Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

İdeolojik mealcilik rezaleti

İdeolojik mealcilik rezaleti

Müslümanların son yıllarda karşılaştıkları en büyük fitnelerden birisi hiç şüphesiz ideolojik Mealcilik Fitnesidir.

Bu fitne ateşini yakanlar yıllarca dinini öğrenmek için Kur’an kurslarına giden çocuklarımızı Kur’an-ı Kerim’in manasını bilmeden okuyorlar ve sadece Arap harflerinin telaffuzlarını öğreniyorlar diyerek aşağılamaya çalıştılar.

İmam Hatip Okullarına giden çocuklarımızı ise müfredat sebebiyle hor gördüler.

Gazetelerinde yazdıkları yazılarında ve televizyonlardaki konuşmalarında millete Kur’an öğrenin diyerek meal okumayı teşvik ettiler.

Aslında Meallerin Kur’an-ı Kerim olmadığını bilmelerine rağmen cinayet gibi olan bu cürmü işlediler.

Şimdilerde yine gazete yazılarında ve televizyon konuşmalarında “bu işler mealle olmuyor, mutlaka ve mutlaka tefsir okumak gerekli” şeklindeki sözleri bizleri asla kandırmamalı.

Bu eskisinden daha büyük bir fitnenin başlangıcı değilse kendilerinin yazdıkları 18-20 ciltlik tefsirlerini pazarlama stratejisinden başka bir şey olmadığı ileriki yıllarda çok açık bir şekilde görülecektir.

Temel fikri Hz. Peygamber’in (sav) Sahih Sünnetini ve Sahih Hadislerini red etmeye dayalı olan Mealcilik, Kur’ancılık veya Hint kıtasından gelen adıyla Kuraniyyun denilen bu akımın ne kadar zararlı olduğu maalesef ilk yıllarda fark edilemedi.

Fark edildiği anda ise başta İmam Hatip Okulu veya İlahiyat Fakültesi mezunu pek çok çocuğumuzun bu fasık düşünce içinde kaybedildiği görüldü.

Allah (cc) Rasulü’nün (sav) Mekke ve Medine dönemlerinde müşrikler ve Yahudiler tarafından Risâlet’inin red edilmesi için argüman olarak kullandıkları "O sadece bizim gibi bir beşerdir." Sözünü dillerine dolayarak vahyi inkâr etmeleri gibi günümüz mealcilerinin de risaleti red etmemekle birlikte "O da bir beşerdir. Kimseye üstünlüğü yoktur” ifadelerini kullanmalarına kapılan bazı Müslümanlara üzülmemek elde değil.

Müşriklerin vahyi inkâr etmek için Hz. Peygamber’in (sav) beşer olduğunu ileri sürmesi ile kendilerine Kur’ancılar denen Sünnet ve hadis inkârcılarının ayni şekilde Sahih Sünnet ile Hz. Peygamberin (sav) dindeki otoritesini ortadan kaldırmak için beşer vasfını öne sürmelerinin arasında sonuç olarak hiç fark yoktur.

Hz. Peygamber’in (sav) Kur’an ifadesiyle “Ben beşerim” demesi müşriklerin ilah inançlarına karşı bir meydan okuma olmasına rağmen, şimdilerde kendilerine Kuraniyyun denilen mealci takımının bu ayete dayanarak Rasulullah’ın (sav) sıradan bir beser olduğunu ifade etmeleri ve yine batılı müsteşriklerin yolunu takip ederek hevaları doğrultusunda fasit bir Rasul/Nebi ayrımı yapmaları art niyetlerini ortaya koyma açısından önemlidir.

Çünkü Kur’an-ı Kerim’deki Bakara Suresindeki ayeti Kerime doğrultusunda “Allahu Teâlâ’nın (cc) bazı Resulleri/ Nebileri (as) diğer bazılarına (as) üstün kıldığını” belirtmesi bile başlı başına Hz. Peygamber’in (sav) kendisini sıradan bir beşer gibi göstermesini aklen imkânsız kılmaktadır.

Yine başka Kur’an ayetlerinde Rasulullah (sav) tanıtılırken kendisi hakkında “Yine Sen büyük bir ahlak üzerinesin” ve “Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” şeklinde övgülerin yapılmış olması Hz. Peygamber’in (sav) sıradan bir kul değil tam aksine beşer vasfıyla üstün kılınmış bir kul olduğunu göstermektedir

Kendileri basit, sözleri ve ifadeleri basit olanların bu gerçeği anlamamış veya anladığı halde inkâr etmiş olmaları, Hz. Rasulullah’ın (sav) Kur’an-ı Kerim’de ortaya konan vasıflarını değiştirmez.

Sadece kendilerini aşağılamış olurlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi