Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Kur’an’ın ve hadislerin korunması

Kur’an’ın ve hadislerin korunması

Allah (cc) Rasulü’nün (sav) sahih sünnet ve hadislerini red eden mealist güruhun savunageldikleri en önemli iddialarından birisi Kur’an ayetlerinin vahyedilir edilmez Hz. Peygamber (sav) tarafından Ashabından (ra) vahiy katiplerinden birisine yazdırmış hadislerin ise yazdırılmamış olması iddiasıdır.

Hadisi Şeriflerin söylenir söylenmez yazılmamasının yanında bir diğer iddia da Hz. Rasulullah’ın (sav)  sözlerinin yazılmamasını istemiş olmasıdır.

Kur’an-ı Kerim ayetleri ile karışma ihtimalini ortadan kaldırmaya yönelik bu durum bize bir hadis olarak ulaşmış olmasına karşın aynı zamanda mealist güruhun sahtekârlığını da ortaya koyan en önemli olaylardan birisidir.

Hem hadise karşı olacaksınız, kabul etmeyeceksiniz ve hatta yok edilmesi gereken bir mişnalar benzeri kitap olarak kabul edeceksiniz sonra işinize geldiğinde ve kendi iddianızı ispatlamaya yarar gördüğünüzde yok etmek istediğiniz hadislere sığınacaksınız.

Aslında bu ikiyüzlülükten da daha ileri bir yalan ve iftiradır.

Çünkü Hz. Peygamberden (sav) başlamak üzere Hadis kitaplarında hadisleri kayıt altına alan veya tasnif eden herkese yapılmış bir iftira hatta ihanettir bu durum.

İşin bir başka garip tarafı daha var ki evlere şenlik.

Kur’an-ı Kerim’in Allah (cc) tarafından korunması vadini de Hz. Peygamberimiz (sav) başta olmak üzere sahabe (ra) ve Tabiin (ra) nesli tarafından yazılarak ve ezberlenerek korunduğuna inanmamalarıdır.

Kur’an-ı Kerim’i sahabe neslinden (ra) bu yana ezberleyenlerin nasıl bir dikkat içinde olduklarını göstermek amacıyla bir iki yaşanmış örneği burada tekrarlamak faydalı olacaktır.

Hemen herkesçe malumdur ki Nabat yazısını kaynak alan Kadim Arap yazısı ile yazılmış olan ve Hicri 300’lü yıllara tarihlenen Kur’an Mushaflarından net bir şekilde görülmektedir ki o tarihli Mushaflarda harflerin noktaları, harekeleri ve çoğu satır başları ile kelimelerin başlarındaki elif harfleri bile yoktur.

Yani daha açıkça söylemek gerekirse ilk dönem Mushaflarında; “FE”, “GAF” ve “VAV harfi ile “AÇIK TE”, “PELTEK SE”, “NUN”, “BE” ve “YE” harfinin her birinin diğerinden farkı yoktu, çünkü hepsi noktasız bir şekilde yazılmaktaydı.

Yine “CİM”, “HA” ve “HIRILTILI BİR ŞEKİLDE OKUNAN HA” harflerinin birbirinden ayırt edilmesi mümkün değildi.,

Hakeza “TI” ile “ZI”nın, “SİN” ile “ŞIN”ın, “AYIN” ile “ĞAYIN” harfleri ile “ZEL” ile “DAL” ın ve “RA” ile “ZE” harflerinin de birbirinden farkı yoktu.

Bu sebepledir ki;

Hz. Ali(kv) nin halifeliği döneminde bir kişinin halifenin huzurunda Hakka Suresi’nin 37. ayeti olan “Lâ ye’külühû ille’l-hâtiûn” (İrin ve kan karışımını, bilerek ve ısrarla hata edenlerden başkası yemez) ayetini okurken ayetteki “Lâ ye’külû ille’l-hâtûn (İrin ve kan karışımını, adım atanlardan başkası yemez)” şeklinde okuyarak  “Ey müminlerin emiri, hangimiz adım atmıyoruz ki? Şimdi hepimiz bu kan ve irinden içecek miyiz?” demesi üzerine Hz. Ali (kv)nin  “Sen onu yanlış okuyorsun.” diyerek ayetin te harfinin altına esre konulmak şeklinde okunduğunu izah etmesi en önemli örneklerden birisidir.

Mushaf’taki ayeti kerime Hz. Ali’nin (ra) ezberinde olmasaydı, daha ilk dönemde ortaya çıkabilen bu hatalı okumaların önüne nasıl geçilebilecekti?

Şimdi Kur’an-ı Kerim’i ezberleme görevini bir kenara bırakarak sadece tek başına yazı ile Kur’an-ı Kerim korunmuştur diyenlerin bizatihi yazının kargaşaya sebep olması üzerine ezberlemenin önemi konusunda bir diyecekleri olabilecek midir acaba?

Müslümanların 1400 yıllık Sahih Sünnet ve Sahih Hadis inançları bellidir.
Diğerleri mi?

Kur’an-ı Kerim’i ezberi bırakın yüzünden bile okuyamayan bilgi fukarası Sahih Sünnet ve Hadis düşmanlarına itibar etmenin bir anlamı yok.

Hz. Ali'nin (ra) dediği gibi;

Aptal kişinin zannına bakıp da kendi gerçeğini terk eden ondan daha aşağıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi