Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Mekteb-i Sanayi de Dirsek Sürenler ve Nostalji

Mekteb-i Sanayi de Dirsek Sürenler ve Nostalji

Konya’nın Merkezinde heybetli duruş içinde duran ilk adıyla Mekteb-i Sanayi binasında yaşamları içinde dirsek sürten yani okuyan, sanat sahibi olan o zamanın öğrencileri şimdi birer Çınar oluverdiler.
Çınar oluverdiler ama kendilerine göre bir ananeyi devam ettirmekteler.
Bu okulun çeşitli isimler içinde öğrenim verdiği yıllarda okuyup mezun olanlar…
Bu gün gerek yükseköğrenim gerekse yaşamlarındaki durum ne olursa olsun. O okuldaki beraber dirsek sürttükleri okul arkadaşları yanında kendilerinden alt ve üst dönem mezunu olanlarla beraber, nerelerde olursa olsunlar kaynaşma gününde birliktelik düşüncesi içinde Konya’ya gelmekteler.
Her yıl Mayıs ayının son Pazar günü bir yıl evveli davet lütfunda bulunan okuldaşlarının tensip bulunduğu yerde sabahtan ikindiye kadar beraber olmakta yıllar evveli sohbet, yemek ve aralarından ayrılıp Mevla’sına kavuşanlar için hatim ve dua etmeyi şiar edinmekteler.
 29 Mayıs Pazar günü yaşları altmış ile doksanı geçkin olan çınarların kaynaşacağı bu yılki birliktelik. Okuldaşları olan Sayın Yusuf Bayburt beyefendinin bahçesinde oluyordu.
***
Bendeniz de, nedense bir türlü tanzim edilememesi dolayısıyla bir yere direkt otobüs bulunamamasından…
Aktarmalı olarak yarı tabanvay yarı otobüsler kanalıyla yola düştüm.
Düştüm ama bu zaman arasında bizim bellek boş durmadı. Bu okulda ki yaşamımı bir bir sinema şeridi gibi geçmeye başladı.
Osmanlı devri zamanında Mithat Paşa’nın Sanayi öğrenimi sağlamak önerisine olumlu bakan Sultan II. Abdülhamid’in fermanıyla Konya Valilerinden Ferit Paşa’nın tarihi bedesteni yerle bir edip yaptırdığı Mekteb-i Sanayi’nin son ismi olan Sanat Enstitüsüne 1941 de kaydolmuştum.
Öğretmen olan Rahmetli babam H. Hüseyin Güldağ; “Oğlum; Memuriyetten ne çektiğimizi sende bilirsin. Seni Sanat okuluna vereyim ki sanat öğren sanatınla ilerlemiş ol”diyerek kaydettirmişti.
Kaydettirmişti ama girmek hiçte kolay olmamıştı yüz elli kişilik kontenjana bin üzerinde müracaat olmuş veliler çocuklarının sanatkâr olmasını istemişlerdi.
İstemişlerdi ama zamanı devri iktidarı sanayii gelişimine değer vermediğini de düşünememişlerdi ki okullara ve mezunlarına değer versin. Nitekim mezunların % sekseni mezun sonu başka işte memur veya ticaret vb. erbabı olma yolunu tutmak mecburiyetinde kaldılar.
Biz kayıtlı adaylardan önce tam sağlık raporu istediler. Sonra imtihana soktular. Çember verip daire çapını bul dedikleri imtihanı başarınca girdim ve kapı üstündeki sınıf ilk sınıfım oldu..
Müdürlüğünü Rahmetli Muzaffer Harç’ın yaptığı okul da, öğrenim döneminde istemeli ders olarak ondan Fransızca dersi de aldık.
İlk yılımız, karne dönemi olan üç devre içinde Tesviye-Torna, Model, demir, marangoz atölyelerinde rahmetli hocalarımızdan öğretim aldık.
Hafta da bir gün spor dersi için saat yedide hazır olurken öğlen bir saatlik mola ile akşam 17 de, evler ne kadar uzakta olursa olsun. Bu günün vasıtaları mafiş olduğundan tabanvayla yağmur kar demeden giderdik.
Bu ara belirteyim ki değil öyle on santime varmayan karda okul tatil edilmesi. Konya’da seksen cm. yağan karda bile açıktı okullar! Hatta orta ilk, orta ve liselere verilen on günlük sömestri tatili Sanat okullarına verilmezdi. Genel ders harici yani yardımcı kitapları asla olmayan Matematik, Kimya,Fizik hariç Meslek derslerinin kitabı da yoktu. Öğretmen yazdırır akşam gaz lambası ışığında temize geçerdik. Geçmeyenin vay haline tabii!
Anlayın zamanın iktidarının sanayi öğrenim ve kalkınması düşüncesinin nasıl olduğunu!
Teknik ve tezyin dersi hocamız rahmetli Şerafettin Aker bizleri sık sık Alâeddin tepesine götürür ders yaptırırdı. Akasya ağaçları ile orman gibi kimsenin bulunmadığı ter temiz tabii toprak ve çayır üzerinde otururken, İnce minarenin tezyin resmini yaptırırdı.
Bendeniz, o kapı üzerindeki kıvrım ve eski yazıları o kadar güzel yapmışım ki!
Beni takdir edip on vermekle kalmamış resmimi öğretmenler odasında diğer öğretmenlere heyecan içinde göstermişti.
İkinci yıl içinde İdman Yurdu- Askerî Nakliye Okulu (ki Subaylar oynardı) Futbol maçı esnasında Kuleli Askerî lisesi topluluğu ile Sanat okulu öğrencilerinden üç kişinin olay çıkarması sonucu...
Tatil günü olup sadece on beş kadar yatılı öğrencinin bulunduğu okulu, yüzü aşkın Kuleli talebesi basmış büyük kavga çıkmıştı.
Bu olay için özel olarak Cumhurbaşkanı Merhum İsmet İnönü Konya ya ve okula kadar gelerek, bizlere nasihat verirken“Yunanlılarla mı çarpışıyorsunuz” diye bir nevi de azarlamıştı…
***
Durağa gelince inip okuldaşın bahçesine giderken anlatılacak hayli popüler olaylar siliniverdi!
Okuduğum beş yıl içinde müşahede ettiğim oluşumları inşallah hatıratım da yazmaya çalışırım.
***
Toplantı yerinde arkadaşlar tek tük görünüp geldikçe kucaklaşmalar hal hatır sormalar “ayrılan var mı?” sorularını soranlar kaynaşım içine girmiş oldular.
Sohbetler devam ederken öğleyin yemek sonu namaz kılındı Rahmetlik olanlar için Hatim duası okunmasını müteakip çerezler atıştırırken yıllar evveli anılıları devam etti.
Bir iyi işlem vardı ki Seçim maili içinde olmamıza rağmen her yıl ki gibi…
Kimse siyasetin harfini bile ortaya atmadı sohbetlerde.
Bir daha buluşabilmek duasıyla helalleşip kucaklaşmalar içinde ayrılmalar başladı.
Çınarların Kimi Konya’da ki evlerinin, kimi geldikleri Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Adana, Kayseri vb. İl ve ilçelerin yolunu tuttu.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle
---------------
Not: GELECEK TOPLANTI MAYISIN SON PAZAR GÜNÜ MERAM TEKNİK MESLEK LİSESİ EV SAHİPLİĞİNDE YAPILACAKTIR. ADRES: PİREBİ MAH. LARENDE CAD. NO: 7 MERAM / KONYA

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi