Konyaspor ve Şekerspor
Geçen hafta yaşanan yönetim krizinin takıma yansımaması, dolayısıyla da oyuncuların ve teknik adamların bundan etkilenmemesi Konyaspor adına son derece sevindirici… Burada en önemli görev yönetime düşüyor… Oyuncuların akitlerini yerine getirdiği müddetçe, “cıngar” çıkmaz…
Umarım bu anlamda tedbirlidir yönetim…
Konyaspor bu sezonun en rahat oyununu oynadı… Halen etkisi ile cebelleştiği travmayı ağır geçiriyor Kocaelispor… Konyaspor’dan aylar önce Süper Lige veda eden Kocaelispor, parasızlığın da bedelini ağır ödedi… Çok sayıdaki oyuncu, yeşil-siyahlı kulübü terk etti… Ellerinde kala kala sadece Serdar Topraktepe kaldı…
Dün oda yoktu…
Genç oyuncuları ile bir “acemi mangası” görünümünde olan rakibe karşı Konyaspor’u üstün kılan daha tecrübeli ayaklara sahip oluşu idi… Yukarıda da söyledim ya, Konyasporlu oyuncular skor keyfini daha da artırabilirlerdi… Biraz beceri eksikliği biraz da Kocaeli kalecisinin iyi yer tutuşları farkı önledi…
Kocaeli takımını hafife alarak, Konyaspor’un keyifli galibiyetine gölge düşürmesin kimse… Dediğim gibi, hak ederek kazandı Konyasporlu oyuncular ve teknik adamlar… Hem de analarının ak sütü gibi…
Önemli olan kazanmaksa eğer, Konyaspor net bir skorla kazandı Kocaelispor maçını… Hele de Çaykur Rizespor’un yenildiği bir haftada…
Özetlersek Konyaspor geçen haftalara oranla daha derli toplu, ne yaptığını bilen taraf görünümündeydi…
Kısacası Konyaspor kazanması gereken bir maçı kazandı… Abartmamak lazım… Bu galibiyete delicesine sevinmenin yolu haftaya oynanacak Hacettepe maçından geçer… Konyasporlu oyuncular, bu galibiyeti taçlandırmak istiyorlarsa, Başkent’ten mutlaka bir 3 puan getirmeliler…
Futbol aklı ve futbol keyfi böyle söylüyor…
***
ŞEKERSPOR VE ALTIPARMAK
İsmail Kartal ile yaşadığı travmanın izlerini hala görebiliyoruz Şekerspor’da… Muhteremle ilgili düşüncelerimin altını aylar önce çizmiştim… “Ne Şam’in Şekeri ne Arap’ın yüzü” diyerek, kendisini Şekerspor camiasının üzerinde gören bu vatandaşı eleştirmiştim…
Arkasından konuşmak gibi olmasın, ama Şekerspor’a “bir şey”ler vermedi, ama “çok şey”ler götürdü… Açıkçası Şekerspor, İsmail Kartal’la hem maddi hem de manevi bir travma geçirdi…
İsmail Kartal, Şekerspor’un canını acıtmakla kalmayıp, yaşanan sahaiçi ve sahadışı olaylarla da kulübün imaj kaybetmesine neden oldu…
Neyse ki, kulüp daha çok yara almadan İsmail Kartal kamburundan öyle ya da böyle kurtulmuş oldu… Belki ucu İsmail Kartal’ın cüzdanına dokundu, ama kendileri adına makul ve doğru olanı yaptı Şekersporlular…
Şekerspor’da İsmail Kartal’dan boşalan göreve Mehmet Altıparmak getirildi… İki satır da olsa bir sohbetimiz oldu kendisiyle… Yapmak istedikleri ve düşüncelerini makul ve mantıklı bulduk…
Altıparmak, ilk sınavını Adanaspor maçında verdi… Ve Şekerspor’un kupada gruplara kalmasında pay sahibi oldu… Sonra, Turgutluspor ile ikinci maçına çıktı… Hem de 45 dakika rakipten bir eksik oynamasına rağmen, konuk takıma tek bir pozisyon vermeden ikinci galibiyete imza attı…
Başarıyı arayan yolda her teknik adamın kendine has bir futbol tarzı olabilir… Saygı duyulmalı buna… Oyun sistemini oyuncu yapısına göre belirlemek, hemen hemen her teknik adamın hemfikir olduğu bir durumdur… Yani, elindeki malzemeye göre oyun kurgusunu belirlemek, taşları yerli yerine oturtmak…
Adanaspor ve Turgutluspor maçlarında bunu gördük Şekerspor’da… Çok paslı oyun anlayışı, topa ve oyuna hakim olabilme düşüncesi ile mücadele etti Altıparmaklı Şekerspor… Hem Adanaspor hem de Turgutluspor önünde seyir zevki yüksek bir oyun seyrettirdi izleyenlere…
Her şey bir yana…
Takım gibi durdu Şekerspor, Adana ve Turgutlu maçlarında… Ne istediklerini ve bunu nasıl yapacaklarını bilen bir görüntüdeydi yeşil-beyazlı oyuncular ve teknik adamlar… Bu iki maçtan çıkardığım sonuç şu: At sahibine göre kişniyor…