Ramazan geldi, hoş geldi. Aylardır, ayların sultânını bekliyorduk. Hepinizin ve tüm İslam âleminin Ramazanını cânı yürekten kutluyorum efendim. Rabb’im O’na inananlar için kazançlı ve istifâdeli eylesin.

Müslümanları rahmet ve huzur iklimine sokan Ramazan acaba bizlere bu ay neler katacak? Düşünüşü ve arayışı içindeyim. ‘İnanan insan aramalı’, diyorum. Şimdi neyi aramalı? Diyeceksiniz! Hak ve hakikat anlayışlarının sıfırlandığı bir coğrafyada yaşayan mümin kimlikler, bu Ramazanda “hak ve hakikat” arayışında olmalı. Ve benliğini böyle bir arayışla Ramazanda biçimlendirmeli. Ramazan bunu Müslüman’a verebilecek konumda bir hazinedir. Tabi anlayabilene ve idrak edene…

Dünya coğrafyasında yaşanan olumsuzluklar neredeyse insanların ruhlarına hâkim olmuş durumdadır. ‘Ben çalışıp yorulmayayım nasılsa bir yapan çıkar’ düşüncesiyle iyice tembellik ve uyuşukluk insanların beyinlerinin derinliklerinde oturmaya devam ediyor. Günümüzde dünyevî istek ve kaygılar içleri esir almışken Ramazan bir silkinmeye vesile olmalı ve mutlak inanan insanımızın dirilişine sebep olmalı, kanaatindeyiz. Bugün baygın baygın ölü gözlerle içinde bulunduğumuz gaflet uykusundan uyanma vaktidir. Çünkü ölü ruhları uyandıran, dalınan gafletten alıkoyan bir dinanizm var karşımızda, o da Ramazandır.

Evet, Ramazan hep deriz sene boyu devam eden yanlışlıklardan, hata ve günahlardan hatta monotonluktan bizleri kurtaracak, toparlayacak önemli bir sâik. Her gün ömür sermâyemizden eksiltiler kaydedilirken ebedi kurtuluşa medâr olabileceklere nasıl iltifat edilmez? Bizler dünya gemisinin içinde yol alan ahret yolcularıyız. Azıksız çıkılmaz yola. Her yolun ve yolculuğun mutlaka bir sonu var. Yolculuk ilelebet sürmüyor. O halde insan aklını başına almalı, kendisine ebedi saadete götürecek yollarda yürümeli. İşte bu yollarda önümüzde Müslüman’a muhteşem getirileri olan bir mübârek ay var. İşte o ay Ramazânı Şeriftir. Rabb’im lâyıkıyla istifâdelenenlerden eylesin.

Dünya yolcuğuna devam eden insanlarla şöyle bir hasbıhal yapsanız; ‘İşte geldik, gidiyoruz. Şu dünyâdan hiçbir şey anlamadım.’ Diyenlere rastlarsınız. Oysaki böylesi boş boş konuşma yerine hele şöyle bir durup düşünmeli, durum değerlendirmesi yapmalı. Dolu dolu düşüncelere dalmalı, şu koskoca kâinâtın boş yere mi yaratıldığı tefekkür edilmeli. İnsanlar iyi davranışlı olmalı bunu herkes kabul eder ve ister. Peki, iyilerin ölçüsü nasıl ve kimler tarafından belirlenmeli? İyiler hep cennetle müjdelenir, değil mi?. O zaman cennet nasıl bir yer, oraya kimler gider? Gitmek için neler yapmalı? Sorular sorular… İnsanın Hakk’a ve hakikate giden arayışların cevâbı net ve tektir. “Tek” ve “Bir” olan bir yüce Yaratıcı var ve “O” seni-beni Hakk’a ve kendisine itaate çağırıyor. Bu çağrının her gönülde mâkes bulması da bir servet ve bir hikmet! Müthiş bir kazanç!

Bu kazançlı yolda işte Ramazan mükemmel bir fırsat!

Unutulmasın ki her günahtan cehenneme giden bir yol vardır. İcra edilen her kötü davranış, bilerek veya bilmeyerek işlenen her günah insanların farkında olsun olmasın kalbini karartan kara lekelerdir. Kararan kalpler tevbe-i istiğfarlarla, zikir ve tesbihatlarla temizlenmezse yazık o kişiye! Zira madden pislenen insan suyla nasıl temizlenirse, mânen kirlenen insanda zikrü tesbihatlarla ve özür beyanlarıyla kalben arınır ve temizlenir.

Ramazan bir arınma mevsimi… Ramazanda yüce Yaratıcının emirlerine teslim olan içi-dışı huzur ve itmînanla dolar. Ama yerine getirilmeyen her bir ilâhî emir ise yürekte yaralar açar. Yaraların sarılacağı, günahlardan arınılacağı, daldığımız gafletten uyandırılacağımız bir mübârek kazanç mevsimindeyiz. Haydi, sen de kalk can kardeşim, silkin toparlan ve Ramazanın kazançlarından istifâde et. Rabb’im yar ve yardımcımız olsun. Ramazanımız hayırlı ve mübârek olsun.