Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Kur’an’a Çağırmak

Kur’an’a Çağırmak

İslamın devlet eliyle Müslümanların hayatlarının tüm safhalarından çıkarılmasından bu yana artan bir tempo ile Müslümanlar Müslümanları Kur’an’a çağırmaktadırlar.

Müslümanların Müslümanları Kur’an’a çağırması Müslümanlara garip gelse de, bu durum mutlaka bir şekilde sizlerin de dikkatini çekmiştir.

İslam tarihinde Sıffın Savaşı’nda Şam ordusunun bozguna uğrama ihtimalini gören Amr bin el-Âs (ra)ın tedbir olarak başvurduğu  “Allah’ın (cc) kitabına yapılan çağrı”dan bu yana Müslümanlar ne gariptir ki, kendilerinden görmedikleri Müslümanları Kur’an’a davet etmektedirler.

Hz. Ali (ra)nin bu tedbirin bir savaş hilesi olduğunu askerlerine anlattığı gibi ehl-i sünnet imamları da geçen zaman içinde müslümanları bu hileye karşı uyanık olmaya davet edegelmişlerdir.

Başlangıçtan itibaren kısaca sayarsak:

Haricî mezhebi mensupları hala Müslümanları Kur’an’a davet etmektedirler.

Mutezile mezhebini diriltmeye çalışanlar da Müslümanları Kur’an’a davet etmektedirler.

Mason Afganî’yi kendi düşüncelerinin önderi kabul edenler Müslümanları Kur’an’a davet etmektedirler.

Kur’an ayetlerinin tarihselliği iddiasıyla ayetlerin hükmünün uygulanmayacağını savunan sapık Fazlurrahmanın takipçileri de Müslümanları Kur’an’a davet etmektedirler.

Son yıllarda kendilerini ehl-i sünnet olarak göstermek isteyen Vehhabîler de Müslümanları Kur’an’a davet etmektedirler.

İçerdiği her çeşit fraksiyonuyla İran devrimini kendine basamak yapmak isteyen Safevi Şiiliği de Müslümanları Kur’an’a davet etmektedirler.

Mezhepsizlik cereyanı sakinleri de Müslümanları Kur’an’a davet etmektedirler.

Mealciler de Müslümanları Kur’an’a davet etmektedirler.

Mealcilerden daha ileri bir derecede batıni yorumları ile tarihteki batınileri aratmayacak derecede batınîlik yolunu seçmiş olan duburcular da Müslümanları Kur’an’a davet etmektedirler.

Bir de, her zamankinden daha bir bölünmüşlük içinde debelenmekte olan kuraniyyun mezhebi mensupları da Müslümanları Kur’an’a davet etmektedirler.

Bu listeyi daha da uzatıp sayılarını artırmak mümkün.

Yani Rasulullah (sav)ın meşhur hadisindeki ifade ile bu davetçiler kendilerini Fırkayı Naciye olarak görüp diğer insanları Kur’an’a davet ettiklerine göre diğerleri olarak kabul edilen yaklaşık 72 fırka peş peşe sayılabilir.

Hemen hemen hepsinin ortak noktası Kur’an-ı Kerim’in ilk muhatabı, ilk okuyucusu, ilk davetçisi, ilk uygulayıcısı, ilk açıklayıcısı ve ilk öğretmeni olan Hz. Peygamberimizin sahih sünneti ve hadislerini red etmek olan bu batıl düşünce mensupların en büyük yanlışlıkları yukarıda çok az bir kısmını saydığımız kendi bölünmüşlükleri ve bölücülüklerini görmezden gelmek suretiyle Ehl-i sünnet Müslümanlarının bölük pörçük oldukları iddiasıdır.

Müslümanları birleştirmek ve bütünleştirmek iddiasında olanların her biri, Cenab-ı Allah (cc)ın Rasulü’ne (sav) inzal edip açıkladığı kulluk kitabımız olan Kur’an-ı kendi mezhebine, kendi aklına ve reyine ya da son zamanlarda çokça yapıldığı gibi kendi hevasına göre yorumlamayı bırakıp, Âlemlere rahmet olarak gönderilmiş ve Müslümanlara övülmüş örnek olarak gösterilmiş Peygamberimizin (sav) bizzat Kur’an-ı hayata uygulaması demek olan sahih sünnette birleşmeleri gerekmektedir.

Kur’an’da birleşebilmek için onun yorumu olan sahih sünnette ve hadiste birleşmiş olan ve kendilerini Ehl-i Sünnet olarak vasıflandıran Müslümanların her zamankinden daha yüksek bir ses ile bu yanlış gidişe dur demelerinin zamanı gelmiştir.

Bunun sadece bir kısım ilim ehli insanlara düşen bir görev olmadığını anlatabilmeleri için de Kur’an’ın her zamankinden daha çok okunup anlaşılması ve uygulanarak gösterilmesi gerekmektedir.

Kur’an ayı olan Ramazan ayının da içinde bulunduğu üç aylar denilen kutlu mevsim bunun tam zamanıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi