Mardin İzlenimleri

Şanlıurfa'dan öğleden sonra, Mardin'e doğru yola çıkıyoruz... Güneydoğu'daki bölünmüş yollar ve otobanlar, asfalt kalitesi hayrete düşürüyor...

***

Sertavul'dan Karaman arasındaki erimiş dağılmış o yol aklımıza geliyor, siyasilerimizin kulaklarını çınlatıyoruz...

***

Bir benzin istasyonuna giriyoruz, “Yolda radar var mı ?” diye soruyorum...

***

Görevlinin öyle bir bakışı var ki, radarı “Radarı boşver size bişey olmasın”modunda... Gülüyor, “Ne radarı abi olmaz o dediğin şeylerden burada” diyor...

***

Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk Mardin milletvekili... Bu bölgede ve Güneydoğu'nun tamamında çok seviliyor...

***

Ahmet Türk'ün tüm ailesinin yaşadığı Kasr-ı Kanco Mardin'in Derik ilçesi yakınlarında...

***

Kasır Arapça Saray demek... Kanco ise Ahmet Türk’ün dedesinin babası olan atası Hüseyin Kanco’dan geliyor.... Kasır Kanco bir kasabanın da ismi aslında... 12 Eylül'de askerler buranın ismini ATLI olarak değiştirmişler... Ama tek at yok(!)

***

Sultan Abdülhamit döneminde Hamidiye Alaylarından birinin komutanı dede Kanco 19. Yüzyıl sonlarında yaptırmış Ahmet Türk’ün doğup büyüdüğü bu mekanı...

***

Kasrı Kanco bölgede fakir fukaranın uğrak yeri... Gelene sofra kuruluyor, misafir ediliyor, ihtiyaçları gideriliyor... Ahmet Türk, evde olduğunda misafirlere bizzat kendisi hizmet edermiş...

***

Kızıltepe'ye giriyoruz... Hava çoktan karardı... Devlete dair hiçbir iz yok ortada... Karanlıklara bürünmüş, girişteki Bölge Trafik Müdürlüğü'nden adres sormak istiyoruz...

***

Bölge trafiğin içerisine araçla giriyoruz... Kimse yok etraf zifiri karanlık... Geçiş noktalarına hava limanı girişlerindeki gibi çapraz barikatlar kurulmuş... Giriş su birikintisiyle özel olarak doldurulmuş sanki...

***

Karanlıkta tek bir ışık yok... “Burada kimse yok” derken gecenin karanlığını silahın kurma kolundan gelen çelik sesi yarıyor... Buz gibi oluyoruz biranda... Etrafımıza daha dikkatli bakıyoruz...

***

2-1.20130117093012.jpg

Parkalı elinde otomatik tüfeklerle 3-4 kişi etrafımızı çeviriveriyor... Dikkatlice aracın iç ışığını açıyoruz... Pencere camını indirip ellerimiz havada “Kimsiniz ?” sorusuna “ Gazeteciyiz Konya'dan geliyoruz, adres soracaktık...” diye cevap veriyoruz...

***

Çok dikkatliler... Tedbiri elden bırakmıyorlar... Aracın etrafını çevirip “Araçtan inin” diyorlar... Silahlar hala üzerimizde... Kimlikleri uzatıyoruz... 15-20 saniyelik bir kontrolden sonra kimliğime bakan sivil parkalı eli tetikte genç biranda beni kucaklıyor... ”Abi bende Konyalıyım”

***

Cihanbeyliliymiş... Diğeri de Çumralı... Daha konuşmaya fırsat vermeden sitemle soruyorlar; “Ne olacak Ağabey bu Konyaspor'un hali?” diye gülüşüyoruz...

***

Kızıltepe Türkiye'deki her türlü kaçakçılığın başkenti niteliğinde... Uyuşturucu, insan, sigara, mazot aklınıza ne gelirse... Nüfüsu çoktan 221 bine dayanmış... Mardin'in nüfusu ise 88 binlerde kalmış...

***

Kızıltepe Kaymakamı Aksaray'dan tanıdığımız Kulu Eski Kaymakamı Erkaya Yırık... İlçede de, basın organları tarafından da pek sevilmiyor... Nedenlerini sorgulamıyoruz...

***

Mardin, dağın yamacına oyulmuş adeta... Muhteşem bir şehir... Eski Mardin yukarlarda... Ama yeni Mardin dedikleri daha aşağıdaki mahalleler garabet inşaatlarla daha şimdiden dolmuş durumda...

***

Gazeteci Mehmet Çelik Ağabey ile buluşuyoruz... Burada ve bölgede çok seviliyor... Efendi, hatırnaz bir kişiliği var...

***

Mardin'i anlatıyor, gözüyle Türk Bayrağını göstererek; “Bu bayrak ve vatan için canımızı seve-seve veririz... Mardin'in terörle anılması onurumuzu kırıyor”

***

Kebabçı RIDO Ustaya götürüyor bizi... Muhteşem bir tad... RIDO kürt bir kebabçı... Türkiye'de kebabıyla isim yapmış... Bizim Asmaaltı ya da Numan Usta tarzı...

***

Mardin Öğretmenevi'nde Mehmet Çelik Abi'ye “Süryani, Kürt, Arap, Türkmen daha bir sürü unsur küçücük Mardin'de nasıl huzur içinde yaşıyorsunuz?” diye soruyorum...