Kaldı dört hafta
Kabul edelim ya da etmeyelim, kaleci Recep’in tutuklanması, Poljac’ın trafik kazası ve üstüne üstlükte maçın yardımcı hakemi Şeref Basmacı… Dramatik Hacettepe mağlubiyetine önemli bir nedendi…
Çoğunluğa göre tek neden…
Ama sadece o mu?
Buzdağının görünmeyen yüzeyine bakmak ve onun üzerinde de kafa yormak gerekmez mi? Örneğin meselenin psikolojik yönüne…
Ünlü bir spor adamının sözleriydi… Şimdi tam olarak hatırlamıyorum… “Baskıyı arkanıza alırsanız, o sizi iter. Ama baskı üzerinize çıkarsa, o sizi ezer” demişti…
Özellikle de Hilmi Kulluk ve Hüsnü Özkara’dan sonra büyük bir travma geçiren, şaşkın ördek misali geri geri giden ve çoklarca insanın beklentisine cevap verme zorunluluğunu hisseden bir oyuncu grubu iseniz… Hem zihinsel hem de fiziksel bir çöküntü halinde olmanız da cabası…
Sahada bir şey yapamamanız da…
Taraftarın “artık yeter” dediği haklı bir “isyan”ın sorumluluğunuzu bir kat daha artırdığı bir dönemde, bu koşullara refleks koyabilecek bir hazırlığınız yoksa o spor adamının dediği gibi, baskı üzerinize çıkar ve sizi ezer…
Şunu söylemeye çalışıyorum; Konyaspor’u yönetenlerin söylediği gibi, Hacettepe yenilgisinin tek nedeni hakem değildi… Baskı baskın çıkınca, beyinler ayaklara ayaklar da topa hükmedemedi…
Kabul etmek gerek…
Sadece oyuncular ya da hakemler mi? Herkes defoluydu Hacettepe maçında… Saha içinde görev yapanlar da, şeref tribününü “Dingon’un ahırı”na döndürenler de…
Daha net bir şey söylemek gerekirse, deve gibiydik… Doğru bir tarafımız yoktu ve Hacettepe maçını da bu nedenle kaybettik…
xxx
Ölümü görüp de sıtmaya razı olan bir toplumuz… Büyük hüsranlar yaşayan bizler, küçük ayrıntılardan mutluluk çıkarabilme hünerine sahip insanlarız… Bu da biz Türklere özgü bir duygu olsa gerek…
Örneğin Konyaspor’u sevenler gibi…
İkinci yarıdaki yaşanan travmaların ardından, bir Kocaelispor bir Boluspor galibiyetleriyle mutlu olabiliyorsa bu camia, Konyaspor’u yönetenler, öpsünler başlarına koysunlar bu kaderci insanları…
Şimdi…
Kim ne derse desin, Ziya Doğan’ın büyük bir “psikolojik baskı” yiyen oyuncu topluluğuna bir “sinerji” bir “özgüven” bir “hüner” getirdiği ortada… Göreve gelişi ile birlikte taşları yerine oturtmaya çalıştığı da bir gerçek…
Hüsnü Özkara, Mehmet Yıldırım, Fuat Yaman ve Ziya Doğan… Bahattin Karapınar yönetiminin 6 aya sığdırdığı 4 teknik adam… Özkara’dan sonra dikiş tutmamışsa ya da işler iyi gitmemişse ne yapılacak? Yönetim ve futbolcular gitmeyeceğine göre Hocalar paketlenecek! 29 haftaya 4 hoca sıkıştırılıyorsa ve futbolcuların çoğunluğu ile başkan yerinde duruyorsa, bu işte terslik yok mu?
Neyse…
Ata binip uzağa gitme zamanı değil…
Ziya Doğan, Konyaspor’un kalan 4 haftasında ne yapacak? Yukarıda da altını çizdiğim gibi, elindeki malzemeyle en iyi sonucu almaya çalışacaktır kuşkusuz… Artı motivasyonlarla yıkık dökük oyuncu topluluğunu ayakta tutmaya çalışacak…
Bunu zamanla göreceğiz…
xxx
Hakemler üzerinden hem TFF’yi hem de Mehmet Baykan’ı hedef gösterenler, çuvaldızını biraz olsun kendilerine batırmalılar… Kendi beceriksizliklerinin ve başarısızlıklarının faturasını, bu işte “zerre” kadar vebali olmayan insanlara çıkarmamalılar…
Şık durmuyor…
Hem de hiç…
Sonuç iyi oldu mu benden, kötü oldu mu senden…Hem elli kuruş, hem de şoför mahalli olmuyor işte…
Hele hele Konyaspor için sezon başından bu yana, Konyaspor yönetiminin bilgisi dahilinde talep olarak ya da talep olmadan yaptıklarını anlatma, anlatabilme özgürlüğüne sahip olmayan insanlara karşı yapılmak istenenler de bilinsin ki, hiç hoş değil…
Bunları biz biliyoruz…
Pekala sizler de biliyorsunuz…
Dahası bilmesi gereken kitleler zaten biliyor…
Naklen yayın bedellerinin bir çırpıda ödenmesi, disiplin cezaları, tesis yardımı, yerel kaynaklardan destek sağlanması, lisansların çıkarılması için gösterilen çabalar vesaire…
Komplekse gerek yok, yiğidin hakkını yiğidi verin… Bırakalım oradan buradan çekiştirmeyi, el ele vererek bu takımı layık olduğu yere çıkaralım…
Aksi takdirde ne bağ kalır bağbancı.
Ama sadece o mu?
Buzdağının görünmeyen yüzeyine bakmak ve onun üzerinde de kafa yormak gerekmez mi? Örneğin meselenin psikolojik yönüne…
Ünlü bir spor adamının sözleriydi… Şimdi tam olarak hatırlamıyorum… “Baskıyı arkanıza alırsanız, o sizi iter. Ama baskı üzerinize çıkarsa, o sizi ezer” demişti…
Özellikle de Hilmi Kulluk ve Hüsnü Özkara’dan sonra büyük bir travma geçiren, şaşkın ördek misali geri geri giden ve çoklarca insanın beklentisine cevap verme zorunluluğunu hisseden bir oyuncu grubu iseniz… Hem zihinsel hem de fiziksel bir çöküntü halinde olmanız da cabası…
Sahada bir şey yapamamanız da…
Taraftarın “artık yeter” dediği haklı bir “isyan”ın sorumluluğunuzu bir kat daha artırdığı bir dönemde, bu koşullara refleks koyabilecek bir hazırlığınız yoksa o spor adamının dediği gibi, baskı üzerinize çıkar ve sizi ezer…
Şunu söylemeye çalışıyorum; Konyaspor’u yönetenlerin söylediği gibi, Hacettepe yenilgisinin tek nedeni hakem değildi… Baskı baskın çıkınca, beyinler ayaklara ayaklar da topa hükmedemedi…
Kabul etmek gerek…
Sadece oyuncular ya da hakemler mi? Herkes defoluydu Hacettepe maçında… Saha içinde görev yapanlar da, şeref tribününü “Dingon’un ahırı”na döndürenler de…
Daha net bir şey söylemek gerekirse, deve gibiydik… Doğru bir tarafımız yoktu ve Hacettepe maçını da bu nedenle kaybettik…
xxx
Ölümü görüp de sıtmaya razı olan bir toplumuz… Büyük hüsranlar yaşayan bizler, küçük ayrıntılardan mutluluk çıkarabilme hünerine sahip insanlarız… Bu da biz Türklere özgü bir duygu olsa gerek…
Örneğin Konyaspor’u sevenler gibi…
İkinci yarıdaki yaşanan travmaların ardından, bir Kocaelispor bir Boluspor galibiyetleriyle mutlu olabiliyorsa bu camia, Konyaspor’u yönetenler, öpsünler başlarına koysunlar bu kaderci insanları…
Şimdi…
Kim ne derse desin, Ziya Doğan’ın büyük bir “psikolojik baskı” yiyen oyuncu topluluğuna bir “sinerji” bir “özgüven” bir “hüner” getirdiği ortada… Göreve gelişi ile birlikte taşları yerine oturtmaya çalıştığı da bir gerçek…
Hüsnü Özkara, Mehmet Yıldırım, Fuat Yaman ve Ziya Doğan… Bahattin Karapınar yönetiminin 6 aya sığdırdığı 4 teknik adam… Özkara’dan sonra dikiş tutmamışsa ya da işler iyi gitmemişse ne yapılacak? Yönetim ve futbolcular gitmeyeceğine göre Hocalar paketlenecek! 29 haftaya 4 hoca sıkıştırılıyorsa ve futbolcuların çoğunluğu ile başkan yerinde duruyorsa, bu işte terslik yok mu?
Neyse…
Ata binip uzağa gitme zamanı değil…
Ziya Doğan, Konyaspor’un kalan 4 haftasında ne yapacak? Yukarıda da altını çizdiğim gibi, elindeki malzemeyle en iyi sonucu almaya çalışacaktır kuşkusuz… Artı motivasyonlarla yıkık dökük oyuncu topluluğunu ayakta tutmaya çalışacak…
Bunu zamanla göreceğiz…
xxx
Hakemler üzerinden hem TFF’yi hem de Mehmet Baykan’ı hedef gösterenler, çuvaldızını biraz olsun kendilerine batırmalılar… Kendi beceriksizliklerinin ve başarısızlıklarının faturasını, bu işte “zerre” kadar vebali olmayan insanlara çıkarmamalılar…
Şık durmuyor…
Hem de hiç…
Sonuç iyi oldu mu benden, kötü oldu mu senden…Hem elli kuruş, hem de şoför mahalli olmuyor işte…
Hele hele Konyaspor için sezon başından bu yana, Konyaspor yönetiminin bilgisi dahilinde talep olarak ya da talep olmadan yaptıklarını anlatma, anlatabilme özgürlüğüne sahip olmayan insanlara karşı yapılmak istenenler de bilinsin ki, hiç hoş değil…
Bunları biz biliyoruz…
Pekala sizler de biliyorsunuz…
Dahası bilmesi gereken kitleler zaten biliyor…
Naklen yayın bedellerinin bir çırpıda ödenmesi, disiplin cezaları, tesis yardımı, yerel kaynaklardan destek sağlanması, lisansların çıkarılması için gösterilen çabalar vesaire…
Komplekse gerek yok, yiğidin hakkını yiğidi verin… Bırakalım oradan buradan çekiştirmeyi, el ele vererek bu takımı layık olduğu yere çıkaralım…
Aksi takdirde ne bağ kalır bağbancı.