Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

KERBELA  HÂDİSESİ -1-

KERBELA  HÂDİSESİ -1-

Efendim Çarşamba günü Müslümanlar için özel bir gün olan,‘Aşure Günü’ idrak edildi. Bilindiği üzere Muharrem ayının 10.günü aynı zamanda yine Müslümanlar için çok üzücü Kerbela hâdisesinin yaşandığı acı bir gün! Biz Müslümanlar ve bilhassa da Anadolu Alevileri için Muharrem ayı dendiğinde akla hemen ‘Kerbela Hâdisesi’ gelir. Ancak Sünni Müslümanlar için de bu gün, elbette ki acı bir gündür. Hanefiler, Hanbeliler, Şâfîler, Mâlikiler yâni tüm hak mezhepler, ezvâcı tâhirat için üzülür, onlara yapılan eziyetlere içimiz yanar, kahroluruz. 10 Muharrem, Hicrî 61 senesi, Sevgili Peygamberimiz aleyhissalâtu vesselâm’ın torunu, Emir’el Mü’minun Hz. Ali (r.a)’ın oğlu, Hz. Hüseyin (r.a)’in şehid edildiği gündür. O zaman ki Emevî hükümdârı Yezid’in emriyle, Kûfe vâlisi İbni Ziyad’ın vazifelendirdiği Sa’d Bin Ebû Vakkas’ın oğlunun komutasındaki ordu tarafından etrâfı sarılan Hz. Hüseyin ve berâberindeki 72 değerli Müslüman’ın şehid edilmesi hâdisesi, Müslümanlar için hakikaten acı bir olaydır. Bu hâdisenin geçtiği mekâna şehidlerin defnedildiği yere türbe yaptırılmıştır. Bu mekan, Irak’tadır. Kerbela diye anılır.  Yezid ve orduları tarafından günlerce aç ve susuz bırakılan Hz. Hüseyin, önce etrâfında ona tâbi olanlar sonra da, kendisi hunharca şehid edilmiştir. Bu feci hâdiseye üzüntüleri sebebiyle Anadolu Alevileri 12 gün boyunca mâtem orucu tutarlar. Yezid’in yaptırdığı bu rezil hâdiseyi lânetlerler. Yezid ve emrindekiler, Hz. Hüseyin (r.a) ve onunla birlikte bulunan ehli beyt evlatlarını, Muharrem ayının 2. günü kuşatmış, 7. günü Fırat’ın suyunu kesmiş, 10 günü de, Hz. Hüseyin (r.a) ve ona destek verenleri şehid etmiş, ehli beyti de esir alarak Şam’a götürmüşlerdir. 
Bu üzücü hâdiseye atfen, yiyecek ve içeceksiz kalındığında, halk arasında; ‘Burası ‘Kerbela’ya döndü tâbiri vardır. Muharrem ayındaki mâtemin sebebi, Hz. Hüseyin (r.a)’a yapılan zulmün unutulmaması, bu acı hâdiseye içimizin hâlâ yandığını göstermektir. Ancak Müslümanların yeni Kerbelâlar yaşanmaması adına, Kerbelâ’yı doğru okuması gerekiyor. Evet, bu hâzin hâdiseye tabî ki üzüleceğiz ama bugünkü bâzı fırkaların yaptığı gibi insanların kendi bedenlerine eziyet ve işkence (zincirlerle) etmesi asla tasvip edilemez. Bu ifrattır, dinde bedene eziyet yoktur. Aslında işkence sahnelerinin terk edilmesi gereklidir. İlgililerin böylesi yanlışlıklara izin vermesi, olayın meşrûlaşarak devam etmesine sebep olmuştur. Halbuki bu yürekleri dağlayan hâdiseden dersler çıkarmak gereklidir.
Şurası bir gerçek ki, her toplumun geçmiş târihsel hafızasına kazınmış acı ve üzüntüleri mutlaka vardır. Ancak sürekli bu üzüntülü hâdiselerin konuşulması, acının tâzelenmesi insanların intikam alma duygusunu geliştirebilir. Meselâ ‘Kerbela’ konusu abartılı bir şekilde lanse edildiğinde, bu husus bâzı yanlı ve kötü niyetli mihraklar tarafından Şii-Sünnî çatışmasına basamak teşkil edebilir. Nitekim yıllar evvel Amerika, Irak-İran savaşında kendi içlerinden yetkili anlatıyor; ‘Biz Şii tarafın câmisini bombalar Sünnîler yaptı, Sünnîlerin câmisine bomba atar Şiiler yaptı’ derdik. ‘Ve böylece onlar birbirlerini öldürürlerdi’ diyor. Bu sebeple, hâdiseler konuşulmalı ama geçmişten ibret alıp gelecekte aynı yanlışları yapmamak üzere olmalıdır. Elbette insanlar yaşadığı toplumun geçmişine bigâne kalamazlar hatta etkilenirler. Bu, çok normaldir. Ancak yukardan bu yana bahsettiğimiz gibi, acı hâdiselerin bilhassa abartılarak yeni nesle aktarılması kin, nefret ve intikam duygularının oluşmasına yol açar. Nitekim geçtiğimiz senlerde Irakta gerçekleşen Deaş ile mücâdele kapsamında İran’dan gelen Haşti Şâbi milisleri ismi Osman, Ömer olan Sünnî Müslümanlara olmadık eziyetler yaparak öldürmüşlerdi. Bu Şii, Alevi kîni tezâhürüdür. Zâten Haşdi Şabi bu amaçla kur(dur)ulmuştur. Böylesi acımasızlık Rasûlullâh’ın hayâtında var mı? Önce bunu bir düşünelim. O güzel Peygamber aleyhisselam kendi kızının ölümüne sebep olan kişiyi dahi affetmiştir. Bunu derken Yezid ve yaptıklarını affedelim demek istemiyoruz. Biz insanlar arası kin ve nefrete sebep olan hâdiselerden ibret çıkaralım kanaatindeyiz. Efendim diğer yazımızda konuya devam edelim isteriz. Şimdilik hayırlı Cumâlarınız olsun inşaALLAH.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi