Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Merhaba, Hoş Geldin Ey Mübarek Ramazan-ı Şerif

Merhaba, Hoş Geldin Ey Mübarek Ramazan-ı Şerif

Öncelikle bekleyenlerimizin tekrar kavuşabildiği Mübarek Ramazan-ı Şerif’in…
Tüm Müslüman kardeşlerim için hayırlara vesile olması, hepimizin sağlık ve esenlikli bir yaşam içinde geçirmesini diler, tebriklerimi iletirim.
***
Kavuştuğumuz mübarek ay’a ait nostalji oluşumlarını anlatmadan önce maniler sunayım.
Ramazan’ım merhaba
Bizlere verdin sefâ,
Rabbimize hamdolsun,
Her nefeste bin defa.
                ***
Hakk'ın bize ihsanısın,
Hem ayların sultanısın,
Sen bir saadet kânısın,
Ey mâhı sultan merhaba
                 ***
On bir ayın sultanı,
Kıymetlidir her ânı,
Süslersin şu cihânı,
Hoş geldin yâ Ramazan!
                  ***
Yıllar öncesi görülen, yaşanan, bizim ve daha evvel ki kuşağın Ramazanları...
Çocukluk hatta gençliğimize kadar süre gelen, çocukların sokaklarda el ele verip çemberleşerek, neşe ile söylediğimiz, hatta sahur davulcularının, davulunu gümbür, gümbür vurarak geçtiği sokaklarda söylediği tekerleme...
“Ramazan geldi hoş geldiii.
Baklava tepsisi boş geldiii...”
belleğim yaşatırken hâlâ o günlerin anısına da atmakta
Ne güzel ve mutluluk veriyordu bizlere dolayısıyla ebeveynlerimize…
Son yıllarımız ve bu günlerimizde çocukların bu neşeli nakaratını caddeyi bırakın hangi sokaklarda duyabilmekteyiz?
Kusura bakmasınlar. Son yıllarda ki Ramazan günlerinde ortaya çıkıp nostaljide kalan davulcuların sözde yerini alan, Sahur davulcuğu sanat ve görüntüsünden uzak, davulcuyuz deyip ortaya çıkanlar…
Rastgele vurdukları davul seslerini tek veya çift katlı bahçeli evlerimizi mafiş yapıp yerleine oturan, ses geçirmez betonlu, çok katlı kibrit şekilli blokların sakinlerine mi duyuracak?
Apartman blokları içinde, Trafiğin geçit vermediği hangi cadde ve sokaklarda söyleyebilecek çocuklarımız?
Ya insanlar kadın erkek, bir sessizlik içinde oradan oraya koşuşum ve telaş içinde ki oluşumları…
Nedenini hepimiz bilmekteyiz aslında. Maneviyat azalması yanında insanların yaşam mücadelesinden vakit bile bulamaması da var sayımlı
***
Evet, nostalji de kalan Ramazanların başka bir sevgisi, başkaca bir coşkusu vardı...
Ayniyle gören, duygusunu ortaya koyan var mı şimdi?
Çocukların, davulcuların? O günlerin neşeli havası içinde ki sevgisi, coşkusu yanında..
Müzik sahneleri veya TV’lerde görüldüğü gibi, oynayarak dönerek davulunu vurma değil, ciddiyet içinde tokmağını ahenkle vururken…
Arada bir durup, gür sesi ile Ramazan manileri okuyarak sahura kaldıran cüsseli, palabıyıklı davulcular görülmekte mi?
Köylerimizin bazılarında bile, yıllar öncesinde de davul olmayınca onun yerine teneke ile güzel ses veren sahur uyandırıcıları bulunuyor diyebilir miyiz?
Oluşuyorsa, Ramazanın zevkini tadını oralardaki yaşayanlar ve çocuklar daha iyi alıyor, çevrelerine mutlu bir Ramazan günü yaşatıyorlar demektir.
***
bu günlerin yaşamını Şehir merkezlerinde sürenler...
Yıllar öncesi yaşam içinde olanların ancak yaya olarak iş yerinden evindeki iftar sofrasına, sakin ulaşmalarına karşılık… 
Bu günlerin rahatlığı olan Otosuna, otobüs ve minibüslere binerek trafik kargaşalığının verdiği strese girmeden zamanın da gelebiliyor mu evinin iftar sofrasına?
Yine o günlerin, Baba ve dedeleri açıkta değil de çantasına, kapaklı sepetine, zembiline,  özel Ramazan simidi, ekmek ve pideleri ile diğer ihtiyaçlarını koyarak…
İftara doğru coşku içinde evinin yolunu tutarken, sokaklarda gördüğü neşeli çocuklara da bir şeyler vermek suretiyle, hem onların hem de kendilerinin bu oluşumdan mutluk duyuşlarını…
Bu günlerin ebeveynleri de duyabiliyor mu?
Kaybolan bu kültürümüzü yaşatabiliyorlar mı??...
Sizler, bendenizden daha iyi değerlendirirsiniz...
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle birlikte hayırlı ve bereketlilik içinde afiyetli iftarlar dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi