yitirmemeliyiz. Modern hayatta gösteriş, alâyiş, süs-püs gibi şeylere itibar etme sanki bugün ruhlara girmiş ur gibidir. Modern insanlar, şimdiye kadar ‘takva’ kavramını Müslümanların gündeminden çıkarmak için ellerinden geleni yaptılar. Çağdaş düşüncede, kadın görüntüsüyle, gösterişiyle devamlı görünürde ve gündemde olmalıdır. Takvada ise kadın görünürde ve göz önünde bulunmaz. Takva ile yüce Yaratıcı’ya yaklaşılarak O’nun dostluğunu kazanmak hedeftir. Gösteriş ile yalnızca insanların sahte dostluğuna erişilir. Takvaya ulaşmak yüce Hak katında en makbul olan haldir hiçbir şeye değişilmez. Kılık-kıyâfette, amellerde, ibâdetlerde takvânın öncelendiği nice güzel günlere ulaşmak temennisiyle...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.