Sabit Horasan

Sabit Horasan

Kurtuluş reçetesi-2

Kurtuluş reçetesi-2

Son yıllarda çöküş yaşayan, ekonomik olarak dip yapan (tabi ki borcu olmayan kulüpler bu krizin dışında tutulmalı) Türk futbolunun kurtuluş reçetesinin bir diğer önemli adımı da özkaynak sistemidir.

Ancak, daha çok yakın zamana kadar alt yapı konusu kulüpler için bir yük, bir sorun olarak çıktı karşımıza. Hatta bir çok kulüp alt yapı için Futbol Federasyonunun verdiği parasal kaynağı A takım için kullanma yolunu seçti.  
Özkaynak sisteminin takımların geleceğinin bir rehberi, yolu olarak gören kulüpler, özellikle son 10 yıl  içerisinde buna sarıldılar.
Diyeceksiniz ki, geçmişte de vardı. Evet, ama dediğimiz gibi sistem bir kambur olarak görülmekteydi.
Trabzonspor geçmişte yaşadığı şampiyonlukları kendi özkaynak sistemine borçludur.  Aynı şekilde Gordon Milne yönetiminde Beşiktaş şampiyonluklarını alt yapıdan gelen futbolcularıyla yaşadı.
Bu Konyaspor için de geçerli. Yeşil-beyazlılar son şampiyonluk kupasını alt yapısından gelen gençlerle kaldırdı.
Ama bu örneklerde olduğu gibi ne Trabzonspor’da, ne Beşiktaş’ta o dönemlerden sonra alt yapıdan çok az futbolcu çıktı.
Trabzonspor’da son iki sezonda A takıma yükselen Yusuf ve Abdülkadir yeni bir kıvılcımın müjdecisi oldu, bordo-mavili takımın geleceği adına.
Ama dedik ya, kulüplerde uyandı artık. Veya gerçeği gördüler. Özkaynak sisteminden gelen futbolcularla hem başarıya ulaşılacağını, hem de futbolcu giderlerinin azalacağını.
Ligin ikinci yarısı öncesi bir çok takımın kamp çalışmalarına alt yapıdan gelen futbolcular katıldı. İşte Galatasaray, Beşiktaş bunların başında gelmekte.   
Alt yapı denilip de geçilmemeli.
Avrupa’da da bir çok kulüp alt yapılarıyla ön plana çıkmakta. Barcelona, Ajax başta olmak üzere.
Yurdumuzda ise, son on yıla baktığımız zaman önce Bucaspor, ardından da onun devamı olan Altınordu Futbol Akademisi kendisinden çok bahsettirdi. İşte Altınordu alt yapısından yetişen futbolculardan Cengiz ve Çağlar Avrupa’da ülkemizi en iyi şekilde temsil ederken, bir çok futbolcu da Süper lig ve 1. Lig takımlarında boy göstermekte.
Özkaynak sisteminin başarıya uğraması için önce istikrar sağlanmalı. Kulüp yönetimleri ve teknik kadro da sık sık değişiklikler yerine, uzun vadeli çalışmalar gerçekleştirilmeli. Bu futbolcu kadrosu için de geçerlidir.
İkinci temel kural, sistemli çalışma. Sistemi bir oturdu mu arkası gelir. Bunun içerisine, futbolcuların günlük yaşamlarından öğrenimlerine, antrenman sistemlerine  kadar her şey girer.
Özkaynak sisteminin başarıya ulaşması için bir diğer ana kural: yenilikçi olmak. Yönetimin, teknik kadronun ve futbolcuların kendilerini geliştirmeleri futbolcu yetiştirmeye büyük katkı sağlayacaktır.
Tabi ki, ekip çalışması da göz ardı edilmemelidir. Kolektif çalışma hem gelişimi gerçekleştirecek, hem de başarı getirecektir.
Alt yapı da görev yapacak teknik sorumlunun da kariyerli, teknik direktör düzeyinde bir hoca olması gerekmektedir. Bu teknik direktör çalışma arkadaşlarını da kendisi seçmelidir.
Diyeceğimiz, dökme suyla değirmen dönmez. Kulüplerin borçlarını siyasi yatırımla banka kredileriyle kapatmak çözüm değildir.
Bir başka konuda, bilinçsiz Başkan ve yöneticilerle kulüpler yürümez. Başkan veya yöneticiler, kendi egolarını tatmin etmek için sanki kendi ceplerinden para harcıyormuş gibi kulübün parasını har vurup harman savurmakla iş yürümez. O halde, Türk Spor Yasası da bir an önce çıkartılmalıdır.  
--
 

   
*Pencere
--

Kurtuluş reçetesi
*Sabit HORASAN

Kalite olarak son yıllarda yerinde sayan, ekonomik olarak da batma noktasına gelen Türk futbol kulüplerini kurtarmak için suni teneffüs yolu seçilmekte.
Kulüplerin, ne yazık ki bilgisiz, egolu yöneticilerin elinde borç batağına sürüklenmesi karşısında Futbol Federasyonu, Kulüpler Birliği ve Bankalar Birliği el birliği yaparak kulüpleri kurtarmak için Devlet bankası olan Ziraat Bankasını devreye sokarak kredi açma yolunu seçtiler.
Hani, o çiftçinin Bankası Ziraat Bankası maddi kaynak olacak. Kulüp yöneticileri de bilinçsizce para harcayarak  keyfini sürecek. Ama, aynı banka yanında olması gereken çiftçilere ise borcunu ödemedi diye haciz gönderecek.
Bu ne aymazlık!...
Bugün, dört büyük olarak adlandırılan Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor’un borcunun 10 milyar, tüm kulüplerin borcunun ise 15 milyar liraya yaklaştığı açıklanmakta.
Yöneticiler hala akıllanmamış olacaklar ki, düşüncesizce, sanki ceplerinden harcıyormuş gibi transferler yapmakta ve borcu artırmakta.
Türk futbolunun kurtulması için, suni teneffüs yolları seçilmesi yerine kalıcı önlemler alınması gerektiği ne yazık ki akıllara getirilmemekte.    
Bunun için en başta alınacak tedbir, “Spor Yasasının”  bir önce çıkartılması olmalıdır.
Ama, ne Spor Bakanlığı, ne Spor Genel Müdürlüğü yıllardır bunu gerçekleştiremedi.
Futbol, hatta tüm kulüplerini kurtuluş reçetesi olarak ikinci olarak da karşımıza alt yapı gerçeği çıkmaktadır.   
Bakıldığı zaman, bir çok kulübün U21 takımına kadar bir kaç kategoride alt yapı takımı bulunmakta.
Ama, yine ne yazık ki, son yıllarda altyapı akademisi adı verilen bu sistemin başına ehliyetli, bilgili, kariyerli hocalar getirilmemekte. Hatta, alt yapıları organize eden yöneticiler bile torpilli, eş-dost kişiler arasından seçilmektedir.
Bununla birlikte pilot takım uygulamaları da işin ayrı bir sorun olarak çıkmakta karşımıza.
Örnek mi istersiniz, işte Konya Anadolu Selçukspor.
Atiker Konyaspor alt yapısında yetişip bu pilot takımda oynayan, bununla birlikte Konyaspor’da forma giyme şansı bulamayan kaç futbolcu Anadolu Selçukspor’da değerlendirildi.
Veya başka takımlara kiralık olarak verilen futbolcuları kimler takip etmekte ve teknik adamlara rapor vermekte. Örneğin, Atiker Konyaspor’da bu görevi kimler yapmakta.
Biri sonra ki sezon için yapılacak transferleri belirmek için izleme komitesi var mı?   
Sonra da aradan yıllar geçmesine karşın futbolcu yetiştirememekten veya yanlış transferlerden yana dert yanmaktayız.
Son yıllarda Avrupa ve Dünya şampiyonalarına katılma adına Milli tamımın yerinde sayması ve her geçen gün kalite ve ekonomik olarak dip yapan Türk futbolunun kurtulması  için suni teneffüs yollarının seçilmesi yerine kulüplerin yeniden yapılandırılması yolunun açılması ne yazık ki akıllara getirilmemekte. Aslında ilk yapılması gereken, en gerçekçi yol budur.
Ayrıca, takımlardaki yabancı futbolcu kontenjanı yanlışından da dönülmelidir. 14 yabancı futbolcu transferi  Türk futbolunu bitirmiştir, Bunun yolunu açanlarda ne yazık ki bugün hala o koltuklarda oturabilmekte veya Türk futboluna yön vermek için kulüplerde teknik adam olarak çalışmaktadır.
O zaman, Kulüpler Yasası bir an önce çıkartılmalı ki, kulüp Başkanları ve yöneticileri  daha bilinçli, futboldan anlayan ve dahası futbolun içerisinden gelen veya bunun eğitimini almış kişilerden oluşturulmalıdır. Aynı zamanda, Başkan ve yöneticiler, yaptıkları harcamaların hesabını verebilmelidir. Belli bir rakamdan sonra Başkanlar borçtan sorumlu tutulmalıdır.
Yoksa, kulüplere Devlet garantisi adı altında ve ne yazık ki seçim yatırımı olarak banka kredisi sağlamak belki bir-iki senelik suni teneffüs sağlayacak, ama asıl sorunu çözmeyecektir.   

--

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Sabit Horasan Arşivi