Hayat boyu devam eden bir eğitim
Bugünkü yazımız, yeni başlayan eğitim-öğretim yılı dolaysıyla eğitimle ilgili olacak efendim inşaALLAH.
Eğitim-öğretim, öğretmen-eğitmen kavramları bugün içi dolması gereken en temel kavramlardır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, eğitim okulların açıldığı Eylül ayında başlayıp Haziran ayında biten sezonluk ya da dönemlik bir faaliyet değildir. Eğitim, hayat boyu her insan için devam eden bir süreçtir. İnsanlar her yaşta eğitime muhtaçtırlar. Bütün kutsal kitaplar ve peygamberler insanları eğitmek içindir. İnsan hayat boyu bildiklerinin öğretmeni, bilmediklerinin öğrencisidir.
Ömürlük bir eğitimde asıl hedef, ebedi saadet diyârı olan ahreti kazanmaktır. Orayı kazanmak için elbette ilk basamak dünyâdan geçer. Eğitimin muhtevâsı çok mühimdir. Hemen söyleyelim eğitim müfredâtı sonsuz bir hayâtı kazanmaya dönük olmalı, insanımıza yediden yetmişe ebedi geleceği içine alan bir eğitim programı sunulmalı. Asıl hedef bu olmalıdır gerisi angarya…
Dünya hayâtı geçici, bitici, sona erici ama uhrevi hayat kalıcı, sonsuza varıcı… İnsan dünyâsını kazanırken dahi pek çok tıkanıklarla karşılaşıyor ancak eğitim müfredatları ahret eksenli olursa tıkanıklıklar açılabilir. Bu sebeple, ahret merkezli programlar önemsenmelidir zira eğitimde şekilden çok muhteva ehemmiyetlidir.
Şu sorulara cevap aranmalıdır;
İnsan dünyâda mutluluk ve huzûru neden yakalayamıyor?
İnsanın dünya programının müfredâtını kim belirliyor?
İnsanların belirlediği programlarda iyilik de kötülük de çıkabilir, hayır da şer de. Fakat insanların ve kâinâtın sâhibi yüce Yaratıcı’nın belirlediği müfredattan mutlak hayır çıkar. Çünkü her şeyin yapıcısı ve sâhibi O’dur. O (c.c) bizi bizden daha iyi bilir. O zaman eğitim muhtevâsı ilâhi muhtevâlı olmalıdır.
Bilindiği üzere insanda hem takva hem de fücur potansiyeli mevcuttur. İnsandaki fücur varlığı günah ve haram ölçüsüyle kontrol altında tutulurken sevaplı işler takva boyutunu geliştirir. Hâsılı Kur’an ve sünnet merkezli bir eğitim müfredâtı insana fayda getirir.
Eğitim, etkin ve yetkin eğitmenlerin gözetiminde, hedefi olan bir muhtevânın öğrencilere hazmettirilmesidir. Bir eğitim kurumunda geçirilen vakitler zaman doldurmak kabilinden değil de kaliteli birliktelikler olursa o takdirde eğitim verimli olur. Verilen eğitim yeni nesle maddi ve mânevi anlamda neler getiriyor neler götürüyor? Ona da bakmak lâzım. Unutulmasın ki ahret kaygısı taşımayan bir eğitim şekilden öte geçemez ya da ‘mış gibi’ görünür. Burada yine muhteva konusu karşımıza çıkar.
Meselâ bugün memleketimizde eğitim alanında bir ‘zorunlu eğitim’ meselesi var. Kanaatimizce zorunlu eğitimin muhtevâsının da gözden geçirilmesi gerekiyor. Zorunlu eğitim programı hazırlanırken halkın yaşayan kültürel ve mânevi değerleri esas alınmalıdır. Bu noktada velilerin görüş ve fikirleri ehemmiyet arz eder. Devlet bireyi şekillendirme husûsunda çok dikkatli davranmalıdır. Aslında zorunlu eğitimde birey hayâta karşı bilgilendirilir. Hatta bir parantez olarak şu da var; bireyin haklarının korunması konusunu devlet hukuksal zemine oturtmak durumundadır. Örneğin, veli çocuğuna karma eğitim aldırmak istemeyebilir, bu husus değerlerine aykırı gelebilir. (Yurt dışında pek çok gelişmiş ülkelerde eğitimde bireylerin inanç ve fikirlerine uygun eğitim alma imkanları tanınıyor. Bizde de olmalı.)
Bugünkü yazımıza eğitimin muhtevâsının tekrar ivedilikle gözden geçirilme kanaatimizle son verelim ama diğer yazımızda ayni husûsun bir başka boyutunu yazalım istiyoruz. Şimdilik hayırla kalınız efendim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.