İmtihanı yüz akı ile verebilmek
Dünya âdeta herkesin belirli bir süre ağırlandığı bir misâfirhâne hükmündedir. Ve insan geçici olarak bulunduğu bu dünya misâfirhânesinde pek çok şeyle imtihan edilmektedir. Bunu teyit eden âyeti kerimeler çoktur. İşte onlardan bâzıları: "Andolsun ki içinizden cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye kadar ve haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz."(1) Ve yine; "Her canlı ölümü tadacaktır. Bir deneme olarak sizi hayırla da şerle de imtihan ederiz. Ve siz, ancak Bize döndürüleceksiniz."(2) O zaman akıl sâhibi insanların tek hedefi, dünya imtihanını kazanarak ebedi saadete erişmek olmalıdır.
Kutsal kitâbımız Kur’ân-ı Kerim’de insandan istenen, beklenen davranışlar üzerinde durulur. İnsan dünya hayâtını devam ettirirken nasıl davranacağına dâir emir ve kâideler konmuş, helal ve haram hudutları çizilmiş, insana huzur ve mutluluk temin eden tavsiyelerde bulunulmuştur. Cenâb-ı Hakk: “Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allâh’ındır. Bu, kötülük edenleri yaptıklarıyla cezâlandırması, iyilik edenleri de daha güzeliyle mükâfatlandırmak için böyledir.”(3) Buyurmaktadır. Hak Teâlâ ödüllendirme ve cezâlandırma gününde her işin adâlete kavuşacağını bildirir: “Kıyâmet günü için, adâlet terâzileri kuracağız. Öyle ki hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmeyecek (yapılan iş) bir hardal tânesi ağırlığında olsa onu getirip ortaya koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz.”(4)
Bu kutsî gerçekler bize insanın dünya yaşamını ciddiye alması gerektiğini, imânın sorumluluk istediğini anlatıyor. Dolayısıyla iman, ameli berâberinde getirir. Rabb’e takdim edilecek amellerin de kabul edilebilmesi için sâlih vasfa bürünmesi şarttır. Bu ne demektir? Bu şu demektir, ameller ihlasla ve samimiyetle işlenmelidir. Kulları cennete götürecek sırâtı mustakim yolunda sâlih ameller en güzel ve en özel sermâye birikimleridir.
Adına dünya dediği hayat yolculuğunda, insanın başına güzel-çirkin, iyi-kötü pek çok hâdise gelebiliyor. Bu geçici süreçte insanın mutlulukları dâim olmadığı gibi üzüntü ve sıkıntıları da bâki olmuyor. Her biri geçici süreyle insanın hayâtına uğruyor sonra çekip gidiyor. Aksilikler, hastalıklar, geçimsizlikler, eksiklikler, imkansızlıklar, kazâlar, ölümler hepsi ama hepsi insanlar için birer imtihan sebebidir. İmtihanı başarıyla verenlerin kazanacağı yer cennettir. Cennet ise doyumsuz bir lezzettir. Ancak her şeyin bir bedeli vardır. Bedelsiz şeyler değersizdir. Cennette o kadar ucuz değildir. Cennetin etrâfı zorluklarla, cehennemin etrâfı ise nefse hoş gelen şeylerle çevrilidir. Peygamberimiz aleyhissalâtu vesselâm’ın bu konuyu teyit eder bir hadisi şerifi vardır; ‘Cennet zorluklarla; Cehennem ise aşırı arzularla çevrilmiştir.’(5) Buyururlar. Bu yolda pek çok çeldirici mevcuttur. Nefsin arzuları, şeytanın tuzakları, toplumun menfi telkinleri, dünya câzibesi, azgınların çeşitli zulümleri insanların yenmesi gereken zorluklardır. Her zorluk imanla aşılır. İman her zoru kolay kılar. İşte bu dünya hayâtı böylece bir imtihandan ibârettir.
Dünyâya gelen her insan kendisine ait kader çizgisinde yürürken mutlaka hissesine düşen şeylerle imtihan edilir. Bize düşen bu hâdiseleri doğru okumak ve hikmeti gereği tavırlar sergilemektir. Karşılaştığımız bize olumsuz gibi görünen her bir olayda sabır, tevekkül, teslimiyet, rıza ve şükür ile muamele etmek selim bir kalp ile yüz akıyla Cenâb-ı Hakk’a kavuşabilmektir. Kişi için şer gibi görünen her bir hâdise kişiyi Rabb’ine yaklaştıran özel hayırlardır zira ilâhî hesapta asla şer yoktur.
Hayırlar, iyilikler, güzellikler hayat yolumuza ışık olsun.
-----------------
1 Muhammed, 31
2 Enbiya, 35
3 Necm, 31
4 Enbiya, 47
5 Müslim, Cennet 1
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.