İslam Kardeşliği
İslam Kardeşliği nedir?
İslam’dan başka hiçbir dinde bulunmayan kardeşlik.
Sıhriyet bakımından kardeşlik aynı ana, aynı babadan oluşan kardeşlik. Amma öyle olur ki kardeşten biri dinsiz, ateist olur, o biri dindar olur. Bu iki öz kardeş bir biriyle uyuşamazlar. Ciddi gerilim olur. Bu kardeşli din kardeşliğinin verdiği zevki vermez.
Sütkardeşliği. Aynı anadan süt emen kardeşler. Bunlar arasında da evlenme yasağı olur, amma mirasta hak sahibi olamazlar.
Din kardeşliği. İslam’ın yücelttiği kardeşlik. Bizim dinimizde yeryüzündeki tüm Müslümanlar kardeştir.
Allah (c.c) Kur'an-ı Kerim'in Hucurat Suresi'nde (ayet 10) şöyle buyurur: “İnnemel müminine ihvatün” “Müminler ancak bir birinin kardeşidirler” Yeni layt Müslümanlar Hıristiyanları, Yahudileri de kardeş yapıyorlar. Allah'ın yapmadığı kardeşliği sözde aydın Müslümanlar, Allah ve Peygamber düşmanlarını kardeş ilan ediyorlar. “İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Bir birinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız” buyurur iki cihan sultanımız.
Dostluk güzel huyun meyvesidir. Peygamberimiz (s.a.v) bir hadiste şöyle buyurur: “Müslüman kendisi için sevip arzu ettiği bir şeyi, başkaları için de sevmedikçe - kendisine yapılmasını hoş görmediği bir şeyi Müslüman kardeşi için de hoş görmedikçe imanda kemale eremez” Kardeşliğin en önemli yönlerinden birisi de şudur. Allah (c.c) Kur'an-ı Kerim'in Maide Suresi'nin ikinci ayetinde şöyle buyurur: “Bir birinizle iyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, sakın ha düşmanlık ve günah üzerinde yardımlaşmayın”. Mümin kardeşler iyilikte, güzellikte, hakta, helalde yardımlaşırlar. Çirkin işlerde, küfürde, haramda yardımlaşmazlar. Gerçek İslam kardeşliği bunu emreder.
Hucurat Suresi 12. ayette şöyle buyrulur: “Bir birinizin kusurlarını araştırmayın” Buradan da şu sonucu çıkartıyoruz: Bir Müslüman diğer bir Müslüman’ın sırlarını ortaya çıkarmaz. Hataları örtmede gece gibi olur, cömertlik ve merhamette güneş gibi olur. Herkesi aydınlatır ısıtır.
Allah (c.c) Hucurat Suresi 11. ayette şöyle buyurur: “Bir birinizin kusurlarını araştırmayın. Bir Mümin, Mümin kardeşinin kusurunu, ayıbını araştırmaz” Bu kardeşliğin gereğidir, amma öz kardeşler arasında böyle bir vucubilik yoktur.
İslam kardeşliğinin temeli hicretten sonra Medine’de iki cihan sultanı tarafından atılmıştır. Peygamberimiz (s.a.v) Medine’ye gelmezden önce Evs ve Hazrec kabileleri arasında 120 yıldır süren kan davaları ve savaşlar vardı.
Yine Kur'an-ı Kerim'in Ali İmran Suresi 103. ayette şöyle buyurur: “Allah'ın size olan nimetlerini hatırlayın. Hani siz bir birinize düşman idiniz de. O (Allah cc) kalplerinizi birleştirdi ve siz o nimet ile kardeş oldunuz, uçurum kenarındaydınız da O sizi kurtardı”
Peygamberimiz (s.a.v) Mekke’den hicret eden muhacirlerle Medineli ensarı kardeş ilan etti. Nasıl bir kardeşlik? Birisi simsiyah Habeşli Bilal, diğeri İranlı Selman-ı Farısi. Yani bizim dinimizde ırkçılık denilen hastalık haramdır. Kürdüyle, Türküyle, Lazı, Çergezi, Arabıyla bir kardeşiz. Eğer bu inanç olmasaydı, bizim doğumuzu çoktan bölerlerdi. Din kardeşliği kuvvetli bir çimentodur. Selahaddini Eyyubi Kudüs'ü alırken Kürtler için savaşmadı, İslam için savaştı. Ölünce kabirde sual melekleri kürtmüsün? Türkmüsün? Diye sormazlar. Rabbin kim, dinin ne, kitabın nedir, Peygamberin kimdir diye sorarlar.
Arapça tabirle; la Şarkıyye vela gaybiyye beş islamiye ismaliyye
Ne şark, ne garb, ne doğu, ne batı. Ancak İslam. Yani İslam kardeşliği.
Peygamberimiz (s.a.v) Ensar ve muhaciri topladı, bir biri ile kardeş yaptı. Bunlardan bir tanesi dünya tarihine altın harflerle yazılan bir kardeşlik.
Muhacirlerden Abdurahman bin Aff ile Ensardan (Medinelilerden) Saad İbni Rebi kardeş oldu. Saad İbni Rebi şöyle dedi: “Kardeşim Abdurahman, şu dört odalı evimin yarısı senin. Şu miktar param var, onun da yarısı senin. Falan yerde hurma bahçem var, yarısı senin. Senin ailen Mekke’de kaldı. Sen yalnız geldin. Benim iki tane hanımım var, hangisini beğenirsen ben onu boşayacam, sen nikah et, senin eşin olsun” Abdurahman göz yaşlarını tutamadı, hayır ben bunları kabul etmem, bana çarşının yolunu göster dedi. Sonra Abdurahman Medine’nin en zengin adamı oldu. Bir defasında Şamdan ticaretten dönerken tüm mallarını Müslümanlara verdi. Evet, dünya dünya olalı böyle bir kardeşlik yaşamamıştır. Bu gün bizim bu kardeşliğe ihtiyacımız var. Ebuzer şöyle der: “Bir defasında kızdığım için Bilal’a kuru siyah karının oğlu demiştim. Peygamberimiz (s.a.v) beni çağırdı, “sen Bilal’a anasından dolayı mı hakaret ettin.” “Demek ki, senin içinde cahiliyet adetleri yaşıyor.” Bu sözü duyunca eridim, çok mahcup oldum, söylediğime bin pişman oldum. Hemen Bilal’ın yanına gittim, kapısına yüzün kuyu yattım, yüzümü yere tozlara koydum. Ağlayarak, Ya Bilal, beni affet, ben hata ettim, vallahi beni affetmedikçe yüzümü tozdan kaldırmam dedim, Bilal da ağlayarak geldi, beni kucakladı. O zaman ben dünyanın en mutlu insanı oldum. Kişi hatasını kabul etmesi kadar irfan sahibi olamaz.
Müslüman bir kimse, ikram edileni ilk önce şu kardeşime ver der. Yermük savaşındaki bir olayı İyaş (RA) şöyle anlatıyor: “Elimde bir miktar suyum vardı. Yaralandım, tam suyu içeceğim zaman yaralılar arasından amcamın oğlu Allah rızası için bir yudum su dedi. Hemen suyu ona verdim. Tam suyu ağzına götürdü. İleriden ağır yaralı olan Ebu Cehlin oğlu İkrimenin sesi geldi. Yandım, su veren yok mu? Amcamın oğlu suyu içmedi, eliyle İkrimeyi işaret etti, ben dayanırım, o kardeşime ver dedi. Hemen İkrimeye koştum. İkrime tam içecekti, ileriden daha ağır bir yaralı Allah rızası için bir yudum su verin dedi. İkrime eliyle suyu itti. O yaralıya işaret etti. Ben ona koştum. Amma su içmek ona nasip olmadı, vefat etti. Ben İkrimeye içireyim dedim, geldim o da vefat etmişti. İlk geldiğim amcamın oğluna geldim, su ona da nasip olmadı, ben gelinceye kadar vefat etmişti. Ben çok üzüldüm. Dönünce Peygamberimiz (s.a.v) olayı anlattım. İşte, İslam’ın kardeşliği budur dedi”
Kıymetli okurlarımız;
Bu gün bizim böyle kardeşliğe ihtiyacımız var. Bu kardeşliği tesis etmeden huzur olmaz, barış olmaz, refah olmaz, kalkınma olmaz. Böyle kardeşlik varken neden ırkçılık yaparız, neden bir birimizi yeriz, neden güven duygularımızı yıkarız. Neden, neden, neden?
Sonuç olarak şunu söylemek isterim: Hepimizin kafasına şu yirmilik çivinin çakılması lazım. 1 – İslam olmadan kurtuluş, barış, huzur olmaz. 2 – Şuur olmadan kurtuluş, barış, huzur olmaz. 3 – Cihat etmeden, gayret etmeden, çalışmadan da huzur olmaz. Hodri meydan bu üçü olmadan refah, huzur barışı getirsinler de, görelim.
Selam ve Dualarımla,
(aligalipdogan.blogspot.com / [email protected]
[email protected] / [email protected] )
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.