Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Hevayı ilah edinmek

Hevayı ilah edinmek

Allah (cc) Rasulü’nün (sav) Sahih Sünnet ve Hadislerini red eden sapık ve saptırıcı fırkaların benzer örneklerinin geçmiş Peygamberlerin (as) ümmetlerinde de var olduğu Allah (cc) tarafından Kur’an-ı Kerim’de açıkça ifade edilmiş bulunmaktadır.

Bu örneklere bakıldığında ortaya çıkan garip durumu şöyle ifade edebiliriz.

Bir insanın Allah (cc)ı yaratıcı olarak kabul ettikten sonra gönderilen Resul ve Nebileri (as) Peygamber, kitapları da hayat nizamı olarak kabul etmesi ne kadar normal ise, Peygamberlerin (as) insanlara örnek olmasını kabul etmemesi de o kadar anormaldir.

Daha açık olarak ifade etmek gerekirse Hz. Muhammed (sav)i Resul ve Nebi olarak kabul edeceksiniz ve onun size bu Kur’an’dandır dediği ayetleri kabul edeceksiniz, sonra ben bu ayetleri bana vahyedilen bilgiler doğrultusunda hayata şöyle şöyle uygularım dediğini kabul etmeyeceksiniz ve ben kendim okur, kendim anlar, kendim tatbik ederim gibi ayrı bir yol tutturacaksınız.

Hem de okurum dediğiniz Kur’an-ı Kerim’de Hz. Peygamber (sav) i öven bunca ayete rağmen.

Çoğu nazil olduğu şekliyle Kur’an-ı Kerim’i anlamayı bırakın yüzünden okumayı bile bilmeyen bu zamane âlimlerinin kendi hevalarını ve akıllarını ilah edinerek yanlış telakkilerle kendilerince ortaya koymaya çalıştıkları delilleri esasında okudukları(!) Kur’an-ı Kerim’de geçmiş ümmetlerde de görmekteyiz.

Kendilerine ister mealci, ister Kur’ancı isterse de Kur’an talebesi desinler hepsinin ortak noktası olan Hz. Rasulullah (sav)a Kur’an-ı Kerim’de istenildiği gibi uymamak olan bu sapkın ve saptırıcı güruhun son zamanlarda sosyal hayatta veya sanal âlemde erkek kadın ayırımı da yapmadan giriştikleri saldırı hareketi esasında cehaletlerini ortaya koymaktadır.

Son zamanlarda içlerinden bir kısmının Kur’an’ın hayata uygulanması olan Sahih Sünnete uyuyoruz demeleri kimseyi kandırmamalıdır.

Asrımızın en büyük hastalığı olan cehaletleri nedeniyle Kur’an ve Sünnete tabi olduklarını söylemeleri ve kendilerini Ehli Sünnet kabul ederek Selefi Salihin’e (rha) nispet etmelerine rağmen hiçbirisi selefin akidesini bilmedikleri ve anlamadıkları için kendilerinden önce gelip geçen başta Sahabe nesli (ra) olmak üzere 1400 yıllık ilim ve irfan ehlini (rha) ve eserlerini dikkate almadıkları ve Sahih Sünnet uygulamalarını gereği gibi araştırmamaları nedeniyle bidat ve şirk ile suçlamaları esasında sadece kendilerini aşağılamaktan başka bir şey değildir.

Kur’an ve Sünnet demelerine rağmen hangi yolu tuttular ise hevalarını terk etmemeleri neticesinde o yolun hocasını(!) ilah edinircesine söz söyletmeyen bu şahıslar, Sahih Sünnet kaynaklı bir bilgi ortaya konulduğunda kendi görüşlerinden sarfı nazar edip hakkı kabul etmedikleri gibi türlü sözlerle insanlarla alay edip, eğlenirler ve yasaklanmış olmasına rağmen Müslümanlara çirkin lakaplar takarak alay etmekten de çekinmemektedirler.

Kur’an ilimleri ile ilgili bir eseri okuyup anlayabilecek kapasitede birisi olmamalarına rağmen Kur’an hakkında ahkâm kesen ve kendini tebliğci, davetçi hatta Resul olarak görüp fetva vermeyi kimselere bırakmayan bu güruh cehaletlerinden dolayı Sahih Sünnet ile ilgili rivayetleri inkâr ederken, uydurma rivayetleri de hadis diye kabul etmekte bir beis görmüyor.

Bu sapkın ve saptırıcı güruhun tamamına yakını Kur’an ve Sünnete uyduklarını iddia etseler de, Müslümanlar hakkında kullandıkları gerçek dışı ifadeler nedeniyle çoğunluğunun durumu maalesef Kur’an’da eski kavimlerde de görüldüğü üzere bidat, nifak ve hatta küfre kadar gidebilmektedir.

Hâlbuki Müslümanlar için her türlü hayır, Sahabe Neslinden (ra) bu yana dini yaşayan ve yaşatan Selefi Salihin’e (rha) tabi olmaktadır.

Her türlü şer ise sonradan gelenlerin çıkardıkları bidatlerdedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi