Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Karasu Şelâlesi ve Yerköprü

Karasu Şelâlesi ve Yerköprü

Tarihte kalan günler ile devam eden bu günlerdeki olumsuzlukların verdiği stresi bir kenara atabilmek için…

Bugün o günlerin oluşumunu yazıp okumak yerine, bir yerlere gidip hem temiz hava hem de tabiat harikası oluşumları temaşa ederek geçirmeye ne dersiniz.

Bu yerin anlatımını çocukluğumdan başlayan nostalji içinde anlatmak isterim sizlere.

***

Rahmetli babam öğretmen olduğu Konya-Hadim ilçesine bağlı ve Aladağ vadisi içinde ki Gaziler köyünden, Göynükkışla köyünde öğretmen olan arkadaşına ziyaret için yola çıkmıştık.

1933 yılında olan ve 30 km. ye yaklaşan yolculuk at ve katır’ın (dağlık kesimlerin modern aracı sayılır) geçebileceği dağ yamaçlarından ulaşılabileceği gibi bir günde gidilecek yer (!) değildi.

Yolculuğumuzun akşamına doğru vadinin platform uç kısmında kartal yuvası gibi heybetleşmiş Çakallar (şimdiki ismi Çiftepınar) köyündeki dostların misafiri olduk.

İki buçuk yaşım olarak hatırladığım bu yolculukta akşamleyin az da olsa gecenin sessizliğinde daha da fazlalaşan ve insana hoş gelen büyük bir hışırtı duymakta idim.

Sabahleyin köyden çıktığımızda akan dere gibi suyun birden büyük bir çağlayan şeklinde derinlere akarken gördüğüm ve sesi ile geceleyin tanıştığım şelale’yi temaşa etmiş olduk.

***

İleri yıllarda Gaziler köyünde vadiye bakarken kış günü sabahları çok uzaklarda bir beyaz duman görürdüm. Babam o dumanın şelaleyi gördüğümüz yerdeki Karasu’nun sıcak buharı olduğunu söylemişti.

Beş yaşımda geçirdiğim ayak rahatsızlığı dolayısıyla bu yere getirmişti rahmetli annem.

Hayalimde kalan çalılıklar arasında derinliğine korku içinde baktığım bu suya ayaklarımı banyo ettirmişlerdi.

Bir daha o yerlere gidememiştik. Zaten babamın vazife yeri değişimi ile Konya’ya gitmiş görememiştik bir daha.

1950 yıllarında ilk Avrupa baskısı ve içlemi olarak yayın yapan “Hayat” mecmuası bu yerle ilgili turistik bir yazısı çıkarmıştı.

Muhafaza etsemde ev taşınmaları esnasında diğer kitap ve dergilerle beraber kaybettiğim derginin sayfasında, hatırladığım kadar şöyle deniliyordu.

“…Aladağ vadisinde dünya harikaları arasına girecek kadar değerli gizli bir yer ve hiçbir yerde bu şekilde oluşumu bulunmayan bir tabiat harikası bulunmakta. Bu yeri bulmakla beraber tetkik için giden ..(isimleri veriyordu ama hatırımda kalmadı) Alman karı koca botlarını ile bu harika su mağarasına girerek tehlike içinde bir (beklide hatırladığım kadarı ile iki gün yazılı idi ama bendeniz abartmayayım dedim) günde aşabilmişler” diye bahsediyor, geniş bilgi veriyordu.

“Vadideki Göksu adı ile bilinen dere, platformun deriliğinde giderken birden yer altına giriyor. Bu yer altından gidiş bir km. ilerde çıkış yapıyor.

Mağara gibi genişleyen ama yer yer çok zor geçebilecek dar yerlerde suyun şiddetlenmesi ile zorlukla karşılaşan yer yer göller gören bu kişiler, iki sefer ölümle karşılaşabilmişler. Sarkıtların başlarına vurmaları vb. yanında botun delinebilmesi de oluşmuş.

Çıkış ağzına gelince ise, yukarıdan akan Karasu’nun şelale kuvvetiyle karşılaşıp batma tehlikesi geçirmişler…”

Aşağıda bendenizce genişçe izah edebileceğim bu yeri tetkik eden, herhalde Arkeolog da olabilen Alman aile anlatımı…

Almanya’da yayınlanan dergide resimleri ile yayınlamış. Hayat Dergisi’de buradan devşirmiş olmakta.

***

Bu bendenizin merakı olmuş o yeri tekraren görmek arzusu içine girmiştim ama ne yol ne de vasıta vardı.

Belki inanamayacaksınız ama hakikat. Aladağ vadisinde olan köylü vatandaşlar o havaliyi sadece yer köprü olarak adlandırıp bazıları ki az olarak şelaleyi bilmekte diğerleri bilmemekte idi.

Bize misafir gelen bir aileye sormuştum yer köprü ve şelaleyi. Verilen cevap bilmiyoruz idi.

Hele yıllar sonra ki 1980’de yol yapım kontrolü için gittiğimizde şoförümüz öğle yemeğimiz nevaleyi düz bir yere serince “Burada değil aşağıda şelaleyi seyrederek yiyelim.” Dememe “Ne şelalesi?” demiş götürünce de “Ben şu yakınından 11 yıl geçerek yukarı köye gittim ama bilmiyordum” diyerek hayretini ortaya koymuştu.

***

Gelelim bu tabiat harikası yerin anlatımına

Halk tarafından hatta nedense turizm ilgilerince gösterilen bültenlerde bile “Yerköprü Şelâlesi” veya “Göksu Şelâlesi” olarak adlandırılır.

Bu isimlerde denilebilir ama hakikatini söylemek daha doğru olmaz mı? Çünkü Şelâle ne Yerköprü ne de Göksu deresi ile ilgili.

Yerköprü dediğimiz yer Göksu deresinin yer altına girmesi ile köprü vazifesini gören yaklaşık 1x1 Km alan içinde, üstünde tarım yapılan yollar olan bir kısım.

Bu yerlerdeki tarımın sulama işlemi Göksu deresinden değil Karasu ile yapılmakta.

Karasu ise Göksu deresinin yer altına girdiği yerin 500 m. yukarısında büyük kayaların altından çıkan siyahımsı sıcak denilebilecek ve içilmeyen bir su.

İşte bu su giderken açılarak geniş alan kapsıyor dere gibi oluşuyor. Gittiği yerleri sulayıp düzlüğün sonundaki uçurum gibi düşüş yapan yerde Şelâle meydana getiriyor.

Ve tam altından çıkan Göksu ile karışıp Göksu deresi olarak akmaya devam ederken birde Göksu Elektrik santralına enerji sağlıyor.

Yıllar sonra ki 1965’ler de oto sahibi olunca ilk işim orayı ziyaret oldu. Otosu olan birçok aileyi Pazar günleri teşvik edip götürdüm.

Şelâle, benim küçükken gördüğümün kuvvetli şekli yok bugünlerde tabii. Sonraları karasunun suyundan beş tane su değirmeni istifade edince…

Yarısı yanlardan akıp gidiyor. Birde yaz günleri su azalıyor tabii.

Mavi tünele çevrim Göksu’ya tesir edecek elbette ama şelâleye değil.

***

Gerçi bu harika yerin anlatımı yapılıyor sadece Şelâle olarak. Göksu deresinin mağara yapımından ise pek bahsedilmiyor. Hatta bilinmiyor desek var sayım içinde!.

Hâl bu ki bir profesörümüzün bulduğu Isparta ve Antalya arası kısımda. Şelâle olmayıp sadece yer köprü gibi yer altından yürüyen “Altınbeşik su ve mağarası” ilgi görerek Milli park haline getirildi.

Burasını mı? Sadece o havali bir şeyler yapmak istedi ise başaramadı.

Âcizane teklifim Konya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün bu yere ilgisi ve geziler tertip etmesi yanında bakanlığın da ilgilenmesi olacaktır.

Tabii ilgi duyan olursa!..

***

Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi