Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

II. Meşrutiyet Dönemi’nin Tarihi Oluşumları

II. Meşrutiyet Dönemi’nin Tarihi Oluşumları

İttihat Terakki Cemiyeti (İTC) ileri gelenlerinin askeri otoriteye de dayanması ile padişahı zorlamaları neticesi 24 Temmuz 1908'de Meşrutiyeti ikinci kez ilan edildi..
Buna II. Meşrutiyet dönemi de denilmekte.
Bu döneme ait tarihi oluşumları İTC'li ve onların destekleyicilerince kendilerinin tarih yaz(dır)dıkları gibi değil de hakiki ortamı tarih tekerrürü olarak da izleyelim.
***
Meşrutiyetin bu seferki oluşumunda İTC iktidar olmasına rağmen doğrudan hükümet kurmaya kalkışmadı. Hükümetleri dışarıdan kontrol etmeyi tercih etti.
1908’de Selanik’te toplanan gizli kongrede cemiyetin siyasi fırkaya dönüşmesine karar verildi. Bir süre hem cemiyet, hem fırka olarak anıldı
***
Aralık 1908'de seçilen Mebusan Meclisi'nde üyelerin büyük çoğunluğu İTC tarafından desteklenen kişilerdi. Şubat 1909'da Kamil Paşa hükümeti mecliste İTC grubunun verdiği güvensizlik oyuyla düşürüldü.
Bu, Osmanlı Devleti tarihinde mecliste güvensizlik oyuyla düşürülen ilk ve son hükümet olmuştu.
Hüseyin Hilmi Paşa hükümeti, cemiyetin izni ile kuruldu.
İktidar, 1909 başlarından itibaren sert eleştirilerle karşılaştı. Kongrelerini gizli yapması ve Merkez Komite üyelerini kamuya açıklamaması nedeniyle "Rical-i gayb" (görünmez kişiler) deyimi siyasi hiciv diline girdi.
Cemiyet 22 Eylül 1909’da Selanik’te bir gizli kongre daha düzenledi. Mustafa Kemal Paşa bu kongreye Trablus delegesi olarak katıldı.
Bu kongrede yaptığı konuşmasında partiyi tenkit etti. Cemiyet içinde zabitlerin (subayların) bulunmaması gerektiğini, siyasetle uğraşanların ise askerlik görevini bırakması gerekeceğini söyledi.
Aksi halde askerî emir-komuta zincirinin, cemiyetin hiyerarşisi ile karışacağını ve askerî disiplinin sekteye uğrayacağını öne sürdü. Ona göre cemiyet, komita hüviyetinden çıkmalı ve partileşmeliydi.
Birçok parti yöneticisi Mustafa Kemal'in görüşlerine katılmadı. Sadece daha önceki kongrede aynı fikri savunmuş olan Kâzım Karabekir Paşa destekledi.
***
31 Mart Vakası
Nisan 1909'da cemiyete muhalif gazeteci Hasan Fehmi Bey’in Galata Köprüsü üzerinde kimliği belirsiz bir kişi tarafından öldürülmesi üzerine çıkan olaylar, İTC iktidarına karşı "31 Mart Vakası" olarak bilinen ayaklanmaya yol açtı.
Bu ayaklanma Selanik'ten güya padişahı korumak gayesiyle (!) getirtilen askerî birlikler tarafından bastırıldı
Bu arada şunu belirtmeliyiz ki B u gen ordunun aslında Padişahı hal etme olduğu buna karşı İstanbul 1. Ordunun mani olmasını emretmesi II. Abdülhamid’e salık verilmişse de…
“Kardeşi kardeşe karşı kan döktürmem” diyen padişah kabul etmedi.
 Ve cemiyet eskisinden daha güçlü bir şekilde iktidara yerleşti.
31 Mart’ın sorumlusu olarak gösterilen II. AbdülhamitŞevket Paşa ve arkadaşlarının kararı ve Şeyhülislamın kararı ile bir Ermeni heyetince tebligatı yapılarak tahttan indirildi. Tebligatı alan Padişah “En büyük üzüntüm tebliğin türk değil Ermenilerce olmasıdır” demişti.
Yerine getirilen V. Mehmet Reşat, iktidarın elinde bir kukla olmaktan ileri gidemedi. Ağustos 1909'da yapılan Kanun-ı Esasi değişikliğiyle siyasi güç, meclisin tekeline alındı.
***
Bâb-ı Âli Baskını ve "Sopalı Seçimler"
Cemiyet zamanla kendi içinde birliği sağlamakta güçlük çekmeye başladı. Ve 1911’de meclis içinde yeni muhalif partiler ortaya çıktı. Eylül 1911’deki kongreden sonra kurulan Hürriyet ve İtilaf Fırkası, en büyük rakipti.
Şubat 1912'de yapılan meclis seçimleri, yaşanan şiddet olayları ve yolsuzluklar nedeniyle tarihe "Sopalı seçim" olarak geçti ve hemen her yerde İTC adayları kazandı.
Bunun üzerine muhalefet seçim sonuçlarını gayrimeşru ilan ederken; ordu içinde "Halaskâr Zabitan" (Kurtarıcı Subaylar) adıyla, İTC iktidarına son vermeyi hedefleyen bir örgüt ortaya çıktı. 16 Temmuz 1912'de, Halaskâr Zabitan grubunun muhtırası üzerine Sait Paşa başkanlığındaki İTC kabinesi istifa etmek zorunda kaldı.
***
Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın kurduğu Kabine, İTC egemenliğine son vermeyi hedefliyordu. Bu amaçla öncelikle Şubat 1912 seçimi iptal edilerek meclis feshedildi.
Ekim 1912'de çıkan Balkan Savaşı'nın kısa zamanda hezimete dönüşmesi üzerine şiddetli bir milliyetçilik politikası benimseyen cemiyet; yenilginin suçunu hükümete yükledi.
23 Ocak 1913’te Enver Bey öncülüğünde silahlı bir grubun Bâb-ı Âli'de toplantı halindeki hükûmeti basması, Harbiye Nazırı Nâzım Paşa'yı öldürmesi ve sadrazam Kâmil Paşa'nın kafasına silah dayayarak istifaya zorlaması ile İttihat ve Terakki, bir askeri darbe yapmak suretiyle iktidarı ele geçirdi.
***
Cemiyet, iktidarı ele geçirdikten sonra da kendi hükümetini kurmaktansa, Mahmut Şevket Paşa'yı sadrazamlığa getirmeyi seçti. Ancak 11 Haziran 1913'te Mahmut Şevket Paşa'nın bir suikast de kurban gitmesi üzerine, cemiyet iktidara ağırlığını koydu.
***
Düzenlenen kongrede artık hükümeti denetleyen bir örgüt olarak değil, bir iktidar partisine dönüşmeye karar verildi. Fırka reisi Sait Halim Paşa sadrazamlığında kapsamlı bir diktatörlük yönetimi kuruldu. Mahmut Şevket Paşa suikastı ile ilgili görülen 24 kişi idam edildi, cemiyete muhalif 250 dolayında kişi Sinop’a sürüldü; muhalif gazeteler kapatıldı.
***
Cemiyetin ileri gelenlerinden Enver Bey’in I. Balkan Savaşı’nda yitirilen Edirne’yi geri alması ile cemiyetin saygınlığı yeniden arttı. Harbiye Nazırı olarak atanan Enver Paşa, Talat ve Paşalarla birlikte partinin önderi oldu.
Tarihi oluşumları gelecek yazılarda devamla izleriz inşallah
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…
***
 Not: Tarihi yazımlarım dolayısıyla bir çok okurdan teşekkür ve devamı için Tlf. ve mail yazısı almaktayım.
Kendilerine lütuf kârlıklarından dolayı teşekkür ederken…
Memnun olmayabilen okurların da hissiyatlarını çekinmeden belirtmelerini istemekteyim. A. G.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi