Sayın Okuyucular bu gün siyasetten, günlük çalkantılardan olumlu olumsuz olaylardan uzak.. Ama bizlere ve bilhassa eğitim, üretici ve pazarlamacıları ilgilendirip onların daha ileri işlemlere baş koyabilecekleri bir konuya girmek isterim.
Bazılarımız, beni ilgilendirmez diyebilse de. Aslında insanlarımızın daha ileri teknik, öğrenim ve buluşlara yönelerek.. Hem kendilerine yeni kazançlar sağlaması hem de siyasetle uğraşılacağına, birbirimizi didiklemeye gitmeye gem vurup, bir nevi huzur getirebilecekleri düşüncesindeyim.
Tabii, dikkatle okuyan okur bilgilenir hatta konu içinde ise öğrenir. Bunların yanında. Nemelazımcılık düşüncesi içinde “Bana ne” deyip atlayıveren de olur.
***
Geçenlerde KTO başkanından mail daveti aldım. Doğruyu söylemek gerekirse daha öncelerde belirttiğim “Kendi asli ve günlük işlemleri dışında fayda sağlayan kurumlar” içinde bulunan Konya Ticaret Odası Kültür yayınları, mensupları için çeşitli devletlere geziler tertibi, sergilere iştirak etmeleri sağlanırken…
Devletin, daha doğrusu hükümetlerin yapması gereken Eğitim hizmetlerinden olan Üniversite açılması olarak bilimde Konya’ya faydalı hizmet sağlaması yabana atılır işlemlerden değildir herhalde.
Gelen davetin konusu “KOBİ’lerde teknolojik olmayan İnovasyon faaliyetlerinin yaygınlaştırılması amacıyla Üniversite - Özel sektör işbirliği Çalıştayı” idi ve bu çalıştaya katılacak üye ve firmaların kayıt yapması duyurulmakta idi.
Doğruyu konuşayım. Bendeniz de “Benim KOBİ’ler, İşletmeler ve Üniversite ile bir ilgim bulunmuyor” düşüncesi yani “Neme lazım, bana ne” için de önce ilgilenmemiş müracaat gününü de geçirmiştim.
Geçirmiştim ama sonra dikkat edip İngiltere elçiliğinin beyanlarını görünce bir gideyim düşüncesiyle, başarılıyız dedikleri ulaşım övgüsü içinde olan Büyükşehir Belediyemiz ilgililerinin aksine Tren Gar’ından Konya Dedeman oteline, yarı tabanvay(!), yarı minibüse binerek bir saat sonra vasıl olunca gecikmeli girdim.
Tahminim büyük salonda yüzlerce KOBİ ve şirket temsilcilerinin dolduracağı idi ama küçük bir salona aldılar!.
Elli kişilik salonda maalesef 28 temsilci on kadar toplantı vazifelisi, altı muhabir bir yazar (bendeniz) iştirak görüntüsü içinde idi..
Bu konularla toplantı başkanı Selçuk Üniversitesinden Sayın Prof. Dr. Mehmet Tekin ve Doç. Dr. Mehmet Yıldız Selçuk.
Medya’nın haber bile yapma, mesleklerini ilgilendiren KOBİ, İşletme, Pazarlamacı ve Eğitimcilerin iştirak ve ilgi göstermemeleri üzerinde haylice yakındılar.
Bendeniz bu yakınmaya üniversiteleri de koymak isterim. Ne güzel Selçuk Üniversitesi bu şekil bilim ve birliktelikle faydalı olmaya çalışırken diğer çoğunluk üniversitelerin hatta iş adamlarının kurduğu yarı resmi kuruluş idarecilerinin siyasi ve ideolojik tutumlarını da göz ardı etmemek düşüncesindeyim
Haklı da idiler. Aşağıda özetle verebileceğim bilgilerden de anlaşılacağı üzere yurdumuzun kalkınmasına da kuvvet verecek bu şekil çalışmadan istifade edeceklere duyurmak, onların ilgisini çekerek faydalı olmalarını temin etmek çok yerinde olurdu.
Olurdu ama maalesef bizimkilerin manşetleri başta Cumhuriyet ve Laik’lik elden gitmesi, İrtica, Başörtüsü, Darbe’cilik, Ergenekonculuk ve Kürt hakları (ki bendeniz T.C. Kanun ve yaşamında hangi haklara sahip değiller bu yaşa geldim anlayamadım! çocukluğumdan beri yaşamlarında “Sen niye Kürtçe konuşuyorsun, kültürünü yaşıyorsun?” diyeni de görmedim.) konularının dışına çıkamamaktalar!.
***
Biz gelelim esas konuya…
İlk defa ekonomist ve politika bilimcisi Joseph Schumpeter’in “Müşterilerin henüz bilmediği bir ürünün veya var olan bir ürünün yeni bir niteliğinin pazara sürülmesi; yeni bir üretim yönteminin uygulanmaya başlanması; yeni bir pazarın açılması; hammaddelerin veya yarı mamullerin tedariki konusunda yeni bir kaynağın bulunması; bir sanayinin yeni organizasyona sahip olmasıdır” tanımlaması ile başlayan “İnovasyon” Türkiye’de 2000 yılı ortalarında gündeme gelmiş.
İkinci bir tanımlama olarak; “Yeni veya önemli ölçüde değiştirilmiş ürün (mal ya da hizmet), veya sürecin; yeni bir pazarlama yönteminin; ya da iş uygulamalarında, işyeri organizasyonunda veya dış ilişkilerde yeni bir organizasyonel yöntemin uygulanmasıdır. (Oslo Kılavuzu)” denilen İnovasyon, kısımlara ayrılmakta
Ürün/Hizmet inovasyonu
Yeni veya özellikleri ya da kullanım amaçları açısından önemli ölçüde geliştirilmiş/iyileştirilmiş bir mal veya hizmetin pazara sunulması.
Süreç inovasyonu
Yeni veya önemli ölçüde geliştirilmiş/iyileştirilmiş üretim ya da dağıtım yönteminin uygulanması.
• KAIZEN
• Yalın üretim, JIT
Pazarlama inovasyonu
Ürün tasarımında veya paketinde, ürün yerleştirmede, ürün promosyonunda ya da fiyatlandırmasında önemli değişiklikler içeren yeni bir pazarlama yönteminin uygulanması.
Organizasyonel inovasyon
Firmanın iş uygulamalarında, işyeri organizasyonunda veya dış ilişkilerinde yeni bir organizasyonel yöntemin uygulanması olduğu belirtilmekte.
Firoz Rasul, BALLARD Systems Inc., CEO da; “İnovasyon sadece teknoloji geliştirmekle ilgili değildir. İnovasyon bizim pazarlama stratejilerimiz, nasıl finansman sağladığımız, stratejik ortaklık kurma şeklimiz ve devlet kurumlarıyla nasıl çalıştığımızı gözlemleme ve yeniden yapılandırmadır.” tanımlamasına göre de, Teknolojik Olmayan İnovasyon bulunmakta.
Organizasyonel inovasyon ve pazarlama inovasyonu ki “Geliştirilen ürün veya hizmetin daha fazla müşteri çekecek şekilde tasarlanması ve pazarlanması.” ile yeni ve daha etkin iş yapış yöntemlerinin uygulanması gibi.
Köşem dolması dolayısıyla konuyu bu bilgilerle sona erdirmek isterim. Diğer ve ileri bilgileri almak isteyenler “ [email protected] mail adresinden faydalanabilirler.
***
Toplantı sonu daha bir faydalı ve esas girişim oldu.
Gelen iş yeri temsilcilerinden, faaliyet, yeni düşünce ve atakları yanında, istemlerini de bildirmeleri istenildi.
Bunları toplayıp ayrı ayrı değerlendirmelerle karşılıklı teatilerde bulundular.
Politik uğraşlar yerine böylesine faydalı işlemleri takdir etmemek elbette olmaz. Girişimcileri tebrik edip başarı dilerken…
İnşallah daha ileri girişimlerle Türkiye’yi kalkındırmaya sebebiyetler çoğalır derim.
***
Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle…