Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Kadının problemlerine yeni çözümler

Kadının problemlerine yeni çözümler

Bu hafta memleketin hemen her yerinde 8 Mart ‘Kadınlar Günü’ münâsebetiyle çeşitli mahfillerde kadınlar, hakları ve hukuk ihlalleri konuşuluyor. Bizimde şüphesiz bu konuda söyleyeceklerimiz var.

Dünyâdaki modernleşme sürecinde en fazla kadın konusu istismar edilmiştir. Kadın hak ve hürriyetlerinin sınırları özgürlük bağlamında değerlendirilince pek çok istismâra açık saha gün yüzüne çıkmıştır.

Bilindiği gibi 8 Mart 1857’de, Amerika’nın Newyork kentinde kadın işçilerin daha iyi şartlarda çalışma haklarını elde edebilmek için yaptığı grevde polisin aşırı şiddet uygulayarak kadın işçileri fabrikaya sıkıştırıp orada çıkan yangında tam 129 kadının can vererek ölmesi hâdisesi, 8 Mart ‘Kadınlar Günü’ kutlamalarına temel dayanak olmuştur. Bu konuyu daha önce yazdığımız için üzerinde durmak istemiyorum. Asıl şunu söylemek istiyorum;

Hak aşkına o günden bu yana ne değişti??? Yine kadın sömürülüyor yine kadın toplumda itilip-kakılıyor. O günden bu yana kadınların hakları, hukukları, namusları çiğnenmiyor mu?

Kadınlar neredeyse 150’yi geçkin senedir kişisel ve sosyal haklarını hukuksal yönden elde etmek için pek çok gayretler sarf ettiler. Batıda bir zaman kadınlar insan yerine bile konmayıp sayı ile çağrılırken zaman içinde devletler kadınlara seçme ve seçilme hürriyetini verdiler. Kadın-erkek eşitliğini sağlamak adına birçok düzenlemeler yaptılar. İlerleyen senelerde kadına şiddeti engellemek için yeni modern cezâi müeyyideler getirdiler. Şimdilerde tâciz ve tecâvüzü önleyici bir dizi hukuksal kanunları devreye koymak gayretindeler. Daha neler neler…

Hani o günden bu yana ne değişti? Yine kadına şiddet, tecâvüz, tâcizler hak ihlalleri devam etmiyor mu?

8 Mart’ta, yüksek boyutta; ‘Aman kadına yönelik … şunlar şunlar olmasın’ deniyor, harâretli konuşmalar yapılıyor, yazılı metinlere imzâlar konuyor. Sonrası ayni şeyler daha ertesi gün kaldığı yerden devam ediyor. Bu sene de aynisi olacaktır. Kadınlar günü diye ilan edilen günde yine çeşitli etkinlikler icra edilecek, şimdiye kadar kadına yapılanları kınayıcı konuşmalar düzenlenecek, bu konudaki tedbirler-önlemler anlatılacak. Özge Can gibi somut örneklerin bir daha yaşanmaması için dilek ve temennilerde bulunulacak ama ardından yine aynıları devam edecek.

Sizlere ümitsizlik tablosu sunmak için bunları yazmadık aziz okuyucu. Ancak her şey ortada! Önce gerçek realiteyi tespit etmek gerek. Tedbir alınmasın demiyoruz. Tabi ki bu hususta devlet elinden geleni yapsın. Önlemlerle, cezâlarla bu iş çözümlenemiyor hatta medyada kadın cinâyetleri, şiddet ve tecâvüz vakaları köpürte köpürte verildiği için bu tür vakalar artış bile var, biz bunu söylemek istiyoruz. Son zamanlarda meşhur olmak ve basında yer almak için böylesi kişilik bozukluğu olan şizofren tipler bilhassa kadınlar gününde cinâyet işlemeyi âdeta bir mârifet sanıyorlar. Akşam basın-yayın organları; ‘İşte kadınlar gününde bile durmadılar yine filan filan hâdise işlendi’ diye haber geçiyor.

Mesele vahim. Tamam, cezâlarla da olmuyor. O halde başka çözümler aramalı değil mi? Bu hususta kurulan komisyonlar var. Hep işin ceza ve yaptırım konusu konuşuluyor. Oysa problem bir eğitim problemidir. Ne kadar ceza koyarsanız koyun, konu devam edecektir. Ancak insanların kafalarını eğiterek bu işi çözebiliriz. Her şeyiyle acımasızlığa doğru hızlıca sürüklendiği içinde yaşadığımız şu dünyâda, biraz uzunca sürecektir ama bizler illa eğitim illa eğitim diyoruz. Başkalarının hak ve hukûkuna saygının ehemmiyeti, insanları, kadınları, mâsum çocukları istismârın ne kadar yanlış olduğunu, kul hakkı gerektirdiğini insanlara her mahfilde, her kurumda, okullarda mutlaka mutlaka anlatmalı. Bu iş ‘Kadına uzanan eller kırılsın’ şeklindeki sloganik ifâlerle geçiştirilmeyecek kadar hayâtî bir konudur. Zira toplumun yarısını oluşturan ve topyekûn bir milletin nesillerini yoğuran gizli eller olan kadınların mağduriyeti bütün bir toplumun mağduriyetidir.

Tekrar ediyoruz bu iş eğitimle çözülür. Asli değerlerimizi insanımıza kazandırarak, küçüklükten ta yetişkin olana değin şahsiyetlerini doğru şekillendirerek, dînî inanç değerlerimizi gündeme koyarak çözebiliriz vesselam. Yoksa bu yapılanlar havanda su dövmekten öteye gitmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi