Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Meşrutiyet ile Gelen Genel Seçim

Meşrutiyet ile Gelen Genel Seçim

Demokrasinin vazgeçilmez halk iradesini tecelli ettirecek seçimlerin.

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu aşamasında başlamış olarak kabul edilen 23 Nisan 1920 TBMM açılışı ile seçilmiş mebuslarla başladığı tarihi kayıttır.

Kayıttır ama birde tarihi bilimler vardır.

Türkiye Cumhuriyetini teşkil eden Ulus ile Osmanlı devleti halkı ayrımı olamadığına göre.

Bu halk yıllarca süren Padişah-Sultan idaresinden halkın oyu ile halk iradesinin tecellisinin başladığı olaylarını da bilmemizin faydalı olacağı düşüncesindeyim.

***

Osmanlı devletinde halkın iradesi işlemi için kurulması istenen ve bu uğraşla bazı tarihçilerimizin de belirttiği gibi tarihi kayıtlara geçen 1. Meşrutiyet, 2. Meşrutiyet meclisi şeklinde gösterilen ayrımın yerinde olmadığını kaydedip her ikisinin de aynı Meşrutiyet meclisleri devamı olduğu kanısı daha yerinde görülmektedir.

Çünkü II. Abdülhamit 1. Meşrutiyetin meclisini ortadan kaldırmamış sadece çalışmalara ara verecek şekilde tatil etmiş olmaktadır. Mevcut mebusların meclis toplantısı yapmamakla beraber sıfatlarının devam ettirilmiş olmaları da bunu kanıtlamaktadır.

***

Evet, halkın oyu ile onun iradesinin tamamlanacağı seçimler meşrutiyetle başlamış, Osmanlıdan sonra Türkiye‘de de devam etmiş ve etmektedir ama.

Bu seçimlerde halkın iradesi tam tecelli edilebilinmiş midir?

Seçim kanunu ve çeşitli zamanlarda yapılan seçimler ikide bir şekil değiştirip daha iyiye gideceğiz derken nasıl bir oluşumlara girmiştir? Merak konusundan uzak değildir herhalde!

Bu yönden ilk olarak meşrutiyetin başlangıcında yapılan seçimlerin araştırmalar içinde sağlayabildiğim bilgilerini sunarak devam etmek isterim.

Tabii ki teferruata giriş, bu günkü yazıma sığmayacağından esas ve özet kısımlarını ele alabilmekteyim.

***

Meşrutiyet ile onaylanmış olan 1876 Anayasasının 42–80. maddesine göre meclis -iki ayrı meclis ki- adları “Meclis-i Umumî” ve “Âyan Meclisi” olarak -ki sayısı Meb’usân Meclisinin üye tam sayısının üçte birinden fazla olmayacak şekilde- sınırlanmış.

Bunun ilki, halkın oyları, ikincisi Padişahın (Md. 60–64) tayin edeceği kişi ve başkanından teşekkül etmiş olacağı şeklinde olmakta.

İşte, halka rağmen hâkimiyet şekli. İlk olarak burada başlıyor demek ki?

Anayasaya göre (Md. 65–80), Meb’usân Meclisi üyelerinin seçimleri gizli oyla yapılacak ve özel bir seçim kanunu çıkarılacaktı (Md. 66). Meb’us sayısı tespit edilmeyip her elli bin erkek nüfusa bir meb’us seçileceği öngörülmüş (Md. 65), Türkçe bilmeleri (Md. 67) gibi özel şartlar da getirilmiş.

İşlem bununla da kalmıyor. Seçim kanunu hazırlanmasının gecikmesi, Osmanlı dışındaki devletleri bile tedirgin etmiş ki.

Haliç Konferansında ki müdahaleleri ile acele meclis kurulma yönüne gidilerek bizzat halkın oyu yerine, ilk seçimlere mahsus olmak üzere, sadece 28 Ekim 1876 tarihli “Meclis-i Meb’usân Âzasının Suret-i İntihâbı ve Tayinine Dair Tâlimat-ı Muvak-kate” başlıklı bir genel seçim talimatnamesi hazırlanarak buna göre seçimlere gidilmek istenmiştir.

***

7 Maddelik seçim mevzuatı özetle şöyle;

* Bu Tâlimat yalnızca bu ilk seçim için geçerli olacaktır.

* Yapılan cetvel de gösterilen Vilayet de (dikkat ediniz her Vilayette yok.) ne kadar meb’us çıkaracağı belirli olup 80’i Müslüman, 50’si gayrimüslim olacak. Tüm sayı 130’u geçmeyecektir.

* Anayasaya göre her elli bin kişi için bir meb’us seçileceği öngörülmüşse de Talimât-ı Muvakkate meb’us sayısını 130’la sınırlamıştır.

* Anayasada seçimin ne şekilde yapılacağı belirtilmediğinden. Yapılacak “Talimat” seçimleri iki dereceli olarak yapılacaktır.

Diyerek Talimat seçim namesi hazırlanmasına rağmen yine de gergin ortam sebebiyle uygulanamayıp halk’a oy kullandırılmadığı gibi iki derecelilik öngörülmesine rağmen “ikinci seçmenler” de belirlenememiş.

Meb’us seçimleri vilâyet meclisleri tarafından yapılmış. Meb’us verecek vilayetlerde bile 30 kişiye ulaşılamayınca tespit edilen 130 mebus sayısına erişilemeyip ve 115’de kalmış. Bunların 69’ı Müslim, 46’sı Gayrimüslim olmakta.

Osmanlıya bağlı vilayetler olarak Tunus, Mısır, Romanya, Sırbistan, Karadağ, Sisam, Umman, Necid gibi bazı vilâyetlerden, bir tek meb’us dahi gelmemiş. Bu vilâyetler, içişlerinde bağımsız olmaları yüzünden Osmanlı meclisine kayıtsız kalmışlar.

 

Zorluklarla kurulan bu meclise, Sultanahmet’teki Darülfünûn binası tahsis edilmişse de, meşrutiyetin ilk meclisi olarak 19 Mart 1877 günü Dolmabahçe sarayının merasim salonunda yapılan resm-i küşadla (açılış töreni) ve Meclisin açış konuşması Padişah II. Abdülhamid adına Mabeyn başkâtibi Sait Bey tarafından okunması ile çalışmaya başlamış. 13 Aralık 1877 gününe kadar devam edebilmiş.

İkinci dönem ise 13 Aralık 1877’de başlayıp, 13 Şubat 1878’e kadar devam etmiş İkinci dönem de meb’uslar aynen birincide olduğu gibi seçilerek gelmişler. Meb’us sayısı 56’sı Müslim, 40’ı gayrimüslim olmak üzere 96’ya düşmüş. Bu ikinci dönemde meb’uslar, birinciden daha zor bir zamanda, 93 Harbinin en şedit anlarında çalışmış.

Bu dönemde seçilen meb’usların listesi ile karşılaşamadım ancak Konya’nın meb’usu bulunmadığı anlaşılan bu dönemde Adana meb’usları görülmekte.

Adana’dan birinci dönem seçilen Kozanlı Çamurdanzade Hacı Mustafa Efendi, Musaballızade Kazım Bey ve Bızdıkoğlu Kirkor’dur (Kirkor Bızdıkyan).

İkinci dönem ise Sırkıntılızade Mustafa Efendi ile Çamurdanzade Mustafa Efendi seçilmiş.

Belirttiğim gibi savaşların başlaması ve bunun mesuliyetinin mecliste olduğu kanısı ile karara varan Sultan II. Abdülhamid kendisinin yetkisi ile resen, Meşrutiyeti değil meclisi tatile yollayarak otuz sene seçim yapılmadan idare etmişse de yine olaylar çıkması sonucu…

 

Meşrutiyetin yeniden başlaması ile yapılan seçimleri de gelecek yazılarımda okuruz inşallah.

 

***

 

Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle…

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi