Kur'an-ı okuma adına
1400 yıldır Müslümanlarca okunup elde ettikleri bilgileri nispetince anlaşıla gelen Kuran-ı Kerime yeni bir okuma tarzı getirmeye çalışan Kuraniyyun yani Kur’ancılık Mezhebinin yanlışları, hataları hatta dışa bağımlılığı ile ilgili geçmişte birçok yazı yazdık ve yazmaya da devam edeceğiz.
Bu yazımızda Rasulullahtan(sav) bu yana Müslümanların 1400 yıldır yapageldikleri Kuran okumalarını beğenmeyen, dudak büken hatta hor gören bir takım kişilerin bir araya gelerek kerameti kendinden menkul abi ya da hocalarının(!) yönetimi altında ve tabir caiz ise kontrolsüz bir biçimde yaptıkları Kuran okuma adına yaptıkları yanlışlarını tespit ve teşhir edeceğiz.
Yazıya başlarken yapacağımız ilk tespit, Din üzerine söz söylemenin bu ülkede yapılan en kolay şey olduğudur.
İlkokul mezunundan, imam hatip ve ilahiyat mezunlarına, Üniversitelerin dil ve edebiyat bölümlerinden sosyoloji ve hatta felsefe bölüm hocalarına hatta nasıl olduğu bir türlü açıklanamayan kendi kendini yetiştirmiş hoca(!) efendilere kadar herkes ya bir gazete ile dergi köşesinde ya da ekranlarda uzatılan her mikrofona İslam Dini ve özellikle de Kuranı Kerim ile ilgili ulu orta konuşmaktan geri durmamaktadırlar.
Rasûlullaha(sav) inzal olan ve “oku” anlamına gelen ilk ayetin farklı manalara geldiğinden tutunda Kuranı Kerimin isimlerine varıncaya, Rasul ile Nebi farkından tutunda Kelimei Tevhidin Kuranı Kerimde olmadığı ve Ezanı Muhammedi nin şirk sözleri içerdiği iftirasına kadar uluorta söz eden bu kendi kendini yetiştirmiş allamelerin(!) sözleri gazete köşelerini ve tv ekranlarını bir habaset çukuruna çevirmektedir.
Daha önce türlü vesilelerle ifade ettiğimiz gibi kendilerine Kurancı diyen bu bedbahtlar içlerindeki türlü bölünmeleri ve farklılıkları görmezden gelip Sünnet Ehli Müslümanların mezhep farklılıklarını öne çıkarmak suretiyle dinlerini parça parça etmekle de suçlayabilmektedirler.
Kuranı Kerimi okumaktan maksat anlamak yani vahyedileni muradı ilahi doğrultusunda anlamak çabasında olmak ise bunun ilk şartı, Kuranın inzal edildiği dil olan arapçayı bilmeyenlerin, belli bir dil eğitiminden geçmeleri gerektiğidir.
Kendilerince bir takım sebeplerle Kuran dili olan Arapçayı hor görerek bir takım merdiven altı mealci ve müfessirlerin kırık dökük bir arapça ile ve yalan yanlış yaptıkları mealleri “Türkçe Kuran” kabul ederek, ben Kuranı kendim okurum ve okuduğum gibi de anlarım hezeyanıyla, Muradı İlahiyi etrafında toplanan çömezlerine anlatma yolunu seçen zamane mealci ve müfessirleri ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Yüzyıllardır süre gelen Medrese eğitiminden geçmiş hocaları da küçümseyen bu zamane allameleri(!) yıllarını İslami İlimlere vermiş İlahiyat fakültelerinin öğretim görevlilerinin bir kısmının sessiz kalması, diğer bir kısmının da bu ihanet şebekesinin içinde yer almasını fırsat bilerek azgınlıklarını ve sapkınlıklarını artırmış ve saldırılarını sahih sünnet ve hadislerden bu sünnet ve hadislerin sahibi olan Peygamberimize(sav) kadar vardırmaya cesaret edebilmişlerdir.
Kuran ayetlerindeki muradı ilahiyi anlama için 1400 yıldır tabiri caiz ise kılı kırk yararak ortaya konan İslam ilim ve irfanından doğan Fıkıh, Tefsir ve Hadis ilimleri ve bu ilimlerle ilgili olarak sebebi Nuzül ile te’vil gibi anahtar kavramları öğrenmek yerine ben yaptım oldu kolaycılığını seçen gafiller güruhu azgınlıklarını her geçen gün daha da ileri götürerek Kuranın ilk muhatabı ilk öğrencisi, ilk öğretmeni ve ilk örneklendirerek hayata tatbik edicisi olan Rasulullahı(sav) devre dışı bırakmak adına yemedikleri herze kalmamıştır.
Cenab-ı Allah’ın(cc) adı geçtiğinde Allah’ın(cc) adını yüceltme adına övgü sözleri söylenmediği buna mukabil, Rasulullahın(sav) adının geçtiği her yerde türlü türlü övgü sözleri söylendiğini iddia edecek kadar bayağılaşan bu kişilerin ağızlarından çıkan herzeleri buraya yazmaktan içtinap ediyoruz.
Kuranın tefsiriyle ve mealiyle ilgilenen kendi kendini yetiştirdiği(!) iddia edilen kişi sayısınca meal ve tefsirin ortaya çıktığı günümüzde Milletimize her zamankinden daha fazla görev düşmektedir.
Allah(cc) Rasûlünün(sav) övülmüş örnekliğini red ederek, Kuranı ben kendim okur kendim anlarım diyenlere Rahmetli Cemil Meriç’in “Her tarif bir tahriftir” sözünü hatalı yollarından dönmeleri için bir vesile olması ümidiyle tekrar hatırlatıyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.