Bugün bizzat Konya Valisi Sayın Aydın Nezih Doğan’ın davet ettiği ve İl Kültür Turizm Müdürlüğü’nce hazırlanan “48. Kütüphane Haftası” etkinlikleri başlıyor.
26 Mart - 1 Nisan arası yapılacak etkinlikler çeşitli yer ve konularda etkinliklerinin ilk başlangıcı saat 10.30’da yeni yapılan ve Kültür Park içinde bulunan İl Halk Kütüphanesi’nde sunulacak
***
Asıl gaye asrın ilerlemesi ile insanların okumayı daha da ilerletmesi beklenirken yüzde düzeyine baktıkça maalesef geride kaldığını görmekteyiz.
Bunun o kadar çok belirleyicisi maalesef var. Hele teknolojinin ilerlemesi payı ön planda.
Bu hususta pek çok yerli yabancı bilim adamlarının belirttikleri hususlar var
Bunlardan önemli bir ikisini sunmak isterim.
***
“En önemli etken; yaşanılan pratik hayat gerçekliğinin getirdiği zorlanmalar dolayısıyla kitaptan alınacak ve yaşanamayacak teorik bilgi ve duygulanımların insanlara fazlasıyla lüks ve boş gelmesi.
Tabii ki asıl boş olan kitaplardaki bilgi ve duygusal yaşanmışlıklar değil, maalesef halkımızın kendisidir.
Olumsuz olan halkımıza lüks gelen kitaplardaki bilgiler ve ideal duygular değil, kitap okuyunca kimsenin para vermeden faydalanmaya çalışması.
Plansız olarak güne başlamak.
Okuryazar olmamak.
Beyin değil banka hesabı geliştirmeye yönelik yaşam tarzı oluşturmak.
Önceliklerin hep kitabın önüne geçmesi”
***
“Üç beş sebebi peş peşe sıralayarak çözümlenebilecek gibi değildir bu sebepler. Çook eskilere dayanan meselelerden mütevellit bu haldeyizdir. Şöyle ki;
Osmanlı döneminde bildiğiniz üzre okuma yazma oranı pek düşük. Alfabenin değişmesi ile beraber bu okur-yazar olayı artırılmıştır fakat bu garip sorunlara da yol açmıştır.
Eski Osmanlıca eserlerin okunamaması, eski okuryazarların yeni alfabede zorlanması, dilde Osmanlıcadan sıyrılma çabası sonucunda meydana gelen "yeni dil" olgusu ve bu dile uyum sorunu yaşanması... Kullanılagelen dile reddiye getirip yeni kelimelerle yeni bir dil yaratmak tahmin ettiğiniz üzre zordur.
Dilin, kabullenilmesi ve içselleştirilmesi zaman alır. Bu durumda haliyle, insanlar zorlanmıştır ve okuma-yazma bilseler dahi bi "okuma" alışkanlığı edinememişlerdir. Zira bu yeni dile çekilen yabancılık sebebi ile okumak cidden zorlanmıştır.
Okuma alışkanlığı edinmemiş ailelerde büyüyen yeni nesilde de okuma alışkanlığının kazanılması çok kolay olmamıştır. Haliyle bu yüzden uzun yıllar boyunca okumamışızdır. Yerimizde saymışızdır.
Şimdilerde bu sorun görece azalmıştır. Okuma oranımız artmış bulunmaktadır. Lakin yine yeterli değildir. Bunda, yürütülen sansürcü politikaların da etkisi mevcuttur. Avrupa kaynaklı kitapların Türkçe çevirilerinin yapılmamasının payı büyüktür. Yurt dışındaki bir üniversitenin kütüphanesinde 1 milyon kitap varken (e-book sayısı hariç) Türk üniversitelerinde bin-on bin arasıdır bu miktar”
***
Tabii ki TV hatta cep yani GMS’ler deki yayınların izlenmesi ilerledikçe okuma zamanı da bulamayan gençlerimiz nedense kütüphanelere ders araştırması dışında ziyaretleri hayli azalmakta.
Şöyle bir bizim gençliğimizi düşündüm.
TV, GSM nerde gezer! Araştırma için mevcut zamanın Halkevi, İl Kütüphanesi’nde bir şeyler bulamazdık ama bolca roman hikâye kitaplarını okumak için uzak da olsa giderdik.
Hele bendeniz biraz da eski yani Osmanlı yazısını havi kitapları okuyabilmek için kitapçı olan rahmetli Arif Etik ve Abdurrahman Etik’ten on kuruş kira ile bir hafta okumak için alırdım.
Mesela, polisiye olan Sherlock Holmes, Nat Pinkerton, aşk romanları Kerime Nadir, Mahmut Esat Karakurt ve diğer yabacı yazarlar olarak Emile Zola vb. yazarların çevrimli romanlarını okurdum.
***
Muhakkak ki zamanla bu okumamazlık, açıkları da kapanacaktır ve okuma oranı artacaktır diye düşünüyorum.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…